geçen sene ligde son 3 aırayı alan vefa,ankara demir ve şeker hilal ile ankara,istanbul ve izmir şampiyonları olan hacettepe,beyoğlu ve izmirdemirspor arasında baraj maçları bursada oynanmıştı.başlangıçta bu 6 takımdan sadece sadece 1 takımın lige alınması düşünülürken politik baskılardan dolayı 1962-63 sezonunun 22 takımla oynanması kararı verilmiş ve ilk 5 sırayı alan takımlar tekrar lige alınmıştır.baraj maçı oynayan takımlardan sadece 6.olan izmir demirspor bu fırsattan yararlanamamış.
beşiktaş son 32 dakikada açıldı ve fark yaptı: 4-0
siyah - beyazlılar, vefa'yı çökerten golleri coşkun (2), mustafa ve birol'un ayağından kazandılar. müsabakanın ilk devresi 0-0 sona erdi
halit kıvanç
hazırlık maçlarının o «fırtına beşiktaş»'ını seyredebilmek için, dün tam 58 dakika beklemek icabetti. evet siyah - beyazlı takım ilk golünü atıncaya kadar... ve sonra, birbirinden nefis üç gol daha peşpeşe sıralandı.
halbuki maç başladığında, hatta ilk devre bittiğinde dört farklı bir sonuç, oyunun cereyanına göre beklenmiyor gibiydi. vefa maça öylesine hızlı, öylesine hırslı girmişti. bunda «baraj korkusu»'nun daha doğrusu barajdan dönmenin verdiği dersin rolü büyüktü. yeşil - beyazlılar, sahaya «11» numaralı forma ile çıkan aydın'ı da geri çöekerek kademeli bir müdafaa kurmuşlardı. sert esen rüzgarı da arkasına alan vefa, böylece kuvvetli rakibi karşısında ilk yarıyı başarıyla kapadı.
bu arada beşiktaş kalesinin bir kaç tehlike geçirmiş olması, siyah - beyazlı takımın oyun tutturamadığının en canlı deliliydi. siyah - beyazlıların bu dağınık çalışması, hele müsait durumlarda havalandırarak auta gönderdikleri toplar, vefa'ya gittikçe ümit veriyordu. mesela daha 8. dakikada aydın'ın nefis firikini öcan kornerle kurtarmasa, siyah - beyazlı takım atamadığı golü yiebilecekti. özcan, bundan başka bekir'in ayağından da iki muhakkak golü önledi.
siyah - beyazlı takımın bu durgun temposu, maçın üçte ikilik kısmında devam etti. fakat ikinci yarı ilerledikçe beşiktaş da açıldı ve nihayet ilk golle beraber gerçek hüviyetine büründü. maçın son 32 dakikalık kısmında artık sadece beşiktaş seyrediliyordu. ve siyah - beyazlılar bu şahlanışı, güzel gollerle süslemeyi de başarıyordu.
tam 58. dakikada soldan birolun çektiği kornerden gelen top, coşkun'un zor pozisyonda vurduğu kafayla vefa filelerini buldu. bunu gene coşkun'un kornerden topu ağlara yollaması kovaladı ama kaleciye yapılan faul bu sayının müteber addedilmesine imkan bırakmıyacaktı.
gole kadar kapalı müdafaa yapan vefa, golden sonra açık oyuna geçti. şiddetli rüzgarın altında bu açık oyun, beşiktaş'ın daha da açılmasını sağladı. ve 70. dakikada bu defa sağdan coşkun'un korner atışını pas olarak alan sağbek erkan ortayı yaptı. mustafa da mükemmel bir kafa şutuyla topu ağlara adeta çiviledi. ancak gollerin en güzeşi, iki dakika sonra gelecekti. gene kornerden, sağdan ortalanan top, kaleyi karıştırdığı sırada, bürol'un şahane röveşatası, evet kaleye arkası dönükken havada uçarak yaptığı nefis vuruş, günü unutulmaz golünü yarattı.
nihayet 77. dakiakda ortadan inen coşkun şandellenen topa daldı ve şutunu fişek gibi çekti. bu da, dördüncü goldü.
beşiktaş, 19 dakika içinde maçı, hem de dört farkla almış, hazırlık müsabakalarındaki oyunlarının tesadüf olmadığını ispat etmişti. vefa ise, geçen mevsim baraja düşen o «sönük takım» havasından ziyadesiyle sıyrılmış olmakla memnuniyet duymalıydı. belki 4-0 yenilmişti ama, takım halinde canla, başla çalışmış ve 58 dakika da dayanmıştı. siyah - beyazlıların son 32 dakikadaki fırtınası karşısında bir başka takımın da pek kolay dayanacağı sanılmazdı zaten...
