yunan sporcuları evvelki akşam şehrimizdeki rum’ların çirkin bir tecavüzüne uğramışlardır. futbolcular maçtan sonra stadyumdan çıkarak otomobil ile tarlabaşı’ndan otellerine giderlerkenbazı rum palikaryaları otomobilin yolunu kesmişler:
— istanbul’a geldiniz, türk’lere mağlûp oldunuz, burada bizim de namımızı berbat ettiniz, defolun buradan...
diye bağırmağa ve otomobili taşlamağa başlamışlardır. şoför, bu tecavüz üzerine misafirlerimizi rum’ların elinden sür’atle kaçırmıştır.
bu rum’ların, yunan’lı misafirlerimize karşı yaptıkları çirkin hareket çok şayanı teessüftür. olimpiyakos ile galatasaray ve fenerbahçe kulüpleri arasında yapılan müsabakanın neticesi ne olursa olsun, bu temas, iki komşu ve dost millet gençliği arasında samimî bir yakınlık husule getirmiştir. spor, sade yenmek için yapılan bir hareket değildir. sporcular, yener, yenilir, bu ikinci plânda gelen bir şeydir, asıl gaye bedenin ve ahlâkın terbiyesidir. sonra, istanbul rum'larının, bizim takımların galibiyetinden memnun olmaları lâzım gelmez miydi?