halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
"şampiyon kulüplerde feherbahçe'nin hollanda takımı dws önünde varlık gösteremediğini" söylemiştim. maçların sonucu önemli değildi. fakat o maçlardan birindeki davranış acıydı, hatta unutulmazdı. mikrofon daşında sinirden ölmüştüm o gece amsterdam stadı'nda... çünkü hollanda takımı alabildiğine sert oynuyordu. fenerbahçe'den üstündüler. golleri de atıyorlardı. ama gollerin yanında attıkları tekmeler de hatırı sayılırdı. sarı-lacivertli futbolcular 3-1 kaybettikleri oyunun sonunda soyunma odasına koşa koşa kaçarak gidebildiler. çünkü hollandalı seyirciler takımları rahatça kazandığı halde nedense türk futbolcularına maç sonu saldıracak kadar haşin davranıyorlardı. hollandalı seyirciler sahaya girmiş, futbolcularımızı kovalıyor, arkalarından tekme sallıyorlardı. bu arada almanya dan maça gelmiş birkaç yüz türk vardı. hollanda'dan stadda bulunanlarla birlikte 500-600 kadardı tüm türk seyircisinin toplamı... işte bu seyircilerden ikisi dws taraftarlarının hareketi karşısında dayanamamış, onlar da sahaya atlamıştı. biri, elindeki bıçakla koşmuş, polisler tarafından yakalanmıştı. fakat sonraki günlerde almanların şarlatan bir gazetesi kocaman manşet atacak, "amsterdam'da 5 bin türk bıçaklarla hollandalılara saldırdı" diye yazacaktı. başka alman gazeteleriyle bazı hollanda gazeteleri de bu büyük yalana ortak olacak ve sadece iki seyircinin davranışını, 500 seyircimizi de 5000'e çıkararak dünyaya yayacaklardı.
dws amsterdam: jan jongbloed, daan schrijvers, frits flinkevleugel, rinus ısrael, andre pijlman, huub lenz, jos vonhof, joop burgers, dick hollander, frans geurtsen, henk temming
teknik direktörü: frank leslie talbot
fenerbahçe: ali filibeli, ismail kurt, özcan köksoy, hüseyin yazıcı, osman göktan, şeref has, ali ihsan okçuoğlu, ogün altıparmak, birol pekel, aydın yelken, nedim doğan
teknik direktörü: oscar hold (ingiltere)
gol: (1-0) dk. 45 frans geurtsen (2-0) dk. 51 dick hollander (2-1) dk. 58 birol pekel (3-1) dk. 63 frans geurtsen
idare heyeti tarafından affedilen ismail de kadroya alındı. sarı - lâcivertliler son hazırlık maçını g. birliği ile yapacaklar
fenerbahçe antrenörü oscar hold’un teklifi üzerine bir süreden beri kulüp idare heyeti ile ihtilaflı bulunan ve evvelki gün affedilen ismail kurt, d.w.s. maçı kadrosuna alınmıştır.
antrenmanda yaptığı açıklamaya göre hollanda'ya kesin olarak şu 15 futbolcu götürülecektir.
hâzım, ali, şükrü, yıldırım, hüseyin, özcan, b. ismail, şeref, osman, ali ihsan, ogün, nedim, şenol, birol, aydın.
fenerbahçe takımı 16 eylül'de ki maçına son hazırlık olarak cumartesi gecesi muhtemelen gençlerbirliği ile bir maç yapacaktır. fenerbahçe idarecileri maçı organise etmek üzere ankara'ya gitmişlerdir.
amsterdam'ın olimpiyat stadında dws ile yapacağı gece maçında
f. bahçe'ye beraberlik lâzım
sarı-lâcivertliler ali-özcan, b. ismail - şeref, osman, ali ihsan, ogün, hüseyin, nedim, birol, aydın'dan kurulu tertiple oynayacak
halit kıvanç amsterdam'dan bildiriyor
fenerbahçe, avrupa şampiyon kulüpler turnuasındaki rakibi dws ile ilk turdaki ilk maçını bugün amsterdamda oynayacaktır.
türk milli futbol takımının 1957 yılında hollanda’yı 21 yendiği olimpiyat stadında türkiye saatiyle 22.15 de başlayacak olan müsabakayı danimarkalı sörensen, bergsler, rietlig hakem üçlüsü idare edeceklerdir.
