fenerbahçe: hazım cantez, şükrü birant, ismail kurt, ziya şengül, ali ihsan okçuoğlu, yıldırım iper, şenol birol, aydın yelken, birol pekel, özer kanra, ogün altıparmak
teknik direktörü: oscar hold (ingiltere)
dws amsterdam: jan jongbloed, andre pijlman, frits flinkevleugel, rinus ısrael, daan schrijvers, joop burgers, jos vonhof, huub lenz, frans geurtsen, dick hollander, henk temming
dws'nin futbolunu öven bağcılar "revanşı iki farklı alsak bile 3. maçta takılırız" dedi. f. bahçeliler revanş hazırlığına başlıyor, şükrü ve ismail tedavi ettiriliyor
amsterdam’da oynadığı şampiyon kulüpler turnuası maçında dws’ye 3-1 yenilen fenerbahçe dün sabah erken saatlerde yurda dönmüştür.
maçın son saniyesinde patlak veren olayların tesirinden kurtulamadıkları müşahade edilen sarı - lâcivertli futbolcular «türk işçileri sahaya girmeseydi, hepimizi linç edeceklerdi. allaha şükür sağ salim memleketimize döndük» demişlerdir.
kafile başkanı müslim bağcılar, olaylarda fenerbahçe ve dwsli futbolcuların en ufak suçu olmadiğini belirtmiş ve 65.000 kişilik stadyomdaki polis sayısının 20’yi geçmediğine temasla şunları söylemiştir: «stadyomda emniyet tedbirleri çok hafifti. o kadar ki, hollandalıların her gol atışında binlerce insan sahaya girip, futbolcuları kucaklıyor, taşkınlık yapıyorlardı. bu müessif olaydan sağ salim çıkmışsak, bunu polisin halka müdahale etmemesinden galeyana gelen türk isçilerinin gayretine borçluyuz.»
«revanştan ümidli değilim»
dws takımının fevkalâde süratli ve delici ataklara dayanan bir oyun gösterdiğini açıklayan bağcılar «7 ekimde revanşta fenerbahçe iki farkı kapayabilir mi?» şeklindeki sorumuza «şahsen revanştan ümitli değilim. adamlar bizden daha iyi futbol oynuyorlar. iki farkı kapatıp, 3. maça gitsek bile şansımız fazla olmaz» diyerek cevaplandırmıştır.
fenerbahçenin amsterdamdaki maçta beklenen oyunu gösteremediğini bildiren bağcılar, sözlerini şöyle bitirmiştir: «dws’nin şu anda bizden çok daha kuvvetli olduğunu itirafa mecburuz. ama, çocuklar lienfield ve petrolul maçlarındaki gibi indirici darbelere gidebilirse pekalâ rakibinin avantajım bozabilir.»
fenerbahçenin revanş maçı hazırlıkları bugünden itibaren başlayacaktır. idareciler sakat durumda olan ismail'le, şükrü'nün tedavilerine başlandığını, şenol'un revanş maçında yer alacağını açıklamış ve amsterdam hâdiselerinin uefa'ya bir şikâyet konusu olarak duyurulup, duyurulma yacağına dair soruyu «dönüşte hava alanına kadar gelen başkan solleveld defalarca özür diledi.
ne mi olabilir? her şeyden önce nelerin olmayacağını söylemem gerek. bir kere ev sahibi takım 3-5 bin seyirciyle oynamaz. sonra ev sahibi takım galip gelirse, taraftarları her golde sahaya dolmaz. daha sonra o taraftarlar onbir misafir futbolcuya tecavüz etmez. ve nihayet türk polisi de böyle bir olaya fırsat vermez.
gerçekten «16 eylül maçı», hollanda spor tarihinde utanılacak bir gün olarak kalacak ve dws’nin bu 3-l'lik galibiyeti de son dakikada binlerce taşkın seyircinin bir batı ülkesine yakışmıyacak şekilde yarattıkları olayla daima gölgelenecektir.
