fenerbahçeliler için efsane diğer takımlar için şaibeli denen maç.
bu maça çok istememe rağmen gidememiş, hanımla bir yerlere gitmiştim. eve gelip tv de teletexti açtığımda fenerbahçe 0 gaziantepspor 2 yazısını görmüş, durumu anlamaya çalışırken fenerbahçe 0 gaziantepspor 3 yazısı ile birlikte hanıma gayri ihtiyarı bu televizyon bozuk yanlış yazıyor demişim.
2. yarıyı walkmanimin radyosundan kulaklık takarak dinlemiş özellikle 2. golden itibaren her golde deliler gibi sevinçten böğürdüğümden apartmandan da ertesi gün herkes fenerbahçeli olduğumu anlamış ve her gören tebrik etmişti.
bu maçın şaibeli olarak nitelendirilmesi beni her zaman çok şaşırtmıştır. gaziantepspor kadro yapısı ve puanı itibariyle bu maç öncesi şampiyonluk iddiasına sahiptir. şampiyonluk iddiasına sahip bir takım neden maç satsın, bunu hiçbir zaman anlayamamışımdır. misal bu maç galatasaray ile fenerbahçe arasında oynanmış olsa ve fenerbahçe aynı işi galatasaray'a yapmış olsa, o zaman da galatasaray maçı satmış mı olacaktı? futbolu bilen, futbolu seven bu gibi skorları anlar, futbolun doğasında bu skorlar vardır, olmuştur ve olacaktırda. futbolu sevenler böyle dönen maçları izlerken zevkten dört köşe olurlar, futbolda kazanmak isteyenle ise her zaman spekülasyon yaparlar.
her fenerbahçe'linin belleğinden asla silemeyeceği tarihi galibiyetlerinden birisi... hayır bu sefer rakip galatasaray değildi, çok daha zorlu bir maçtı :) ilk yarı 0-3 bitmiş, izlediğimiz cafede mustafa kemal ve kerem pinpon oynamaya gitmişti :( eh felsefemiz hep destek tam destek olduğu için asla takımı yanlız bırakmamalı pozitif enerjimizi göndermeliydik... tıpkı tribünlerin dediği gibi bizler inandık sizde inanın! 1-3, 2-3 mustafa ve kerem döndü tekrar aramıza uche'nin kafası ve rap rap rapaiiiç'in (ki gelmiş geçmiş tüm zamanlarda atılan en iyi 10 gol arasındadır bence) muhteşem golüyle fenerbahçe'ye özgü klasiği başarmış olduk :) maç sonu sokaklarda attığımız turlar hala gözümün önünde... ne mutlu fenerbahçe'liyim diyene...
bu maçı 4 arkadaş bir meyhanede izliyorduk.. ilk yari 0-3 bittiğinde hepmizin suratı asıktı.. arkadaşlardan biri ayağa kalkıp "oğlum bu maçı 4-3 alıcaz" diye bağırmaya başladı.. tabi bize o anda komik geldi. ama dediği de oldu:)
o sezon gaziantep'in kafaya oynamasına bir gençlerbirliği taraftarı olarak sevinçle takip ediyorduk. ilk yarının 3-0 bittiğini öğrenince mutlu bir şekilde radyoyu açtık bir yandan dinleyip bir yandan da abimle tavla oynuyorduk. maç 3-1 oldu kulağımızı radyoya kabarttık ama çok da önemli değil dedik. tavla oynamaya devam ederken 3-2 oldu biraz sinirlenmeye başladık. 3-3 olunca radyoyu da, tavlayı da kapattık... maçın 4-3 bittiğini öğrenince çok üzülmüştüm. hele ki oraya kadar gelipte böyle bir maçla havlu atmak çok ama çok üzücü gelmişti.
bir anadolu takımı taraftarı olarak bir yandan gaziantep'in kapasitesi belli ve sınırlı oyuncu sayısına rağmen oralara kadar geldiğinden dolayı gurur duyuyorduk ama bir yandan da böyle bir maç üzüyordu. tıpkı 02-03 sezonundaki 3-3 altay-gençler maçı gibi...