dün amsterdam'da son idmanını yapan fenerbahçenin iddialı rakibi karşısında şu tertibiyle yer alacağı açıklanmıştır: «ali - özcan, ismail kurt -şeref, osman, ali ihsan - ogün, hüseyin, nedim, birol, aydın»
4 lig maçında üç galibiyet, bir beraberlik ve 7 puanla ikinci durumda bulunan hollanda şampiyonunun fencrbahçeye karşı dizilecek onbiri ise şöyledir: «jungbloed - pylman, flinkenleugel - israel, schrvers, burgers - geurtsen, vonhoff, temming, lenz, hoolander.»
amsterdam'da yağmur
bugünkü çetin maç için f. bahçe ve dwa, ayrı ayrı stadlarda çalışmışlardır. olimpiyat stadında antrenman yapan sarı - lâcivertliler şiddetli yağmurdan endişe duymaktadırlar. kısa süren çift kale maçında şükrü'nün ayak bileği burkulmuştur. sakat olan b. ismail ve birol'un tedavisi yapılmaktadır.
65.000 kişi alabilen olimpiyat stadında toplanacak 30.000 seyircinin arasında civar memleketlerden gelecek türk talebe ve işçilerinin de bulunacağı tahmin edilmektedir.
hold, «ümitliyim»
fenerbahçenin ingiliz antrenörü oscar hold, müsabaka hakkındaki görüşünü «ümitliyim» diyerek belirtmiştir. dün sabah kaldıkları otelin, her tarafı kapalı bir salonunda, son derece gizli tutulan «maç toplantısında» dws'nin oyun tarzı ve gücü etrafında futbolculara bilgi veren hold şunları söylemiştir: «dws - g.v.a.v. maçını takip ettikten sonra rakibimizin en iyi oyuncuları olarak santrhaf haf schrvers ile sağaçık geurtsen ve soliç lenz’i en tehlikeli oyuncular olarak gördüm. üç oyuncudan hücumda yer alan ikisi, dikkatle takip edilmeleri gereken oyunculardır. rakibimiz çok süratli bir futbol oynamaktadır. bu sebeple bilhassa lik yarıda dws'yi durdurmaya, ikinci yanda ise aynı sür'atle saldırmaya hazır olunuz. düşündüklerimi tatbik eder, çok çalışırsanız, rakibimizin saha avantajını bozabilirsiniz.»
talbot, galibiyetten emin
dws'nın ingiliz antrenörü talbot galibiyetten emin olduğunu tekrarlamış ve «fenerbahçeyi yeneceğiz» demiştir.
bu maç, bana göre, her şeyden evvel forvetlerin maçı olacaktır.
geçen pazar günü olimpiyat stadında, ligin hiç gol yemiyen ekibi g.v.a.v.’ye rahatça üç gol atan dws’yi gördükten sonra bu görüşe sahip olduğumu belirtmek isterim.. hollanda şampiyonunun forvet hattı, gerçekten, herhangi bir takımın defansını yarıp, sayı çıkaracak güçte görünmüştü o gün. iki açık, rakip müdafaanın yanlarından sıyrılı sıyrılıveriyor ve ikisinin de kale önünde fırtınalar yarattığı görülüyordu. ama, sadece iki açık değildi rakip forvetin en iyi tarafı. üç orta da fevkalâdeydi ve türk gazetecilerinin «kesik elli emine» dedikleri soliç lenz de.
şimdi, fenerbahçe bu forveti nasıl durduracak? elbetteki müdafaada gayet sağlam ve emniyetli kademeler kurarak f.bahçe'nin bu maçtaki ikinci bir dezavantajı, kupa maçlarının ev sahiplerine sağladığı saha üstünlüğüdür. sarı - lâcivertli takım son derece ateşli dws taraftarlarının yaratacağı heyecanlı havayı da dikkate alarak oyunun ilk 20 dakikasında açılmamaya ve paniğe kapılmamaya gayret edecektir. şutör ve golcü hollanda hücumcuları, karşılarında iyi örülmüş bir müdafaa buldukları takdirde, golcülük vasıflarını gösteremiyeceklerdir. fenerbahçe o fırtına beklenen ilk 30 dakikayı, daha doğrusu ilk yarıyı golsüz atlatabilirse, ikinci tur şansını ayakta tutar ve en kötü ihtimalle beraberlikle sahadan çıkar. bunun da, rakibinin formu ve hırsı yönünden, amsterdam’daki maçın neticesi olarak başarı sayılması gerekecektir.