ancak bu, maçın futbol dışındaki görünüşüdür. bir an bu havadan sıyrılmak ve 7 ekim revanşına dönmek lâzım. maç gecesi, daha doğrusu ev sahibinin misafirine gol ve dayak attığı gece, o sinirli hava içinde dws başkanı ve antrenörü ile konuştuğumuz sırada bilhassa başkan imkân nisbetide nâzik olmağa çalışıyor, fakat kulübün genel sekreteri hiddetle, «istanbula gitmiyecegiz, bizi orada öldürürler» diyordu. ama milli maç vesilesiyle istanbula gelmiş iki hollanda gazetecisi, «hayır» diye bizim adımıza itiraz ediyorlardı. «hayır! bu gibi olaylar bizim sahasının etrafı açık stadımızda olur, ama istanbulda olmaz. biz orada maç seyrettik. türk seyircisi, inanılmıyacak kadar misafirperverdir. misafirini alkışlar. ayıp eden, biziz...»
f. bahçe hücum oynamalıdır
şimdi istanbul rövanşını düşünürken, başta fenerbahçenin tamamen hücum oynayacağını hesaba katmak gerek. 3-4 değil, hattâ bir yanhafın desteğiyle belki de 6 forvetle yüklenecek bir fenerbahçe, kendi seyircisinin önünde -ama sahaya girip de misafirlerini tartaklayan değil. sadece tribünden teşci eden seyircisinin önünde- daha rahat oynıyacağı şüphesizdir. ve işte bu hava içindeki bir fenerbahçe forveti, d.ws’nin sert, fakat aslâ yüksek kalite arzetmeyen müdafaasına, hele ilk maçta hiç de tehlikeye düşmeyen vasat kalecisine pekâlâ gol atabilir. yine bütün iş, sarı - lacivertlilerin ilk anlarda averajı ümitsizliğe götürecek bir gol yememelerine bağlıdır.
fenerbahçe, amsterdamda as1â hakiki futbolunu oynıyamadı. evvela saha ve rakip yadırgaması çekti. sonra rakibinin havadan ve oyun bozucu taktiğine uymaktan sıyrılamadı. istanbul'da bu güçlüğe uğramıyacağı düşünülürse, fenerbahçe gerçek oyununu gösterebilmek şansına sahip demektir.
amsterdamda meselâ bir şenol olsaydı forvette... zannederim ki üç forvetli bir oyunda şenol da kendini gösterebilmekte çok güçlük çekerdi. ama belki şenol’un daha fazla şut şansı olur ve bu şutlarda fenerbahçe gol kazanabilirdi. herhalde takımın bütünüyle çıkardığı oyun içinde, şenol veya bir başka eleman, maçın gidişini pek değiştiremezdi.
sonuç olarak, amsterdam maçı veya hollandalılar açısından «amsterdam skandalı», «amsterdam fâciası» istanbulda aslâ tekerrür etmeyecektir. türk seyircisinin de her zamanki gibi örnek evsahipliği göstereceği muhakkaktır. ve işte bu şartlar içinde müdafaa oynamak sıkıntısından da kurtulmuş bir fenerbahçe, dws'den acı maçın revanşını alabilecektir.
hollanda basını, hâdiseyi kendi çıkarlarına göre gösteriyor. "f. bahçeyi taktiği yıktı" diyor
halit kıvanç amsterdam'dan bildiriyor
dws kulübü sekreteri luikinga, fenerbahçe ile istanbul'da 7 ekimde yapacaktan revanş maçı için uefa’dan müşahit istediklerini açıklamıştır.
luikinga, amsterdam’daki hâdiselerden sonra mithatpaşadaki maçtan korktuklarını belirtmiş ve «uefa şayet istanbul’a muşahit göndermezse biz revanşı oynamayız. türk seyircilerinin bizi ne şekilde karşılayacaklarını düşündükçe korkulu rüyalar görüyoruz.» şeklinde konuşmuştur.