27 milyon fenerbahçeli'den en az 26 milyonu o maçta olduğunu iddia ediyor :)
numarali tribunde maçın sonundaki görüntü söyleydi.sanki bir bomba patlamış gibi yerlerde insanlar yatiyor,agliyor...başlarında hemsireler ,doktorlar ,"çekilin ben doktorum" abiler...aynı görüntüler o sezon penaltılara kalan galatasaray maçında da yaşanmıştı !
rapaic'in attığı gol dışında ,o maçtaki 2 golde kendisini kutlamaya gelenleri tersleyip "hadi hadi santraya diye" itmesini ve abdullah'in kosup da yetismedigi bir top sonrası çimleri dövüşünü unutamam.
fenerbahçe seyrettiğim 100lerce maçta ilk kez o gün devre arasının bitmesine 7-8 dakika kala sahaya çıkmıştır !
gaziantepsporun ligin 5. şampiyonu olmasına çok yaklaştığı ama sonunu getiremediği maçtır aynı zamanda. bu maçı alsalardı ilerleyen haftalarda fenerbahçe ve galatasaray'ın önünde yer alabilirler miydi bilinmez ama yine de büyük bir başarıya imza atmışlardır o sezon. gaziantepspor 2000/01 sezonunda topladığı 68 puanla lig tarihinde 4 büyükler dışında bir sezonu maç başına 2 puanla bitiren ilk takım olmuştur. ancak eskişehirsporun da 1968/69 sezonunda galibiyetin 2 puanla değerlendirildiği sistemde 30 maçta aldığı 43 puanın karşılığının, 3 puanlı sistemde 60 puan olduğunu da belirtelim. yani, 1968/69 sezonu da 3 puanlı sisteme göre oynansa ve tüm sonuçlar aynı olsa idi eskişehirspor da sezonu maç başına 2 puanla tamamlayabilecekti.
maçı radyodan dinliyordum. 3-0 geriye düşünce sıkıldım kapattım. tam uykuya dalarken telefonum çaldı. arayan fanatik arkadaşım. önce "dinle dinle" dediğini duydum, sonrada tribündeki gürültüyü. olan olmuştu. biz uyuyalım derken takımımız tarihinin en güzel geri dönüşlerinden birini yapmış. o anki sevincimi asla unutamam.
fenerbahçe teknik direktörü mustafa denizli, devre ararında soyunma odasında antepli futbolcuların 45 dakikada 3 gol attığına göre kendilerinin 45 dakikada 4 gol atabileceğini futbolcularına anlatarak onları motive ettiği anlatılır.
başlık yayınlarından mart 2008'de çıkan, "endirek serbest atışlar" kitabında maçla ilgili celal doğan'ın şöyle yorumu ve kitabın yazarı/derleyeni utku yasavul'un şöyle bir değerlendirmeleri var;
"fenerbahçe maçının ilk yarısını 3-0 önde tamamladık, ancak 70. dakikadan sonra skor 4-3 oldu. amerika bütçesi kadar para verseler, takımıma bilerek bir gol bile yedirtmem ama malesef futbolda böyle sonuçlar var. çok şey söylendi ve bu maç başıma bela oldu. zaten antep halkı hiç şampiyonluk havasını solumadı. o fenerbahçe maçında bile 151 gaziantep seyircisi vardı ve bunların da yüz tanesi, 'fenerbahçe kaybetsin' diye gelen galatasaraylılar'dı."