fenerbahçe'nin ogün'lü, birol'lü, aydın'lı, nedim'li ve hüseyin'li forveti, hücum hattının parlaklığı altında vasat gözüken dws müdafaasını geçecek kudrette görünüyor. çalımlara karşı zayıf kalıyor hollanda geri oyuncuları. sarı - lâcivertliler, alıştığımız yer paslarıyla, hızlı bir tempoya götürebilirlerse oyunu, dws için netice almak zor olur. ama, onların forveti de bizim defansı geçebilir ve zorlayabilir.
netice; formda bir fenerbahçe ile pazar günü seyrettiğim dws arasındaki maçın şans ibresi, çok az farkla hollandalılara doğru kayıyor. ancak, evvelce de işaret etmiştim ki, beraberlik fenerbahçe için büyük başarı olur.
nedim ve ogün'ün bir favlü, 90 dakiakda sahayı savaş meydanına çevirdi. halk, sarı-lâcivertli futbolcuları tartakladı ve odalarına saldırdı
halit kıvanç amsterdam'dan bildiriyor
facia, oyunun son dakikasında başladı. danimarkalı hakem oyunun bitiş düdüğünü çalmaya hazırlanıyordu ki, nedim'le ogün’ün geriden şandellenen topa girdiklerine şahit olduk. dws kalecisiyle, santrhafı da bu atağı durdurmak için çıkış yapmışlardı. santrhaf yere düşmüştü.
olay, futbol maçlarında sık sık gördüğümüz olaylardan biriydi. nitekim hakem hareketi favlle tecziye etti. işte ne olduysa, bu anda oldu. oyunun başından beri, bilhassa ikinci yanda görülmemiş derecede sert oynayan ve hareketleriyle seyirciyi tahrik eden hollandalı futbolcular fenerbahçelilerin üzerine doğru koşmaya başladılar. bu koşuşma, halka sahaya gelin, demekti. ve halk sahaya hücum ederek fenerbahçelilerin etrafını sarmaya başladı. tribünün bir köşesinden, sahadaki tecavüzleri tesbit etmeye çalışıyor ve dws sol bekinin ogün'e, solhafının da nedim'e yumruk attığını görüyordum. bunu, diğer futbolcuların ve seyircilerin tecavüzleri takip edecek ve polisin ilgisizliğinden infiale kapılan türk seyircilerinin fenerbahçeli futbolcuları korumak için sahaya indiklerine şahit olacaktık. şimdi sahada tam bir arbede başgösteriyor ve iki tarafın seyircilerinin döğüştüğü göze çarpıyordu. saha bir ana-baba gününü andırıyordu bu haliyle. polis, sahanın kenarında oturan ve arkadaşlarını korumak için harekete geçen yedeklerle, idarecilere çıkışıyor ve bu arada ziya başına yediği bir copla baygın düşüyordu.
anlattıklarım f. bahçe'nin 3-1 mağlûbiyetle sona ermekte olan maçın son saniyelerinde başlayan hadiselerin özetini teşkil ediyordu. halbuki maç pekalâ zevkli ve çekişmeli geçmiş, ilk yarıyı rakibiyle başabaş götüren başarılı fenerbahçe, dws sağaçığının kafayla attığı golle ikinci yarıya 1-0 girmesini bilmişti. bu gol atıldığı zaman, golün sahibini öpmek için sahaya giren seyircilerin taşkınlığına karşı polisin gösterdiği ilgisizlik, maçtan sonraki hâdiseleri haber veriyormuş meğerse. ama, nereden bilirdik, maçın faciayla biteceğini.
ikinci yarı açıldığı zaman 60.000 kişinin toplandığı olimpiyat stadından korkunç bir uğultu yükseliyor ve bu uğultuya tribünlerin bir tarafında gruplaşan 2.000 den fazla türk'ün gayret verici temposu karışıyordu. hollanda'daki, almanya'daki, belçika'daki türk işçi ve talebeleriydi fenerbahçeye omuz verenler.. bağırıyorlar ve tek farklı mağlûbiyetin etkisinden kurtarmak istiyorlardı takımlarını. ikinci yarıya dws yeni bir sayı ümidiyle girmiş, fenerbahçe müdafaaya toplanmış ve hollanda seyircisinin gürültüarasında fenerbahçe ikinci golle yıkılıp, gidiyordu. bu defa geurtsen'in ortaladığı topu solaçık hoolander, ceza sahasının önünde kontrol etmiş ve altı pasa kadar girerek dws'yi 2-0 öne geçirmişti.