hollanda basını hâdiseli fenerbahçe - d.w.s. maçına alt neşriyatlarına büyük yer vererek devam etmekte ve bu arada gazeteler fenerbahçenin bir taktik hatâsı neticesinde açık farklı mağlûbiyete uğradıklarını belirtmektedir.
de telegraf gazetesi maçın tenkidine «taktik skandalı», şeklinde bir başlık vererek şu kritiği yapmıştır: «fenerbahçe takımı hatâlı bir şekilde geriye çekilmişti. normal oynadıkları takdirde muhakkak ki, başabaş mücadele edeceklerdi. ancak alışmadıkları şekilde müdafaa yapmaları oyunlarını bozdu ve futbolcuların randımanları düştü. nitekim 2-0 mağlûp duruma düştükleri sırada ileri bir atak yaparak gol atmaları bu düşüncemizi ispat etmektedir.»
aynı gazeteye göre maçtan sonra müsabakanın hakemi danimarkalı sörensen'e fenerbahçe takımı meneceri ahmet erol tekme atmıştır. erolun bir gladyatör edâsiyle maç içinde ve maç müteakip sahada gezindiğini belirten gazete «antrenör oscar hold’un adeta fedaisi gibiydi. gazetecileri de soyunma odasından kovan ahmet erol'dur.»
d.w.s. kalecisi jan jongbloed maç hakkında verdiği beyanatla «sanki bir kıbrıs savaşı oldu» demiş ve sözlerine şu şekilde devam etmiştir. «şimdi kınrısta türk ve rumlar arasındaki mücadelenin korkunçluğunu anladım.»
f. bahçe ile yapacağı maç için dws, 200 taraftar ve 25 gazeteci ile birlikte salı günü şehrimizde
üçüncü maç için f. bahçe romayı isterse, hollanda şampiyonu kabul edecek
d.w.s. kulübü başkam solleveld, diin amsterdam'dan telefonla milliyet’e verdiği demeçte, «istanbul’a huzur içinde geliyoruz. amsterdam stadında vukubulan hâdisenin istanbul'da olmayacağına inanıyoruz» demiştir.
ilk maçın üzücü bir şekilde sona ermesinden dolayı hâlâ müteessir olduğunu belirten d.w.s. başkam, sözlerine şöyle devam etmiştir: «olanları unutmak, iki tarat için de en isabetli tutumdur. türklerin bu yolda gayret sarfettigini, türk basınının yatıştırıcı yayında bulunduğunu duymakla, çok sevindik ve yola güven içinde çıkacağız. böyle bir hâdisenin d.w.s. kulübünün tarihinde de asla tekerrür etmeyeceği inancındayız.»
başkan solleveld, d. w. s. takımının fenerbahçeye ilk maçtaki tertibiyle çıkacağını, sakat oyuncuları bulunmadığını, formunun da iyi olduğunu söylemiş, geçen haftaki lig maçında feyenoord’u 2-1 yenerken futbolcularının istanbul revanşı için ümit verdiklerini belirtmiştir.
dws başkanı, istanbul maçından ümitli olduklarım ifade ile, «elbette bu revanşın zorluğunu takdir ediyoruz. futbolcularımız istanbul sahasına yabancıdırlar. bundan güçlük çekecekleri şüphesiz. fakat dezavantajlara rağmen, takımımın iyi netice alacağını sanıyorum. hattâ tek farklı bir galibiyet bekliyoruz» demiştir.
üçüncü maç konusunda «bizim için her yer eşit» diyen solleveld, «fakat gelir temini bakımından almanya'yı tercih ederim. almanlar futbola her yerden daha çok ilgi gösteriyor. eğer fenerbahçeliler roma derse, pek itiraz etmem. ancak roma'da hasılat sağlanmaz. bunu türk kulüplerinin iyi bilmesi lâzım. ikiyüz seyirci önünde mi oynayalım roma’da?» şeklinde konuşmuştur.