(türkiye'nin 5. şampiyonunu çıkartmaya en yakın olduğu zamanda, kendi taraftarının dahi bu işe inanmamasından dert yanıyor.)
halı saha macımız var 6-7 mac bıttı. soyunma odasında gıyınıyoruz cat cat mesajlar gelıyor 0-1 ,0-2,0-3 sok olmamak elde degıl arkadasın bırıde besıktas lı benle ıddaaya gırıyor.ben alırız dedım ama ınanarak degıl tabııkı (bu arada fenerbahcenın hangı macıyla ılgılı ıddaya gırdıysem ben kazandım.)neyse cıktık halı sahadan bındım dolmusa eve gıdıyorum hemde macı dınlıyorum walkman dan 1-3 oldu 2-3 oldu ındım dolmustan daha 20 dk var mac donuyo galıba dedım kendı kendıme kalan dakıkaları seyretmek ıcın dernege gıdıyorum bı gurultu koptu 3-3 oldu yasa fenerım be dedım kostur kostur yetıstım son anlara catttttt rapaiç hayatının golunu atıyor bagırıs cagırıs ne oldu anlamadan kazanmısız macı.sonra ıddaya gırdıgımızı goren bı arkadas arıyor 'olum sen peygamber mısın? dıye nerden bıldın dıyor' hasa huzurdan peygamber degılım ama ballıyım ballı...
tribün hayatım boyunca böyle bir anı bir daha yaşarmıyım orasını allah bilir.kadıköyde 16 da 16 galibiyet ve 17.maç ligin dişli takımlarından g.antep geliyordu.zor geciceğini biliyorduk ama daha ilk yarıdan skor 3-0 olmuştu.bırakın yenilmezlik serisini şampiyonluk bile sıkıntıya girebilirdi.ozaman telsim trbinü inşaat halindeydi 3 tribün vardı ve ilk yarı sonuna doğru her yerden sesler yükseliyordu.2 yarı başlamadan 5-6 dk önce takım sahaya çıktı.inanılmaz bir sevgi gösterisi vardı bütün takım el ele stadı dolaştı.onlara verdiğimiz destekle birlikte maç başladıki aman aman sırasıyla gelen goller ve mutluluk göz yaşları olmaz dedimiz gitti dediğimiz maçı 4-3 almıştık.bunları yazarken bile tüylerim diken diken oluyor.
maçdan sonra oturup saatlerce ağladim... işiklar kapandiği halde kimse stadi terketmiyor hala deli gibi tezarüat yapiyordu.. devre arasindaki bizler inandik sizde inanin tezeruati futbolculari çosturmaya yetti ki devre arasinda aziz yıldırım o ünlü soyunma odası konusmalarından birini daha yapti.. futbolcular sahaya 7 dk daha erken çikmişlardi... belkide fenerbahçeye maçi fatih tekke'nin iskaladiği top getirdi. o pozisyondan bi kaç dk sonra rapajic filmini vizyona koyuyordu.. hangi fener'li bu maç aklina gelince gozleri dolmaz acaba?????
yardımcı hakemler: gürhan güneykaya, nurhan kenan altınsaat
4. hakem: zafer önder ipek
gözlemci: hamdi kutval
fenerbahçe a.ş.: rüştü reçber, ali mehmet güneş (dk. 46 milan rapaic), ogün temizkanoğlu [sakatlandı] (dk. 10 yusuf şimşek), deniz uygar, zoran mirkovic, haim michael revivo, elvir baliç (dk. 46 niyazi serhat akın), nicola lazetic, abdullah ercan, bernt kennet andersson, mert meriç
yedekler: oğuz dağlaroğlu, serkan özsoy, orhan kalafat, erhan uyaroğlu
teknik direktör: ?
gaziantepspor: ömer çatkıç, mert korkmaz, mehmet polat [sakatlandı] (dk. 80 kemal aslan), mertol karatay, hasan özer (dk. 65 mustafa şahintürk), erhan albayrak, hasan yiğit, hakan bayraktar (dk. 58 andrei krivov), erik nikolayeviç yahimoviç, fatih tekke, ramazan tunç
yedekler: hasan okan gültang, maxim romashenko, bekir irtegün, atilla çalım
teknik direktör: ?
goller: (0-1) dk. 16 hakan bayraktar (ayakla) (0-2) dk. 40 erhan albayrak (ayakla) (0-3) dk. 43 hasan özer (ayakla) (1-3) dk. 62 haim michael revivo (ayakla) (2-3) dk. 67 milan rapaic (ayakla) (3-3) dk. 74 deniz uygar (ayakla) (4-3) dk. 80 milan rapaic (ayakla)
sarı kartlar: dk. 42 haim michael revivo, dk. 78 milan rapaic (fenerbahçe a.ş.) dk. 21 mertol karatay (gaziantepspor)
ilk basımı 2003 yılında olan yiğiter uluğ'un "hatice'den mektuplar" kitabından;
önce bir soru: futbol sadece bir oyun mudur? hele ki, 'kazananın her şeyi aldığı' bir coğrafyada?