bu panik, bu hüsranlı devre tam 57. dakikaya kadar devam etti, çok şükür, dalgalar gibi fenerbahçenin üzerine gelen dws'liler üçüncü ve dördüncü gol şansını bulmamışlardı. evet, tam 57. dakikaya gelmiştik. ismail’in solaçığa kadar uzattığı topu aydın kaptı ve önündeki iri yarı beki geçerek ortaladı. birol‘u görüyorduk kale önündeç süzükdü birol ve kafayla topu hollanda kalecisinin solundan ağlara indiriverdi. durum 2-1 olmuştu ve fenerbahçe bu golün sağladığı moralle işi oyunun sonuna kadar idare edebildiği takdirde herşey amsterdam'da bitmemiş olacaktı. yazık ki, bir ümit ışığının belirdiği bu olaydan 5 dakika sonra fenerbahçe bir gole daha boyun edecekti. dws bastırıyor ve sağaçık geurtsen farkı ikiye çıkarıyordu. bu golde, gerilerimize kadar düşen bir derin vuruşu osman’ın kesemeyişine hayret etmemek mümkün değildi. olan olmuştu ve fenerbahçe, skoru bu noktada kilitlese bile, istanbuldaki revanşa huzur içinde çıkamayacaktı.
oyunun geri kalan kısmında dws’nin hızı kesilmişti. fakat, fenerbahçede de rakibindeki bu durgunluktan faydalanacak halyoktu. bir iki sönük akın, bir kaç parlayış ve karşı defans önünde kesiliveren bir kaç zayıf iniş. işte o kadar. mamafih, fenerbahçenin 3-1 mağlûp durumdayken dördüncü bir gol yeme bahtsızlığından kurtulduğuna sevinmek gerekiyordu. ki, bir defasında yine sağaçığın kalemizin ağzında patlattığı volenin baraj adamlarına çarpıp, kurtuluşunu, başka bir akında soliç lenz'in tam gole akacağı sırada ismail tarafından durdurulurunu hatırlamamaya imkân yoktu tabii. ve maç 3-1 fenerbahçenin kaybıyla sona ererken???
??? oyunun tek üzüntü verici hâdisesi patlak veriyordu. halkın sahaya hücumuna sıra gelmişti şimdi. maçın ilk devresinde atılan ilk golden sonra sahaya girerek taşkınlık yapan ve golün sahibini omuzlarına alan seyirciler, fenerbahçeli futbolculara hiç de boş karşılanmayacak hareketler yaptılar. olmaması lâzımdı bunların. sahada olan, sahada kalmalıydı.
maçı takiben sahaya dolan seyirciler bir anda fenerbahçe’li futbolcuların etrafını çevirdiler. polislerin ve ilgililerin müdahalesine rağmen dws'li futbolcuların yumruklarına hedef olan sarı - lâcivertliler zorla soyunma odasına alınabildiler.
dip not: gazetede okuyamadığım yerlere ??? koydum.
bağırmak istiyordum... bu faciayı durduracak hollanda polisi nerede diye?..
haykırmak istiyordum: sportmenlik, ev sahipliği, galibiyet sevinci bu mu diye? sahanın ortasında müdafasız kalmış, sığınacak bir emniyet kuvveti arayan 11 fenerbahçeliye, uzanacak bir insaflı el çıkmayacak mı diye?
bu hayasızlık seli, bu edepsizlik akını biteceğe benzemiyor ve tribünlerden atlayan binlerle, onbinlerle hollanda'lının sahanın ortasında yarattığı kargaşalık çemberine sıkışıp, kalan 11 fenerbahçeli futbolcu için diyebildiğim şu idi kısaca: allah onları korusun..
ne olmuştu bunlara, ne yapmıştı fenerbahçeliler onların futbolcularına.. hiç. hiç. hiç. bir favl, o kadar. hakemin favl kararını bile beklemeden sahaya bir hücumdur başlamış ve 11 fenerbahçe'li futbolcuyu bu iğrenç toplanıştan kurtaracak tek bir polis, tek bir idareci, tek bir hollandalı çıkmamıştı. vuruyorlar, dövüyorlar, kovalıyorlar ve «türklerden, kendilerine göre intikam alıyorlardı..