200 tarftar, 25 gazeteci
dws takımı 6 ekim salı sabahı uçakla amsterdam'dan hareketle ayni günün akşamı şehrimizde olacaktır. takımdan başka 200 kadar taraftarın da çeşitli uçaklarla istanbul'a gelecekleri bildirilmektedir. hollandalıların revanşa verdikleri önem sebebiyle, fenerbahçe - dws maçını 25 basın mensubu takip edecektir. bunlardan 20'si gazeteci, 2'si radyo spikeri, 3'ü de televizyoncudur.
bu hafta hollanda'da kupa maçları olduğundan d.w.s. lig karşılaşması oynamayacaktır. bugün antrenman yapacak olan hollanda şampiyonu. istanbul'a zorlu bir mac oynamadan gelmiş olacaktır.
türk futbolunda en uzun gece: dışta ümit, içte heyecan
ezelî rakipler ayrı cephede savaşıyor
türk futbolü önemli günlerinden birini yaşıyor. geçen yılın aralık ayındaki gibi, futbolümüzün «en uzun gece»si... sporumuzun önde gelen iki kulübü fenerbahçe ve galatasaray, iki avrupa turnuasında türk futbolünü şerefle temsile çalışacaklar. fenerbahçe, bu gece amsterdam'da 3-1 yenildiği hollanda şampiyonu dws ile mithatpaşa'da oynarken, galatasaray da iki defa 1-1 berabere kaldığı doğru almanya kupa galibi aufbau magdeburg ile viyana'da üçüncü maçı yapacak. «milliyet», 7 ekim 1964'ün türk spor tarihine altın harflerle yazılacak bir gün olmasını diler, iki güzide takımımıza da candan başarı temennilerini belirtir.
"centilmenlik maçı" bu gece 20.30'da mithatpaşa stadında
haydi f. bahçe
sarı-lâcivertliler amsterdam'da 3-1 yenildikleri dws'ye karşı iki farkı kapatmak azmi ile çıkıyor
fenerbahçe, «avrupa şampiyon kulüpler turnuası» nın ilk tur revanş maçını bu gece saat 20.30 da mithatpaşa stadında hollanda şampiyonu d.w.s. ile oynayacaktır.
yugoslav c. zeceviç'in orta hakemliğini, vlâdemir'le gregull'nin de yan hakemliklerini yapacağı bu müsabakaya sarı - lâcivertlilerin sakatlığı geçmeyen kaptanları şereften mahrum çıkacakları anlaşılmaktadır. bu durumda fenerbahçe'nin muhtemel tertibi «ali - şükrü, b. ismail - yıldırım, özer, a. ihsan -ogün, ziya, şenol, birol, aydın» şeklinde olacaktır.
dün son bir antrenman yapan fenerbahçeliler, sıkı çalışmış, bu arada şenol çok arzulu görünmüştür.
fenerbahçe'nin rakibi dws takımının ilk maçtaki tertibini muhafaza edeceği ve «jungbloed - pylman, flinkenflügel - israel, sechryvers, burgers - geurtaen, vonhoff, temming, lenz, hollander» onbiriyle oynıyacağı sanılmaktadır.
amsterdam'da olanları unutmanın ve hollandalılara iyi bir evsahipliği göstermenin şart olduğuna inanan fenerbahçe kulübü, dün yayınladığı deklârasyonla bu hususta taraftarlarından ricada bulunmuştur. fenerbahçe’nin deklârasyonunun metni şöyledir: «dws ile yapacağımız revanş maçı ve sayı farkı, ancak takımımızın büyük bir parlayışı ve hasımlarımızın bozulması neticesi memnuniyet verici ve arzu ettiğimiz şekilde muvaffakiyete erişebilir. fakat maç esnasında muhtaç olduğumuz teşçi edici büyük tezahüratın, maddi bir safhaya intikal etmesi, sahaya en küçük bir cismin atılılması, küçük bir fiili tecavüze meydan verilmesi, büyük maçın alevlenmesini bir anda küllemeğe ve neticenin tamamen aleyhimize dönmesine sebep olabilir.»