12 eylül ve onu izleyen özal dönemi, türkiye'de pek çok taşın yerinden oynamasına neden oldu. istanbul'un ekonomik ve ticari hayatta 80'lerin ikinci yarısından itibaren nasıl öne çıktığını, anadolu'nun süklüm püklüm bir kenara çekilmek zorunda kaldığını en iyi ortaya koyan gösterge, futbol sahalarında alınan sonuçlardı.
60'lı ve 70'li yıllarda önce göztepe, sonra eskişehirspor istanbul dukalığını sarsmış ama yıkamamış, 'tarih yazmak' daha sonra inadı ve güçlü futbol altyapısıyla tanınan trabzonspor'a kısmet olmuştu. özal'lı yıllarla birlikte, türk kahvesinin yerine neskafe içer olduk ve her yıl bir istanbul takımının şampiyonluğunu alkışlamaya alıştık. futbol süratle bir endüstri kolu olmaya doğru gidiyor, ligde üst sıraları zorlama iddiası anadolu'daki orta boy ticaret erbabının ya da küçük esnafın boyunu aşmaya başladı. trabzon, 70'lerin sonlan ve 80'lerin başlarında peşpeşe dizdiği şampiyonlukların hatırına, bir geleneğin uzantısı olarak 90'larda bir kez daha çıktı sahneye... bu çıkış, göztepe ve eskişehirspor'un zirve maceraları kadar romantik değildi elbet... ve son derece dramatik sahnelerle sona erdi film... 1996'da trabzonspor, beraberliğin bile kâfi geldiği bir maçta, avni aker stadı'nda fenerbahçe'ye karşı 1-0 öne geçti. sonra kendi hatalarıyla, fulbol dünyasında taraflı-tarafsız herkesin sevdiği oğuz ve aykut'a iki gol imkânını verdi ve en son şampiyonluğunu 1984'te bırakarak, belki de uzun yıllar zirvede anılmamak üzere çekildi şampiyonluk sahnesinden...
cumartesi akşamı, fenerbahçe karşısında mükemmel bir futbol oynayarak ilk 45 dakikada 3-0 öne geçen gaziantepspor'u izlerken, "galiba türk futbolu beşinci şampiyonu selamlamaya hazırlanıyor" diye düşündüm, ikinci yarıda kırmızı-siyahlı ekibin anlaşılmaz bir biçimde sahasına çekilişini, hatalarıyla fenerbahçe'yi kalesine davet edişini ve sonuçta 4-3 kaybedişini görünce, ilk aklıma gelen, trabzon'un beş yıl önce 'benzer' bir maçta çöküşü oldu. 18 dakikada gaziantep kalesinde 4 gol bulan fenerbahçe, şampiyonluğun istanbul dışına çıkmasına bir kez daha engel olmuştu. başka bir deyişle "bizans yine göstermişti bizanslığını!"
oysa 901ı yılların ikinci yarısını ekonomi sayfalarındaki 'anadolu kaplanları' manşetleriyle geçirmemiş miydik? gaziantep, denizli ile birlikte anadolu'nun en fazla üreten, en hızlı büyüyen, ihracata en çok omuz veren iki kentinden biri değil miydi? böyle bir kentin, istikrarlı yerel yönetimi/kulüp yönetimiyle istanbul'a kafa tutma, futbol tarihinin tekerine çomak sokma hakkı olamaz mıydı?