bu maçın yıldız tablosunda hollandalı futbolculara fenerbahçe karşısında kazandıkları galibiyeti değerlendiren yıldızlar göreceksiniz. hepsinin hakkını teslim etmeye çalıştım. iyi futbolcular, klâs adamlar, hattâ hattâ yıldızlar vardı aralarında. ama futbolculuklarının bittiği yerde, edepsizlikleri başlıyordu ki.. eğer, bu edepsizliklerine yıldız verebilseydik, futbolcusu ve seyircisiyle koca olimpiyat stadını dolduran hollandalılara kâinatın yıldızları yetmezdi.. yazıklar olsun.. lânet olsun böyle galibiyete.. yazıklar olsun, böyle seyirciye. evine gelen misafirlerine tecavüz et. yumrukla, tokatla, tekme ile, silleyle.. şimdi, yine bütün dünyaya haykırmanın zamanıdır. bu maç tekrarlanmalıdır, diye. bu maç, tarafsız bir sahada yapılmalıydı, diye.. ama, sonunda onlar avrupalı (!), bzler barbar sayılacağımız için, uefa'nın bunakları bize kaşlarını çatıp, «hadi hadi uzatmayın, her zamanki gibi siz türk'ler haksızsınız» diyeceklerdir!
f. bahçe'lileri, türk işçileri linç olmaktan kurtardı. hakem hastanede
fenerbahçe - dws maçından sonra hollandalı seyircilerin sahaya girmeleri, bir takım nahoş hâdiselerin cereyan etmesine sebep olmuştur.
bu arada maçın danimarkalı hakemi seyircilerden birinin attığı bir tekme ile yere yıkılmış ve soluğu hastahanede almıştır.
hollandalılar, fenerbahçe takımını kurtarmak için sahaya girmiş olan üç beşyüz kişiden - ki bu sahaya giren hollandalıların yanında küçük bir rakkamdır - bir türk’ün hakeme tekme attığını iddia etmişlerdir. ancak kendileri ile konuştuğum basın mensupları hakeme haince tekme atanın türk olmadığını söylemişlerdir.
galip gelen bir takımın kendi sahasında bir yabancıya revâ gördüğü bu hareketi batı medeniyeti ile bağdaştırmak imkânsızdır.
nitekim soyunma odasında birbirlerine sarılıp ağlayan fenerbahçe onbirinden ogün, dws solhafının yüzüne vurmuş olduğu yumruğun şaşkınlığı içersinde «ben ne yaptım?» demekten kendini alamamıştır. bu arada şeref gırtlağının sıkıldığını, ali ihsan ellerinin kan içinde bırakıldığını ve nedim ise, tekme ve yumrukla tartaklandığını söylemişlerdir.
ingiliz antrenör hold, futbolcuları sahadan soyunma odasına kadar âdeta bir koruyucu melek gibi götürmüştür. bu arada hollandalı seyirciler f. bahçe soyunma odasına hücum etmişler, polis ise bu olaylara seyirci kalmıştır. antrenör sarı - lâcivertli çocuklara teskin edici lâflar söylemiş, tecavüz eden hollandalı futbolcu ve seyircilere mukabele etmeyişlerini, türklüğe yakışan bir efendilik olarak vasıflandırmıştır. hold, takımının iki devrede de başarılı bir oyun çıkarmasından memnuniyet duyduğunu da sözlerine eklemiştir. ingiliz antrenör, istanbulda bu farkın pekâlâ kapanabileceğini de ifade etmiştir.
dws kulübü başkanı, üzücü hâdiseler için fenerbahçedn özür dilemiştir. reis taşkın seyircilerinin son maçlarda sahaya sık sık girmeyi bir âdet haline getirmiş olmalarından dert yanmıştır. müşahit olarak kafilede bulunan muvahhit afir, futbol federasyonu üyesi saim kaur, maçtan sonra sahanın bir meydan muharebesi halini alışından fenerbahçeli futbolcuların hiçbirinin suçlu olmadığını söylemişlerdir. fenerbahçeli idareciler, dws kulübünü fifa'ya şikâyet edeceklerini bildirmişlerdir. nâhoş olaylar üzerine uefa müşahidini arayan ve fikrini öğrenmek isteyen türk gazetecileri, müşahitin kim olduğunu öğrenememişlerdir.