amsterdam’da seyrettiğim maçtan, çok farklı şartlarda geçecek bu geceki revanş... bir kere, rakibinin sahasında, müdafaa oynamak sıkıntısından bunalmış bir fenerbahçe yerine, kendi evinde, hücum oynamanın rahatlığına kavuşmuş bir sarı - lâcivertli on bir göreceğimize inanıyoruz. ilerde üç forvetle kalan değil, zaman zaman yan haflarının da desteğiyle, 6-7 elemanıyla dws kalesini zorlayacak bir fenerbahçe...
sonra, seyirci ve saha avantajlarının önemi büyük...
fenerbahçe hücum hattının son maçtaki formu, özellikle şenol’un azmi, sarı - lâcivertli takımın bu geceki diğer kozları...
ancak, müdafaada göz doldurmayan dws‘nin, korkulu bir forvete sahip olduğunu da itiraf gerek. maçın asıl düğümü de, bu forveti tutmağa, iki farkı açacak bir tek gole dahi fırsat vermemeğe bağlı...
kaptan şerefin yokluğu, gerçekten büyük kayıp, işte fenerbahçeli'lere düşen, bu gece enerjilerine, kaptanlarının yokluğunu belli ettirmemek azmini de katmaları...
fenerbahçe, futbol tarihimizde çok görülen «şahlanmış» oyunlarından birini tekrarlarsa, en azından «üçüncü maç» yolunun açılacağına inanıyoruz. bunu da bekliyoruz sarı - lâcivertli şampiyonlarımızdan... seyircilerimizden beklediğimiz ise, misafirperverliğin, evsahipliğinin en iyisini göstererek hollandalıları mahçup etmeleri... iki cephede de zafere ulaşmamız mümkün bu gece... belki sahadaki gençlerimizin işi zor, çok zor... ama imkânsız değil...
başkan solleveld tur atlayacaklarından ümitli. antrenör, «f. bahçe'yi tekrar yeneceğzi» dedi
hollanda şampiyonu dws takımı dün gece özel bir uçakla gelmiş ve fenerbahçe kulübü adına iki idareci tarafından çiçekle karşılanmıştır. futbol takımını getiren uçaktan dws’nin 70 taraftarı da inmiştir.
diğer uçaklarla gelen ve bugün de gelecek diğer hollandalılarla birlikte, bu geceki maçta dws’nin 200‘den fazla taraftarının bulunacağı anlatılmaktadır.
dws kulübü başkanı rolleveld, «her şeyden önce güzel bir maç olmasını istiyoruz. tabii avantajımızı korumağa çalışacağız. takımımın tur atlayacağına inanıyorum» demiştir. dws'nin ingiliz antrenörü talbot, ise daha emin, «fenerbahçe'yi istanbul'da da yenecek kudretteyiz ve tekrar yeneceğiz. takımım amsterdam'da 3-1 kazanan onbirle oynayacak» şeklinde konuşmuştur.
dws'liler ayağı kırılmış olan millî sağbekleri de jong'u da koltuk değnekleriyle istanbul'a getirmişlerdir.
taraftarlarının neş’eli ve çok ümitli görünmesine karşılık, hollandalı futbolcuların hayli durgun oluşları dikkati çekmiştir.
