ilk basımı 2001 yılında olan murat toklucu'nun "taraftarın senle" kitabından;
kocaelispor taraftarı mehmet taş, anadolu futbolunu içeriden takip edenlerin ve izmit deplasmanına gidenlerin çoğunun tanıdığı bir isim. 41 yıllık ömrünün 35 yılını kocaelispor'a adamış. ilk gençliğinde, kocaeli tribünlerinin, dişli izmit deplasmanının yaratıcılarından biri olmuş. takım aşkı nedeniyle okul bırakmak, sayısız iş değiştirmek zorunda kalmış, şimdilerde kocaelispor alt yapısında çalışıyor. maç izlemediği kent yok gibi. artık eskisi gibi tribünlerin başında değil, kendi tabiriyle "yaşı icabı ağır takılıyor". belli bir yaştan sonra bünyenin tribün mesaisi kaldıramayacağını söylüyor.
mehmet taş'ı 17 arkadaşıyla birlikte "tribünü bırakıp tövbe etme" amacıyla adıyaman'da bir şeyhe sığındığını duyduğum zaman tanımıştım. hadise ilginçti, tribünü bırakmak için şeyhe sığınan bir taraftar grubunu ilk kez duyuyordum. olanları mehmet taş'tan, üstelik "tatile gittik geldik" edasıyla dinleyince şaşkınlığım daha da arttı. hikâyeyi şöyle anlatmıştı:
"ligin ilk yarısının son maçıydı. antalya deplasmanına bir otobüs taraftar gitmiştik. yolda tabii içkiler içildi, maçta arıza çıkaranlar oldu. ben de adıyaman'da bir şeyhin alkolikleri, serserileri falan yola getirdiğini duymuştum. zaten sezonun başlamasına bir ay zaman vardı. maçtan sonra arkadaşlara şeyhten bahsettim ve işi olmayanların adıyaman'a gelmesini istedim. otobüsün yarısı, şeyhe gidileceğini duyunca kaçtı. kalanlarla birlikte adıyaman'a gittik. en çok otobüs şoförüne üzüldüm, o da bizimle gelmek zorunda kaldı çünkü. toplam 18 kişi şeyhin yanma çıktık. sağolsunlar bizi çok iyi karşıladılar, durumu anlatınca daha da heyecanlandılar kolay mı, izmit'in en acayip adamları gelmiş. gazete ilanı verseler, o ekibi bir araya getirmeleri mümkün değildi. birkaç gün kaldık, tövbe ettik ve izmit'e döndük. antalya maçına giderken otobüste orhan gencebay dinlemiştik, adıyaman dönüşünde ilahi kasetleri dinledik. o derece yani... "
hikâyenin izmit ayağı daha da ilginç, gruptan 10 kişi izmit'e iner inmez "laikliğe kesin dönüş" yapmış, mehmet taş'ın da aralarında olduğu 8 kişi bir camiye gidip durumu anlatmış ve bir süre camide kalmak istediklerini söylemişler. ekibin adıyaman öncesi halini az çok bilen cami imamı bu isteği reddetmiş. mehmet taş imamı ikna etmeye çok uğraştıklarını, bu fayda etmeyince "hadi, mecburen son kez günah işleyelim" deyip imamı camiden kovaladıklarını anlatıyor. grup camiye yerleştikten sonra civarda oturan, mehmet taş ve ekibinin tövbe ettiğine inanamayan insanlar camiye ziyarete gelmeye başlamış. bunu gören imam da üç gün sonra ikna olup camiye dönmüş ve 8 kocaelispor taraftarıyla birlikte akşamları cami avlusunda düzenli dini sohbetlere başlamış. bu durum ağızdan ağıza yayılınca "hidayete eren serseri taraftarları" görmeye dışarıdan da gelmeye başlayanlar olmuş. mehmet taş, adapazarı, bursa ve istanbul'dan otobüsler dolusu insanın kendilerini görmeye camiye geldiklerini anlatıyor. sonrasını da kendi ağzından dinleyelim:
"en çok polisler mutlu oldu. caminin yakınındaki karakolun polisleri önce anlayamadı olayı, sonra onlar da 'aman ne güzel' diye destek vermeye başladılar. ama bizim arkadaşlar zaman geçtikçe sıkılmaya başladı. içki yok, hiçbir şey yok. biz o zamanlar hareketsiz kalmaya alışık insanlar değiliz tabii. ama dışarıdan gelen giden olunca, hemen ayrılmak ayıp olur diye kımıldayamıyoruz. uzunca bir süre kaldık camide. sonunda bizim arkadaşlardan biri isyan etti, yanıma gelip taş, biz eskiden de müslümandık. sofu olmanın ne lüzumu var? gözünü seveyim gidelim buradan' deyince anladım ki biraz daha kalırsak büyük rezalet çıkacak zaten sezonun ikinci yarısının başlamasına birkaç gün kalmış, istesek de duramayacağız. 'maça git, deplasmana git, oradan camiye dön' de olmaz. ben bunları düşünürken caminin arkasından 'körfez... körfez...' diye tezahürat sesi gelmeye başladı. meğer bana gidelim diyen arkadaş camiden ayrılıp içki içmeye gitmiş, geri dönüp cami dışından bağırmaya başlamış. tam da o sırada avludaki havuzun başında adapazarı'ndan gelen misafirler var, bizi 'bak bu serseriler bile adam oldu' hesabı birbirlerine gösteriyorlar, cami imamı bizim ne kadar düzgün insanlar olduğumuzu anlatıyor. arkadaki sesi duyunca havuz başındaki diğer arkadaşlarım da başladı tezahürat yapmaya. onlar da dertliymiş. cami avlusu karıştı. avludan 'yeşil' diye bağırıyorlar, cami dışındaki arkadaş 'siyah' diye karşılıyor. adapazarı'ndan gelenler şaşırdı haliyle. elimi kaldırıp, 'allahım' dedim, 'sana inancımız sonsuz, ama kusura bakma bu hidayet işi bize göre değilmiş'. ben de katıldım koroya, 'yeşil... siyah... en büyük... körfez' diye inliyor ortalık. adapazarlı misafirler ufaktan kaçtı, imam şaşkına döndü. biz de ayrıldık camiden, sonrası bildiğin gibi. aynen devam."
not: anıda ilk yarının son maçında diyor ama antalya ile kocaelinin ilk devrenin son maçı olarak oynadığı bir maç yok. bu nedenle bu maçı uygun buldum ve buraya yazdım...