gençlerbirliği'nin 2. ligden 1. lige 13 yıl aradan sonra dönmesinden sonra oynanan ilk gençlerbirliği-ankaragücü derbisi.
"ligin ilk maçı, ankara derbisiydi. 2 ezeli rakip yıllar sonra yeniden bir 1. lig maçı oynayacaklardı. ankaragücü'nün fiyakalı dönemiydi; iki sezon önce ilk kez bir 2. lig takımı olarak türkiye kupası'nı kazanmış, bu başarı üzerine çıkarılan özel bir kanunla, 1. lige alınmıştı sarı-lacivertliler. ligin "dört büyükleri" ile rekabet edebilen,güçlü bir kadroları vardı. önceki sezonu altıncı sırada tamamlamışlar, başlayan sezonda daha ilerisini hedefliyorlardı.-nitekim beşinci sırada bitireceklerdi ligi. ankaragücü taraftarı, tecrübesiz bir çaylak olarak 1. lige adım atan ezeli rakiplerini, rahat rahat yenecekleri düşüncesiyle, 19 mayıs tribünlerinin dörtte üçünü kaplamışlardı. gençlerbirliği taraftarı ise gençlik parkı tarafındaki kale arkasında, "gecekondu"yu doldurmuşlardı. pırıl pırıl bir havada, tam bir derbi havasında oynanan maçın büyük bölümü gençlerbirliği yarı alanında geçti. ankaragücü bastırdı ama net fırsatlar üretemedi. gençlerbirliği, az sayıdaki kontrataklarından birinde, topu altı pasın çaprazında yakalayan vehbi'nin tok bir vuruşla topu tavana asışıyla, 1-0 kazandı maçı. lige daha iyi bir başlangıç düşünülemezdi."
ilk basımı 2003 yılında olan tanıl bora'nın "ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi" isimli kitabından; s.287-288
tanıl bora'nın takımdan ayrı düz koşu kitabında yer alan "nasıl gençlerli oldum" yazısından;
"1. ligde de 3-4 yıl başaltına oynayan ankaragücü'nü soğuk nazarlarla izlerken, 2. ligde bir başka ankara takımının ayak sesleri duyulmaktaydı: gençlerbirliği. o zamana kadar bu takımın sadece adı ilgimi çekmişti: değişikti, şehir veya semt adı değildi, eski moda bir naifliği vardı. zaten babamdan aldığım terbiyeyle millî lig öncesinden kalma köklü takımlara (alay, göztepe, beykoz, vefa...) hürmet besliyordum. allah için, renkleri de asildi: kırmızı-siyah. tok ve asî renkler.
fakat o sırada gençlerbirliği'nin beni en çok ilgilendiren yanı, ankaragücü'ne nispet veren bir yerel rakip olması idi. kendisine mahsus kanun hazırlanarak değil, 2. ligde şampiyon olarak 1. lige geliyordu. 1982/83 sezonu. bu "helâl" takıma, ankaragücü'ne karşı bir kutup olarak mim koydum…
sonra, "yahu şunlara bir bakayım" dedim, yıllar sonra ilk kez stada gittim. 1983/84 sezonunun galiba ilk maçıydı: gençlerbirliği-ankaragücü 1970'ten beri ilk defa 1. ligde karşı karşıya geliyorlardı. "tarihî bir gündü" sahiden. stad "ful çakmıştı". kapalı, maraton ve "karşı" kale arkası tamamen ankagücülülerle doluydu. gençlerbirliği seyircisi, gençlik parkı tarafındaki kale arkasındaydı (dikkat isterim, doldurmuştu kale arkasını; bugün başaltına oynarken bile bulamıyoruz o kalabalığı). ben de o tribünün alt taraflarında bir yere iliştim. ankaragücü tribünleri "ezip geçeriz, 3-5 atarız" havasındaydı. favori-olmayanla, zayıfla hemdert olmak için her şart mevcuttu velhâsıl. kendimi alamadım, "gençler-gençler" tezahüratına katıldım. hep ankaragücü bastırdı. mahkûm oynayan gençlerbirliği bir tek ciddi atak yaptı, önümüzdeki kalede "pavyoncu" vehbi çaprazdan astı topu tavana ve o golle maçı 1-0 kazandı. kazandık, yani. vallahi çok hoşuma gitmişti!"
ilk kez 1976-77 sezonunda gençlerbirliği'ne başkan olan ama çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle sezon sonu istifa eden ve 1981'de tekrar kulübün başına gelen -bu bilgi yazıldığı anda da aralıksız başkanlık yapan- ilhan cavcav'ın gençlerbirliği başkanı olarak yaşadığı ilk 1. lig maçı.