şenol'un penaltı kaçırdığı maçta sarı-lâcivertliler elendi
fenerbahçe mağlûp, seyirci galip
halk maçı 1-0 kazanan dws'lileri alkışladı. hâkim sarı-lâcivert'li takım netice alamadı
kahraman bapçum
hey gidi koca fenerbahçe!.. bir futbol maçına başlarken taraftarlarına istiklâl marşı söyletecek kadar gönüller doldurmuş fenerbahçe... 40 bin kişi ile, gecenin karanlığı içinde semaları inleten fenerbahçe...
ve zavallı küçük fenerbahçe: doksan dakika forvetine bir tek düzgün pas veremeyen, doksan dakika rakip kaleye bir tek «büyük» şüt atamayan, tek tek yapılan mücadelede daima kaybeden... küçük fenerbahçe.
fenerbahçe dün gece ruh olarak, mânevî bir bütün olarak nasıl büyük olduğunu bir daha isbat etti. ama futbol olarak!?
ruh!..
oyunun ilk onbeş dakikasında -şüphesiz biraz da maç başındaki kulakları sağır edecek gürültü ve insanı olduğu yerde dondurup bırakacak istiklâl marşı ile bozulmuş olan- rakibi allak bullak etmişlerdi. daha ilk dakikada ofsayt pozisyonuna rağmen bütün forvet kaleye yüklenivermiş, kale önünde ziya'ya yapılan faul cezalandırılmayınca fırsat kaçmıştı. bu ilk dakika bitmeden bir de ogün'ün şimşek gibi dalışı vardı ki... sonra 12 nci dakikada kornerden gelen topa şenol'un vurduğu kafa, kalecinin boşa çıkıp topu kaçırışı, sag belcin kale içinden çıkarışı... atılan kor nenle yine ortalığın karışması, yine sağ bek...
futbol...
ama dakikalar ilerledikçe, herşeyin bir heyecan kasırgası olduğu yavaş yavaş anlaşılmağa başladı. gerilerden her açılan top bizim meşhur «ha-babam» futbolunun alâmeti farikasını taşıyor. heri hatlara bir tek iyi pas gitmiyordu. son zamanların en iyi futbolcusu ali ihsanla. ihtimal bir fazla kesici bulunsun diye takıma konmuş yıldırım bu işin kahramanlan idi. üstelik havadan gelen her topu da büyük futbolcu schrivers ve iki şeytan bek rahatça kesiyorlardı. ilk onbeş dakikanın şaşkınlığım yenmişlerdi.
nasıl ki, geceyi fethetmiş olan seyirci de hızını kesmeğe mecbur olmuştu. evet, yine fenerbahçe bastırıyor, yine top rakip kale sahasında dolaşıyordu. ama oyun hollandalıların istediği şekilde oynanıyor ve zaman onlara çalışıyordu.
dws'nin ilk şütünü geurtsen 17 inci dakikada attı: avuta... sonra fenerbahçe heybetini kaybetmiş olarak fakat yılmadan didinmeğe devam etti. devrenin bitmesine bir kaç dakika kala ziya önüne düşürülmüş bir topu telâşlı hareketlerle kovaladı, yakaladı, fakat düşürdüler. hakem penaltıyı vermedi.
ikinci kırkbeş dakikada tempo gittikçe fenerbahçe aleyhine yavaşlıyor, ümit -uzak dağların arkasındaki ümit- artık tamamen kayboluyordu. ama şenol penaltıyı atabilse pekâlâ birçok şey değişebilirdi.
ileri aşırılmış bir topu düzeltmeğe çalışırken şenol’u ceza sahası içinde biçiverdiler. penaltıyı şenol kalecinin sağına yerden yarım metre yükseklikte savurdu. jonbloed fırladı ve karşıladı. son şansı da böylece şenol harcıyordu. artık maçın bitmesine beş dakika kala temming'in uzak mesafeden lenz'in verdiği pasla attığı müthiş gol hiç bir şeyi değiştirmeyecekti.
