nedendir bilinmez kocaelispor’a hep sempati duymuşumdur. 2009’da süper lig’den düştükten sonra bölgesel amatör lige kadar düşen kulüp bu sezon 1. lige kadar yeniden yükseldi ve kaderlerimiz de bu ligde çakıştı.
kocaelispor sezonun ilk 4 haftasında 4 puan toplamış ve akabinde 4’te 4 yaparak zirveye doğru yükselmeye başlamıştı. biz ise ilk 4 haftada sadece 1 puan toplamış ama sonraki 4 haftada 10 puan kazanmıştık.
kısacası maç öncesi her iki takım da çok formdaydı. tek farklılık ise gençlerbirliği’nin 1 hafta bay ve 1 hafta milli maç arası nedeniyle 2 haftadır resmi maç yapmamış olmasıydı. maça koceli iyi başladı ve bariz bir defans hatasıyla golü de erken buldular.
ama sonra aksak da olsa gençler oyunu dengelemeye, kocaeli ise skoru korumaya çalıştı. ilk yarı 1-0 bittiğinde ikinci yarı kesin gol atarız diye düşünüyordum.
öyle de oldu 72’de beraberliği yakaladık. golden sonra takım bir süre beraberliği korumakla gol aramaya devam etmek arasında bocalasa da bir süre sonra tekrar top yapmaya başladı.
90 civarında dmytro’nun ceza alanı dışından dağa taşa giden şutuna “yuh” desem de 90+’da aynı yerden şut atmaya gittiğinde “olur” demiştim ki oldu! hem formda bir takımdan hem de deplasmanda alınan bu galibiyet süper lig yolu için çok ama çok önemli. ayrıca son 5 haftadır her maçta farklı bir kahramanının ortaya çıkıp maçı kazandırması takım olma yolunda emin adımlarla ilerlediğimizin çok güzel bir kanıtı.
şunu da not düşmek gerek; kocaelispor ile en son 2009 da yine kocaeli de oynadık ve 2-0 kazanmıştık. yine ayni şekilde son 5 maçımızda 4 galibiyet 1 beraberlik almıştık. kısaca rakibimize en son 20 yıl önce 2001 de hem kupada hem ligde yenilmiştik...