cumartesi akşamı gördük ki, yokmuş... neden? ekonomik kriz gelip de, en çok üreteni vurduğu, ürettiği malın değerini dolar bazında yarıya düşürdüğü için mi? hiç şüphe yok ki, maçın 80. dakikasında, skor 3-3'ken fenerbahçe kalecisi rüştü ile karşı karşıya kalan mustafa şahintürk'ün kafasından, yazdıklarımın milyonda biri bile geçmedi. ama ne olduysa oldu, mustafa'nın vurduğu top, binlerce seyircinin tuttuğu nefesle birlikte fileler yerine rüştü'nün eldivenlerine gitti. ve türk futbolunun 1984'ten bu yana değişmeyen talihi, bir süre daha değişmeyeceğini oracıkta haykırıverdi.
son yıllarda 'anadolu kaplanları' söylemiyle pompalanan gaziantep'in gururu, fenerbahçe'nin 18 dakikada yarattığı (kırmızı-siyahlılar'ın da büyük ölçüde yardımcı olduğu) dört golle yıkılmış, binlerce yıllık bizans geleneğine karşı yalnızca bir 'kâğıttan kaplan' olduklarını şükrü saraçoğlu stadı'nda anlamışlardı.
zirvede farklı bir bayrak görebilmek için, en azından beş yıl daha beklemek gerekecek.
mactan sonra celal doğanın acıklamaları, spiker- baskanım neden 3-0 önde iken mac 4-3 oldu. celal doğan- öncelikle cok zor bir mac olacağını biliyorduk. biz henüz şampiyonluğa hazır bir takım değiliz şehirde hazır değil. (bu acıklamar altında cok seyin yattığını herkes biliyor) 151 antepli gelmiş demiş. sen taraftarlara otobüs kaldırdında onlarmı gelmedi? bir cok taraftar mactan 4-5 gün önce yönetimden otobüs talebinde bulundular. celal doğan da herkes kendi imkanlarıyla gitsin(eğer istanbula taraftar götürseydi o macı satmaya gücü yetmezdi bence cünkü taraftarların o anki tepkisini herkes rahatlıkla anlayabilir) artık kendi anıma geceyim. daha kücüktük macın oyandığı o saatlerde dısarda geziyorduk malum yaz havası.gezdiğimiz sıra 0-1 oldu 2 3 oldu kahvelerde cafelerde büyük sevincler vardı bizde seviniyorduk. biz gezmeye devam ediyordk ve mac bitti haberini aldık. eve doğru yola koyulmustuk ve gördüğümüz her kahvenin camları yere inmiş sandalyeleri dısardaydı o sinirli taraftarın istanbulda olmasını kimse istemezdi. neyse heskes tarafından bilindği gibi gaziantepspor taraftarları cok ilgisiz neden diye sorarsak. işte nedeni bu maç.
bu maça "anadolu derbisi" ismini koymuşlardı. kim koydu nereden koydu bilmiyorum ama ismin komik bir gerekçesi vardı; fenerbahçe istanbul'un anadolu kısmındandır ve tıpkı gaziantepspor gibi anadoludandır. bu maçta bu yüzden "anadolu derbisi"dir...
#3 milan rapajç fenerbahçe-gaziantepspor 21 nisan 2001
fenerbahçe tarihinin en önemli maçlanndan biriydi gaziantepspor karşılaşması. kadıköy'deki maç sadece bu iki takımı değil, şampiyonluk mücadelesi veren bir diğer takım galatasaray'ı da ilgilendiriyordu. gaziantepspor ilk yarıyı erhan, hakan ve fatih'in golleriyle 3-0 önde kapatmıştı. ikinci yarıda bir gerilim filmini andıran senaryo eşliğinde fenerbahçe skoru revivo, uche ve rapajç ile 3-3'e getirdi. ve milan rapajç. tekniğine kimsenin laf edemeyeceği hırvat yıldız, kendisini tembel olarak sınıflandıranları şaşkınlığa uğrattı. orta sahada rakibinden söktüğü topla 40 metre ilerledi. önüne gelen rakip oyuncuları bir sağa bir sola yolladı. kalesini terk eden ömer çatkiç'in üzerinden nefis bir aşırtma. fenerbahçe şampiyonluk kapısını böyle araladı.