geçen yıl da, tıpkı dün geceki gibi, çifte heyecan, çifte limit arasında boğulmuştuk. yine fenerbahçe ile galatasaray, yine iki avrupa kupası'nda kader maçlarını oynamışlar; sonunda fenerbahçe yenilmiş, ama tur atlamış, galatasaray ise yenilmemiş, fakat elenmişti.
geçen yılın tersi oldu dün gece... fenerbahçe yine yenildi, ama elendi bu defa... galatasaray da yine yenilmedi, fakat kur'a ile tur atladı. italyan liret'inin götürdüğü şansı, avusturya şilin'i geri getirdi yâni...
fenerbahçe’nin, öylesine baskılı oyununa rağmen kazanamayışı, hiç de şanssızlık değil, beceriksizlik örneğiydi sadece... herhalde tek tesellimiz, sahada kaybettiğimizi tribünde kazanmamız oldu. türk seyircisi, yenen rakibini alkışlıyacak kadar kazandı centilmenlik maçını...
galatasaray'ın başarısı ise... yok yok, şansın değil, hakkın zaferi bu... sarı - kırmızılı türk kupa galibi, hakettiği şerefe ulaştığı için, ne kadar tebrik edilse, ne kadar alkışlansa azdır.
bırakalım maçı bir tarafa.. adamların bizden üstün oldğunu kabul ettikten sonra, konuşmak yerine, düşünmek gerekir..
maçın bir başka yönü vardı: türk seyircisi taâ hollanda'dan gelmiş 50 kadar gazeteci ve 300 kadar hollanda’lı seyirci önünde bir seyircilik imtihanı geçirdi. hollanda'daki maçta galibiyet sevinciyle fenerbahçeli futbolcuları boğazlamaya kalkışacak kadar ileri gidenlerden, dün geceki misafirler arasında bulunanlar var mıydı? varsa, yüzleri kızarmıştır. memleketlerine döndüklerinde «biz ayıp ettik, üstelik de boşuna korktuk. türkler maçtan sonra takımımızı ayağa kalkarak alkışladı» diyebilecekler midir?
diyeceklerdir. demezlerse, onlar seyirci değildir...
dws başkanı solleveld, fenerbahçe'nin amsterdam'a nisble daha iyi oynadıpı kanaat'inde.
dws idareci ve futbolcuları galibiyeti normal karşılamıştı. soyunma odalarında tur atlamış olmanın fazla bir tezahürü görülmüyordu.
onları asıl sevindiren maçın, bir centilmenlik havası içinde geçmesi ve bitmiş olması idi. nitekim başkan solleveld «çok iyi seyirciniz var. maç boyunca fenerbahçe'nin muvaffak olması için uğraştılar, fakat golden sonra bizim hakkımızı da teslim ettiler» diyordu.
dws başkanına göre, «fenerbahçeliler dün gece daha iyi oynamışlar fakat turu hollanda şampiyona atlamıştı.»
«ikinci turda karşımıza çıkacak herhangi bir takım bizim için problem değildir» diyen başkan, «hakemin iyi olduğunu, ancak penaltı kararının biraz ağır olduğunu, futbolcular hakkında bir tefrik yapamıyacağını da» sözlerine ilâve etmiştir.
antrenör yardımcısı ise «fenerbahçe'nin amsterdam’a nispetle çok iyi oynadığım fakat bu oyununu golle süsleyemediğini» söylemiştir.
ve fenerbahceliler
fenerbahçe’nin soyunma odası, basın da dahil olmak üzere herkese kapatılmış ve polis kordonu altındaki odaya kimse sokulmamıştır. bir ara, aralanan kapıdan umumi kaptan halit deringör'ün sesi duyulmuş ve deringör sadece şunları söylemiştir. «benim konuşmağa sel+ahiyetim yok.»
dws bugün gidiyor
dün fenerbahçe ile yaptığı maçı 1-0 kazanan ve avrupa şampiyon kulüpler turnuasmda ikinci tura geçen hollanda şampiyonu bugün memleketine dönecektir.