ayhan'ın renk kattığı forvet hattında "beyin" vazifesi gören metin'in fevkalâde oyunu ile
g. saray, ist. spor'u dağıttı: 4-1
nâmağlûp fenerbahçe'yi tahtından indiren sarı - siyah'lılar dün sahada kayboluverdiler
kahraman bapçum
enerjik ve becerikli istanbulspor onbiri kaybolup gitmişti sahada, çünkü galatasaray onları aynı silâhla değil ondan daha kuvvetli bir silâhla karşılamıştı: beyin...
yarım yüzyıldan fazla zamandan beri en büyük koz olarak enerjiyi kullanmış olan sarı - kırmızılı takım, dün ince boşluklarda nazik zekâ oyunları yapan dikkatli bir sanatkârdı... ve bunun en üstün eserini de metin veriyordu. evet, gene metin ve bu defa bambaşka bir karakterde... balyoz, gibi kafa vuruşlarını da sayarsak «üç dev bacağı olan futbolcu» hüviyeti ile tarihe geçmiş olan metin dün attığı pasları trigonometrik hesaplarla biçen bir mekanizma rolündeydi.
aslına bakarsanız büyük mâcera, maçın sadece ikinci devresinde yaşandı. ilk devrenin kuş bakışı görünüşü hiç de vasatın üstünde değildi. ikinci devrede mustafa ve ismet 4-2-4’ün ideal (2) si idiler. bu arada defansın iki emektar, naci ve kadri ile dimdik ayakta durduğunu da hatırlamak lâzım...
günün önemli adamlarından biri olan hakemi de iki cümle ile işaret etmek gerekiyor: ikinci galatasaray golünden önce istanbulsporluların yaptığı faulde, penaltıyı vermeyince anlaşılmıştı gürkan'ın bu maçı temiz temiz bitiremiyeceği. nitekim ondan sonra irili ufaklı öyle hatâlar yaptı ki... eğer skor böyle olmasa, maç zor biterdi sahada.
uvertür ayhan
günün ilk golü uzun süredenberi askerliği sebebiyle görünmeyen ayhan'ın kısmeti oldu. metin'in ileri aşırdığı bir pasa bahattin hakim olamayınca tarık kaptı, sürdü ve vurdu. kalecinin karşılayışı ile top ortada kaldı. ayhan yetişti ve durdurmadan çaktı... (1-0).
ismet sağ taraftan korner attı 22 nci dakikada... taa solaçık yerine kadar uzanan şandele, çok gerilerde bekleyen metin fırladı, hiç kimse tarafından marke edilmemenin rahatlığı ile topun altınâ şimşek gibi girdi ve vurdu kafayı... (2-0).
naci orta sahada lüzumsuz bir duraklama ile kaptırdı topu ihsan'a... ihsan aldı ve yürüdü. ceza sahası içine girdi. kadri ile doğan arasında kaldı ihsan... düştü. hakem penaltı veriyordu ama. acaba faul yapılmış mıydı? kasaboğlu'nun attığı penaltıda bülent kalesinin sol direğine doğru koşuyor ve top sağdan direği sıyırarak içeri giriyordu... (2-1).
düşe - kalka
ikinci devrenin 7 nci dakikasında yılmaz kaptığı bir topla daldı kaleye kadar. mete aldı topu. kaçırdı elinden. yılmaz düşerken yerinden kalkıyor ve âdeta sürüne sürüne yaptığı vuruşla kaleyi buluyordu... (3-1).
az sonra da hakem biraz cömert sayılacak bir kararla ismet'e sert giren yılmaz'ı oyundan atıyordu.
60 inci dakikada metin sol tarafta kornerden pas alarak sokuldu. ortaya getirdi. karşıladılar. gerilere mustafa’ya kadar uzandı top... mustafa da gelen topa doğru fırladı. aksi yönde hareket eden top ve mustafa bir yerde buluştular. sonra top geldiğinden çok daha sert olarak gitti, ağlara takıldı... (4-1).
bundan biraz sonra ismet’in 25 metreden çektiği şut sol direğe çarpıp geri gelecek ve maçın bitmesine birkaç dakika kala metin’in sol taraftan keklik gibi seke seke getirdiği ve yılmaz'a yuvarladığı top kale ağzında yılmaz’ın lüzumsuz bir bomba gibi vuruşu ile yukarıdan avuta giderekti...