ankaragücü: adil eriç, iskender atasoy, hüsnü özkara, haluk kargın, bilal yılmaz, alper timur, kemal kılıç, kemal yıldırım, bülent izgiş, sadık aksöz (dk. 76 hikmet hancıoğlu), halil ibrahim eren
teknik direktör: zeynel soyuer
gençlerbirliği: okan gedikali, levent kantarcı, mehmet şengüler, eyüp taş, ismail demiriz, ihsan kavak, serdar eroy, nedret oğuz aydoğdu, osman özdemir, vehbi günay, muammer nurlu
mehmet yüce'nin, "romantik yürekler: futbol tarihimizin yeni devreleri: 1952-1992, türkiye futbol tarihi - üçüncü cilt" kitabından;
tanıl bora anlatıyor:
“ankaragücü’nün en fiyakalı zamanı... 1981’de, ilk -ve şimdiye kadar son-kez 2. ligden bir takım olarak türkiye kupası’nı kazanmış. 12 eylül darbesini yöneten millî güvenlik konseyi’nin başkanı kenan evren’in himmetiyle ve özel olarak çıkarılan bir ‘türkiye kupası’nı kazanan takım hangi kümede olursa olsun ertesi sezon 1. lig’de oynar’ kanunuyla, 1. lig’e taşınmış.
o sıralar sbf öğrencisiyim. maradona sadıklı, hurubeş mehmetli, bonhof nazmili o takım, elbette göz alıcı. fakat benim gözümde, 12 eylül rejiminin günahlarının bir simgesi... ‘kenan paşa’ hamdüsenalarını tribün dolusu çoğaltan bir güç kaynağı... ısınmam mümkün değil.
‘o esnada’, ankara’nın bir başka köklü takımı 1. lig kapısını zorluyor. o zamana kadar sadece adını bildiğim gençlerbirliği. renkleri (kırmızı siyah), kadimliği ve isminin farklılığı hoşuma gidiyor (bir mahal adı değil, naif bir 19. yüzyıl havası taşıyor). ama asıl, ankara futbol sahnesinde anti-ankaragücü bir varlık olarak çekiyor ilgimi.
1983-84 sezonunun ilk haftası. gençlerbirliği 13 yıl aradan sonra döndüğü 1. lig’de ilk maçını ankaragücü’yle oynayacak! 1. lig’de en son 1970 şu-batı’nda karşılaşmışlar (0-0). 1980 ve 1981’de 2. lig’de oynadıkları iki maçı da ankaragücü kazanmış. daha önce sadece televizyondaki kısacık spor özetlerinde siyah beyaz gördüğüm şu gençlerbirliği’ni bir izlemeye karar verdim.
21 ağustos 1984 günü, ankara’nın kuru sıcağında ikindiye doğruydu maç. erken gittiğimi zannettim ama zor girdim. stat hıncahınç doluydu. gençlerbirliği taraftarları kendilerine ayrılan gençlik parkı tarafındaki kale arkasını, ankaragüçlüler de stadın geri kalanını tastamam doldurmuşlardı. aşağılara doğru, kaleyi sol çaprazdan gören bir yer buldum.
ankaragücü’nün fiyakası sürüyordu: geçen sezonu 5. bitirmişti, başlayan sezonda da 4. olacaktı. üstünlüğünü sahada da gösterdi zaten, hemencecik, karşı saatli tarafındaki kaleyi koruyan gençlerbirliği’ni ablukaya aldılar. gençlerbirliği, nâdiren çıkabiliyor. işte o çıkışlardan birinde, dakika 36, önümüzdeki ankaragücü kalesinin altıpasının soluna doğru bir top indirdiler, santrfor vehbi oradaydı. ‘tilki’ lakaplı vehbi günay, gençlerbirliği’nde bildiğim tek oyuncu zaten. o sıralar 30 yaşında, dönemin alışkanlıklarına göre yaşlı sayılır, saçı dökülmüş, bir tatlı göbek peydahlamış, tam fırsatçı golcü karikatürü olmuş. o karikatürün icabını yaptı vehbi, tok bir vuruşla topu tavana çaktı. gol! acayip sevindim, ‘gözlemci’ havasından çıktım, ben de bağırmaya başladım ‘gençler-gençler’ diye!
...devamında, gençlerbirliği artık nâdiren bile çıkamadı hatırladığım kadarıyla. ikinci yarıda, önümüzdeki kaleyi savunurlarken, kaleci okan’ı da öğrenmiş oldum. okan gedikali, hafif çekik gözlü, karaoğlan karakterine benzeyen bir tipi vardı, atik ve atletik bir kaleciydi, millî takım seviyesine kadar yükselecekti. sağ bek ismail demiriz’in de gençlerbirliği’nde ilk resmi maçıydı o maç, ertesi sezon galatasaray’a satılıp 27 defa a millî olacaktı.
atamadı ankaragücü, 1-0 bitti maç. ertesi gün arkadaşlarıma, biraz da egzotik bir tecrübe gibi, ballandıra ballandıra anlatıp durdum. galatasaraylıydım zira o vakitler (cahiliye dönemim!). başka bir bahçeden, başka bir çiçek koklamıştım. öylesine geçip gitmedi ama. o bahçeye gitmeyi sürdürdüm. gide gele, alıştım, kaldım orada. gençlerbirlikli oldum.”