2002 basımlı "dünya kupası" kitabında yer alan alp ulagay'ın "dünya kupası'nın mimarları: teknik direktörler" başlıklı yazısından;
belki de 1998'de fransa'yı zafere taşıyan aimé jacquet'nin iki yıl önce yazdığı anılarının giriş bölümündeki sözleri bir teknik adamın bu zirve anında neler hissettiğini özetlemeye yarar. dört yıllık meşakkatli bir çalışmayla "maviler"i dünya kupası'na hazırlayan jacquet finalin son saniyelerinde emmanuel petit'nin kaydettiği galibiyeti perçinleyen üçüncü golü çok iyi hatırlıyor. sonra kendi ifadesiyle simsiyah bir boşluğun içine düşüyor. öyle ki sevinç gösterileri sırasında öğrencileriyle birlikte protokol tribününe çıkıp kupayı kaldırdığını hayal meyal hatırlayabiliyor. kısacası maçın son düdüğünün çaldığı andan itibaren yarım saat kadar bu maddi dünyadan koptuğunu belirtiyor. ancak stade de france'ın çimlerine geri dönüp omuzlara alınınca tekrar dünyaya geri döndüğünü yazıyor.
aslında jacquet'nin fransa'yı şampiyon yapana kadar yaşadığı zorluklar modern dönemde bir teknik direktörün halini iyice ortaya koyuyor. 1994'ün mart ayında takımı selefi gérard houllier'den devralıp işe koyulduğu andan takımının başında çıktığı son maça yani brezilya'yla oynanan finale kadar sürekli kamuoyu baskısı altında geçen dört yıl. etkili forvetlerin yokluğu yüzünden savunmayı ön planda tutan taktikler benimsemesi bu baskıyı daha da artırıyordu. finallere bir ay kala, mayıs ayı başında 22 yerine 26 kişilik bir ön kadro açıklaması fransa'nın ünlü günlük spor gazetesi l'equipe'in "yoksa 13 kişiyle mi oynanıyor?" (et on joue à treize?) şeklinde alaylı bir manşetle dalga geçmesine sebep olmuştu. buna karşın sistemli çalışmaya inancıyla tanınan jacquet ilkelerinden ödün vermeden hedefe doğru yürüdü ve takımını da buna inandırdı. anılarına da kattığı ve kamp döneminde defterine aldığı notlarda "profesyonellikte hiçbir şey şansa bırakılmaz" ibaresi okunabilir. bu şekilde hiçbir işi şansa bırakmayan, sakatlar ve cezalar dahil tüm aksilikleri hesaba katan bir teknik adam olarak görevini yaptı. en sonunda da elde ettiği başarının güveniyle l'equipe gazetesini hiçbir zaman affetmeyeceğini duyurdu.