cem can'ın "fair play yemin istemez: fan-etik yazıları" kitabından;
iv. bölüm endüstrinin futbolu
şehirden uzaklaştırılan spor
türkiye'de stadyumların hepsi devlet eliyle yapılan yapılar oldukları için asla çağdaş mimari estetiğine sahip olamadılar. sporun önemini çok kavramayan ve spora geleneksel olarak gayet kıt kaynaklar ayıran devlet yönetimlerinin çok karmaşık ve görece büyük yapılar olan stadyumların inşasında iddialı olması zaten olanak dışıydı. stadyumlarımızı gören hiçbir futbolsever mimarisinden etkilenmedi...
devlet önemsediği kurumların yapılarında kaynak ayırmaktan asla kaçınmadı... özellikle ankara'da radyoevine varana kadar birçok bakanlık ve önemli devlet kuruluşunun planları mimarlık yarışmalarıyla seçildi. bugün olduğu gibi bu yapılar gelecekte de sıra dışı estetikleriyle saygınlık uyandıracaklar...
bu yönüyle, kurumların ve belli fonksiyonların toplumsal önemlerin sahip oldukları estetikle ifade edildikleri kolaylıkla söylenebilir.
türk stadyumlarının genel özellikleri yönetim anlayışlarının da kapalı ancak somut bir ifadesidir.
devlerin ve kentin ileri gelenlerine çok özenli davranan fakat sıradan futbol izleyicisine hizmet sorumluluğunu minimumda tutup hiçbir hizmet çeşitliliği üretmeyen, kadınları son 10 yıl haricinde hiç aklına bile getirmeyen, dar kapılı bol bol demir bariyerli ve kafes telli yapılardır türkiye'nin stadyumları.-
geçen yıllar türkiye'de genel bir spor görüşünün gelişimine çok katkı yapmasa da özellikle yurt dışı gözlemlerin artışı stadyumların renovasyonu yönünde bir hareketliliğe yol açtı.
önce çok haksız yere stadyumların "futbol stadyumu" haline dönüştürülmesi yönünde bir akım başlatıldı, güzelim atletizm pistlerinin alanları 15 günde bir belki stada gelecek olan futbol seyircisi için koltuklar yerleştirilerek feda edildi.
ancak futbolun kendi ürettiği zorunluluklardan olmayan bir başka faktör de kent içi ekonominin kendine fırsatlar araması olarak görülmelidir.
her çabanın yeni tüketim kanalları yaratılmışı için harcandığı bir ülkede gözlerin stadyumlara dikilmemesi mümkün değildi.
o gözler zamanında futbol gibi ülkenin çok önemli kültürel yatırımlarından olan eğitim kurumlarının yerlerine de aynı liberal sahiplenme teklifsizliği içinde göz dikmişlerdi ancak eğitim kurumlan kendilerini büyük ölçüde korumayı başardılar. şimdilik...
gerçi okul bahçeleri spordan kopartılıp otoparklara dönüştürülünce okullar kimlik bütünlüklerini kaybettiler ve tarihleri ile antsallaşan okullar üzerindeki planlardan vazgeçilmiş değil, "okulunuzu verin, yerine size başka yerde iki okul yapalım" gibi teklifler hâlâ gündeme gerilmekte...
okulların ve somut işlevi düşük olmasına karşın sembolik işlevleri büyük olan kurumların yerlerini terk edip "başka yere taşınma" baskısına direnişleri sürüyor olsa da, kendini doğru dürüst idare edemeyen, hep zarardaki futbolun elindeki stadyumlara sahip çıkamaması gayet doğaldı.
liberal ekonomi şehir içinde stadyum görmeye dayanamıyor. birçok kentte futbol şehir dışına taşmıyor. henüz yeni stadyum yapmayan kentlerde de yeni stadyum planları hazır.
liberallerin yeni stadyumlar karşılığında "ucuza" elde edecekleri eski stadyum arsaları için tek planları var: büyük alışveriş merkezleri yapmak, gökdelenler falan çıkmak...
herkesin kazanacağı bir çözüm gibi sunulan takas anlayışı, aslında tam bir kültürel dönüşümü de içeriyor.
spor tesisi yerine alışveriş tesisi: spor kültürü yerine tüketim kültürü...
