bu maçta feriköy forması giyen mahmut evren'le yapılan röportajdan:
“yusuf yeni oynuyordu. sahaya çıktık, yusuf benim peşimde koşuyor. demişler ki mahmut gol atar, onu tutacaksın. yusuf dünyada markaj yapmaz ama o zaman ilk maçları, ‘kovala’ demişler o da kendini kanıtlamak için kovalıyor. hocamız eşfak aykaç bana ‘kaya’yı boş bırakma,’ dediği için ben de kaya köstepen’i kovalıyorum. ben kaya’yı kovalıyorum, yusuf beni kovalıyor. yani iki beşiktaşlı arasında kaldım. çok komik bir durumdu.”
bu maç vesilesiyle o zamanın idman ve oyun anlayışını sorduğumuzda şunları anlatıyor: “o zamanki antrenman teknikleri çok farklıydı. her futbolcunun performansı farklıdır dolayısıyla onlara uygulanacak yöntemler de farklı olmalıdır ama o zaman kimse bunu bilmiyordu. zaten tarla gibi sahalarda çalışıyorduk. bizi dolap beygiri gibi sürekli koşturuyorlardı. ağırlık yapar diye su içirmiyorlardı. o zamanın futbolcuları bugüne göre daha az koşuyordu. ben orta iç oynadığım için birçoğuna göre çok koşanlardandım. ileri gidiyordum, geri geliyordum. altay’dayken varol abi’den, kazım abi’den top almaya da geliyordum, gol de atıyordum. orta saha biraz daha mecburdu koşmaya ama onun dışındakiler bugünkü gibi koşmazdı.” mahmut evren dört sezon geçirdiği feriköy kulübünde futbolunu daha ileri seviyeye taşıyınca ümit milli takımın da değişmez oyuncusu oldu. 1964 senesinde ümit milli takımın ankara’da batı almanya’yı 2-1, istanbul’da ingiltere’yi 3-0 yendiği, deplasmanda tunus ve cezayir ile 1-1 berabere kaldığı maçlarda forma giydi.