ne mi olabilir? her şeyden önce nelerin olmayacağını söylemem gerek. bir kere ev sahibi takım 3-5 bin seyirciyle oynamaz. sonra ev sahibi takım galip gelirse, taraftarları her golde sahaya dolmaz. daha sonra o taraftarlar onbir misafir futbolcuya tecavüz etmez. ve nihayet türk polisi de böyle bir olaya fırsat vermez.
gerçekten «16 eylül maçı», hollanda spor tarihinde utanılacak bir gün olarak kalacak ve dws’nin bu 3-l'lik galibiyeti de son dakikada binlerce taşkın seyircinin bir batı ülkesine yakışmıyacak şekilde yarattıkları olayla daima gölgelenecektir.
ancak bu, maçın futbol dışındaki görünüşüdür. bir an bu havadan sıyrılmak ve 7 ekim revanşına dönmek lâzım. maç gecesi, daha doğrusu ev sahibinin misafirine gol ve dayak attığı gece, o sinirli hava içinde dws başkanı ve antrenörü ile konuştuğumuz sırada bilhassa başkan imkân nisbetide nâzik olmağa çalışıyor, fakat kulübün genel sekreteri hiddetle, «istanbula gitmiyecegiz, bizi orada öldürürler» diyordu. ama milli maç vesilesiyle istanbula gelmiş iki hollanda gazetecisi, «hayır» diye bizim adımıza itiraz ediyorlardı. «hayır! bu gibi olaylar bizim sahasının etrafı açık stadımızda olur, ama istanbulda olmaz. biz orada maç seyrettik. türk seyircisi, inanılmıyacak kadar misafirperverdir. misafirini alkışlar. ayıp eden, biziz...»
f. bahçe hücum oynamalıdır
şimdi istanbul rövanşını düşünürken, başta fenerbahçenin tamamen hücum oynayacağını hesaba katmak gerek. 3-4 değil, hattâ bir yanhafın desteğiyle belki de 6 forvetle yüklenecek bir fenerbahçe, kendi seyircisinin önünde -ama sahaya girip de misafirlerini tartaklayan değil. sadece tribünden teşci eden seyircisinin önünde- daha rahat oynıyacağı şüphesizdir. ve işte bu hava içindeki bir fenerbahçe forveti, d.ws’nin sert, fakat aslâ yüksek kalite arzetmeyen müdafaasına, hele ilk maçta hiç de tehlikeye düşmeyen vasat kalecisine pekâlâ gol atabilir. yine bütün iş, sarı - lacivertlilerin ilk anlarda averajı ümitsizliğe götürecek bir gol yememelerine bağlıdır.
fenerbahçe, amsterdamda as1â hakiki futbolunu oynıyamadı. evvela saha ve rakip yadırgaması çekti. sonra rakibinin havadan ve oyun bozucu taktiğine uymaktan sıyrılamadı. istanbul'da bu güçlüğe uğramıyacağı düşünülürse, fenerbahçe gerçek oyununu gösterebilmek şansına sahip demektir.
amsterdamda meselâ bir şenol olsaydı forvette... zannederim ki üç forvetli bir oyunda şenol da kendini gösterebilmekte çok güçlük çekerdi. ama belki şenol’un daha fazla şut şansı olur ve bu şutlarda fenerbahçe gol kazanabilirdi. herhalde takımın bütünüyle çıkardığı oyun içinde, şenol veya bir başka eleman, maçın gidişini pek değiştiremezdi.
sonuç olarak, amsterdam maçı veya hollandalılar açısından «amsterdam skandalı», «amsterdam fâciası» istanbulda aslâ tekerrür etmeyecektir. türk seyircisinin de her zamanki gibi örnek evsahipliği göstereceği muhakkaktır. ve işte bu şartlar içinde müdafaa oynamak sıkıntısından da kurtulmuş bir fenerbahçe, dws'den acı maçın revanşını alabilecektir.