çoğul taraftar ve kulüp kimliği yerine, bireyci bir tüketici kimliği...
kendini spor sevgisiyle tanımlayan insandan alınıp, kendini tüketerek var eden insana sunulan arazilerdir, eski stadyum arazileri...
liberal ekonomi spora değil ama tüketiciye karşı çok naziktir. sporun kendi izleyicisine göstermediği hizmet çeşitliliğini ve özeni, tüketim ekonomisi tüketici için gösterir.
"gelin bize, ışıl ışıl vitrinlerimize bakın. ısıtılmış ve parfümlerle kokulandırılmış havamızı teneffüs edin, dünyada satılan her şeyi siz de alın, hiç değilse hayal edin, plan yapın, olanaklarımız var, stadyumda başkalarını seyredeceğinize, bir şeyler alın, kendinizi seyredin diyorlar.
daha çok tüketim, daha çok tüketici için çalışanlar; onlar hep milyonlarca dolar daha biriktiriyorlar, daha da çok biriktirmeye çalışıyorlar ama bu başka sayfaların konusu…
giden stadyumlarla giden, tüketilen şeyler ise bizim konumuz...
ali sami yen hakikaten çağdaş yeterliliklerden uzaklaşmış bir stadyum haline gelmişti.
neden? tarihi bir stadyum olduğu için... kritik nokta da burada zaten: yeni mi sami yen'in tarihten taşıdığı hiçbir şey yok!
eski ali sami yen'in her bir tuğlası türk futbolunun da yapı taşı idi. bundan vazgeçiliyor...
ali sami yen'in o koridorlarından geçerek sahaya çıkan isimler alt alta getirilse, yalnızca türk değil, avrupa futbolunun da inanılmaz görkemde bir listesiyle karşılaşırız.
yeni ali sami yen, bu futbolcuların kramponlarının sesini de geçmişte barakan bir stadyum olacak..
her şey "şimdiki" tüketicinin "hemen" tüketeceği para için mi?
futbolda duygudan başka şey üretilmez. bütün yatırımlar ve harcanan paralar o duyguyu üretmek içindir...
ya yeni ali sami yen, eski ali sami yen'den getirilen mimari unsurlar taşımalıdır, o koridor sökülüp yenisine götürülmelidir, ya da dış kapısının kilidi, o taba dış duvarın bazı bölümleri... ya da yeni yapılacak alışveriş merkezinde, eski ali sami yen'in bazı mimari unsurlarının korunacağının garantisi vermelidir. en iyisi, iki alternatif birlikte kullanılmalıdır...
geçmişi "tüketen", geçmişle kurulacak önemli bir bağı ortadan kaldıran hiçbir çözüm gerçek bir çözüm değildir...
zaten süreç hep geçmişi silmek doğrultusunda işletildi...
futbolumuzun kağıt üzerindeki geçmişi, futbol federasyonunun özerklik öncesine ait bütün dokümanları seka'nın fırınlarında boş kağıtlara dönüştürüldü. basit arşivleme işinden kurtulmak ve küçük bir ekonomik katkı için geçmişimiz silindi, mesela türk futbolunun gerçek köklerini oluşturdukları halde 1966767'den itibaren 3. ligin kurulması sürecinde birbirleriyle birleşerek tek bir kent takımı oluşturulması için kapatılan yüzlerce kulübün bilgisine artık ulaşılamaz hale gelindi...
stadyumlar da bunun son halkası...
modern stadyumlara ihtiyacımız olduğu kesin ancak başkaları bunları stadyumları yerin de modernleştirerek yapıyorlar... barcelona'nın camp nob stadyumu gibi... wembley de yenilendi ancak, eski yerinde...
üstelik stadyumun kentin her yerinden gece gündüz görülmesini sağlayacak, futbol farkındalığını arttıracak büyüklükte bir dev bir yay ekleyerek...
kentten kovulan değil, eski yerinde yenilenen stadyumların futbolun kentteki ağırlığını ve değerini arttırdığı kesindir...