sarı - lâcivertli futbolcular 7 ekimde istanbulda yapılacak olan revanş karşılaşmasında dws takımını efendice bir oyun oynayarak kupadan eleyeceklerini ve hollandalı seyircilere türk seyircisinin bu müsabakada centilmenlik dersi vereceklerini topluca söylemişlerdir.
holldan basını ateş püskürüyor: "bu maç, bizim için skandaldır"
gazetelerin ekserisi hâdiselerden, hakemi, polisi ve seyirciyi sorumlu tutarken bir gazete de "türkler kriz içindeydi" diyor
hadiseli f. bahçe - d.w.s. maçı amsterdam’da günün konusu haline gelmiş ve hollanda basını maçta çıkan olaylara büyük yer vermiştir.
gazeteler hâdiselerden duydukları tepkiyi ve maçın teknik cephesini şu şekilde nakletmişlerdir:
het vrije volk gazetesi: «hâdiselerin suçlusu hollanda futbol federasyonudur. çünkü 1927 yılında olimpiyatlarda yer alacak dürüst sporcu ve seyirciler için inşa edilmiş olan etrafı açık stadyomda bugünkü şartlar altında bir avrupa kupası maçı oyanamaz. seyirciler dünyanın her tarafından ateşlidir. eğer önüne demir parmaklık koymazsan sahaya girerler. ikinci suçlu ise danimarkalı hakemdir. çünkü sahaya girenlere mâni olmamıştır. bu şekilde maça devam etmeyip oyunu iptâl etmesi gerekirdi. ukalâlık etti.»
algemeen dagblad: «stadyumda bir meydan muharebesi oldu. hâdiseler hakemin zayıf oluşundan çıktı. zafer sevinci içinde sahaya dolan seyirciler son dakikada faul yapan nedim'i hırpaladılar.»'
de telgraf: «hadisden kim suçludur? ancak mühim olan bu hâdiselerin bundan böyle devam edeceğidir. polis âciz kalmaktadır. acaba bunu ileride önliyebilecek midir? çünkü bu maç, bizim için bir skandaldı, bir rezaletti. halk polisi dinlemedi ve ayakları altına aldı. selâhiyetli baylar, lütfen başınızı havadan indirin de hakikati görün. bu bizim için üzücü bir hâdisedir.»
de volksrant: «fenerbahçenin dokuz numarasına halk hücum etti ve onu dövmeye başladı. nedim de mukabelede bulundu ve bu arada hakemi tartakladılar. türkler isteri krizi içindeydiler. maalesef polis âciz kaldı.»
f. bahçe ikinci başkanı «aksi halde istanbula dört yedek futbolcu ile dönerdik» dedi
halit kıvanç
fenerbahçeli futbolcular ve idareciler, önceki gece yapılan şampiyon kulüpler maçında hollanda d.w.s. takımına 3-1 yenilmekten ziyade çıkan müessif olaylara üzüldüklerini belirtmişlerdir.
kafile başkanı fenerbahçe kulübü ikinci reisi müslim bağcılar «iyi ki, mağlûp olduk. zira, aksi halde istanbula dört yedek futbolcu ile dönecektik.» demiştir.
halkın sahaya bir çığ gibi girdiğini ve 11 sarı - lâcivertli futbolcuyu tartakladığım ifâde ile ikinci başkan sözlerine şunları eklemiştir: . «eğer üç beş yüz türk kendi vatandaşlarını kurtarmak için canlarını tehlikeye atarak koşmacalardı olimpiyat stadında a takım kadrosunu şehit verecektik.»
maçın teknik bakımdan münakaşasını yapan kimseler, hollandalıların bilhassa ikinci yarıda çok üstün oynadıklarını ifâde etmişlerdir. çok sür’atli bir futbolcu olan sağiç vonhoff'ın tanzim ettiği akınların iyi gününde olmıyan f. bahçe defansını dağıttığını söylemektedirler. hollandalı spor adamları «türkleri yendik. fakat, sevinemedik. zira, sonunda çıkan nahoş hâdiseler bizleri fazlasiyle üzdü.» demektedirler.
fenerbahçenin ingiliz antrenörü hold, sarı - lâcivertlilerin bilhassa ikinci yarıda bir bocalama devresi geçirdiğini ifâde etmiştir. hold, birol'un attığı golden sonra takımının toparlandığını ve tam beraberlik peşinde koşarken üçüncü golü yediklerini söylemiştir. ingiliz antrenör istanbul’da 7 ekim'de yapılacak karşılaşmada iki farkı kapatabileceklerini tahmin ettiğini de sözlerine eklemiştir.
kafilede bulunan futbol federasyonu müşahidi muvahhit afir ve federasyon üyesi saim kaur, hollanda takımının, fenerbahçeden daha iyi oynadığına işaret etmiş, ancak maç sonrası cereyan eden nahoş hâdiselerde onbir fenerbahçeli futbolcunun bir suçu bulunmadığını kaydetmişlerdir. kaur, türkiye’ye döndükten sonra federasyona bir rapor vereceğini ve durumu uefa'ya bildireceğini açıklamıştır.
kokteyl soğuk geçti
maçtan sonra fenerbahçeli futbolcular, d.w.s. kulübünün kendileri şerefine vermiş oldukları kokteyle ancak polis kordonu altında gidebilmişlerdir. sarı - lâcivertlilerin bindiği otobüsü, sahada aciz kalan hollanda polisi bu defa sıkı bir emniyet kordonu altına almıştır. kokteylde hollandalı futbolcular salonun bir köşesinde, türk futbolcuları da diğer bir köşede sessiz sedasız oturmuşlardır. idareciler arasında da soğuk bir hava esmiştir.
holânda şampiyonu ajax'ın yöneticisi h. botter diyor ki: "beşiktaş holânda da yabancılık çekmiyecek"
amsterdam, (a.a. özel) - avrupa şampiyon kulüpler turnuvasının ilk turunda beşiktaş ile karşılaşacak olan holânda şampiyonu ajax takımının yöneticilerinden hank botter, beşiktaş’ın kendi teklifleri olan 14 eylül ve 5 ocak tarihlerini gayriresmi olarak kabul ettiğini bildirmiştir.
(...)
botter, türk futbolu ile «avrupa junior şampiyonasının 1964 yılında holânda’da yapılması münasebetiyle yakından temas ettiğini, daha önce, türk milli takımının amsterdam olimpiyat stadında 2-1 mağlûp ettiği maçı ( https://macanilari.com/04...rkiye-195519589515--.html), daha sonra da fenerbahçe’nin amsterdam’da «avrupa şampiyon kulüpler turnuvası» münasebetiyle dws ile yaptığı müsabakayı gördüğünü belirtmiş ve «dws - fenerbahçe maçının son dakikalarının, bir daha tekerrür etmiyeceğini söylemek isterim» demiştir.
tatsız hatıra
bu olayı tatsiz bir hatıra olarak niteleyen botter, sözlerine şöyle devam etmiştir: «şimdi holanda'da 1964’den fazla türk işçi kitlesi vardır. beşiktaş, bu sebeple, amsterdam’da da olsa fazla yabancılık çekmiyecektir. istanbul’da olduğu kadar olmasa bile, burada vatandaşları tarafından teşçi edilecektir. türk seyircisinin takımlarım teşvik etme bakımından ne kadar ateşli olduklarını biliyoruz. bu sebeple istanbul'da oynayacağımız ikinci maçı şimdiden düşünüyoruz..»
«sonuç için konuşmanın erken olduğunu» da sözlerine ekleyen ajax yöneticisi, «biz amsterdam’da, beşiktaş da istanbul’da daha fazla şanslı. türk takımının burada bir beraberlik için oynayacağını ve sonucu istanbul’da almak istiyeceğini tahmin ediyorum. tabii, bizim stratejimiz de aksi olacaktır» demiştir.
hank botter, ajax takımının çalışmalarına kısa bir süre sonra başlıyacağını belirtmiş, beşiktaş'ın maç tarihlerinde mutabık olmasını temenni etmiştir.
nedim doğan ve ogün altıparmak’ın maçın sonlarına doğru d.w.s. amsterdam’lı bir futbolcuya yaptıkları faul nedeniyle, maçın bitiminde olaylar çıktı, seyirciler sahaya indi ve fenerbahçeli futbolcular tartaklandı.