türkiye’de şampiyonun ilk kez play-off sistemiyle belirlendiğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. bir yönüyle sıra dışı, bir yönüyle benzer hikâyesiyle 1962-63 sezonu, belki de 2011 yazında yaşananlara ve bugünlere ışık tutabilir. kim bilir?
türkiye futbol ortamı, bir süredir olağanüstü hal teyakkuzunda yaşıyor. hepimizin bildiği üzere 3 temmuz 2011 pazar sabahını milat alan bu durum, futbolun müşterek paydaşlarından her birini kaçınılmaz şekilde etkiledi. yine de, yaz aylarında yaşanan belirsizlik ikliminin içtimai bellekte bıraktığı kalıcı hasarlara karşın, bugünlerde yine şampiyonluk yarışmasının cazibesine kapılmaktan kendimizi alamıyoruz.
çünkü liglerin ertelenen başlangıcının arifesinde alınan ‘play-off’lu lig’ kararı, lider galatasaray’ın açık ara önde götürdüğü yarışta hala muvaffak olamamasına sebep oldu. takipçi fenerbahçe’nin yanı sıra, gözü en azından fenerbahçe’nin yerinde olan trabzonspor ve beşiktaş da böylelikle halen yarışmaya hevesli kıldı. pek çok yan etkisine karşın play-off’un, yani yeni adıyla süper final’in rekabete katkısı yadsımak mümkün değil ve daha da önemlisi, bu uygulama türkiye’de bir ilk değil.
henüz futbol efkârınca gündeme getirildiğine rastlamadığımız 1962-63 sezonu, benzer bir play-off uygulaması barındırmasıyla değerli, fakat ‘olağanüstü koşullar gereği’ uygulanmasından yönüyle çok daha dikkat çekici. nitekim bu yazıda 1962 yaz aylarında yaşananlara yakından bakmaya çalışırken, aralarında 50 sene olan iki play-off sezonunun zamanı yakınlaştırdığını göreceğiz. aklımızın bir köşesinde 2011 yazında yaşananları tutacak ve böylece hem futbolumuzun, hem de türkiye’nin zaman tünelindeki hal-i pür mealine dair bir küçük tablo çizmeye çalışacağız.
baraj maçı meselesi profesyonel milli lig, 1962 yazında standart statüyle oynanan dördüncü sezonunu (1961-62) tamamlamıştı. 20 takımlı oynanıp, galatasaray’ın şampiyonluğuyla biten ligin sonunda küme düşme ve lige yeni katılım taleplerini değerlendirmek üzere bir ‘baraj grubu’ oluşturulmuştu. henüz alt lig kavramının olmadığı o zamanlarda milli lig’den düşenler, mahalli liglere geri dönüyorlardı. milli lig’e katılmak içinse profesyonel mahalli lige sahip şehirlerden ankara, istanbul ve izmir’de bölge şampiyonu olma şartı gerekiyordu.
sonuçta ankara’dan hacettepe, izmir’den izmir demirspor ve istanbul’dan beyoğluspor o yıl baraj grubuna kabul edildi. ayrıca milli lig’i son üç sırada bitiren vefa, ankara demirspor ve şekerhilal ile birlikte 6 takımlı bir grup oluşturuldu ve tek devreli lig usulüyle maçlar oynandı. istanbul’da yapılan 15 karşılaşma sonucunda sıralama şu şekilde oluştu:
federasyonun daha önceden aldığı karar neticesinde milli lig, artık 20 takım yerine 18 takımla oynanacaktı ve bu şartlarda baraj grubunda yalnızca hacettepe başarılı olmuştu. kalan 5 takımsa, futbola mahalli liglerde devam edecekti. bahsi geçen takımlardan biri de yıllardır istanbul futbolunun önde gelen kulüplerinden vefa’ydı ve kısa süre sonra mesele, masa başına taşındı.
istanbul dayanışması dönemin vefa yöneticisi muhteşem koral, 6 temmuz 1962 günü beşiktaş’ın ev sahipliğinde istanbul kulüplerinin başkanları ile görüştü. yıllar boyu istanbul ligi’nde birbiriyle maç yapan takımların sezonluk rutin toplantılarından biri olarak görünen bu buluşmada ayrıca küme düşen vefa’nın durumu konuşuldu. dönemin galatasaray başkanı ulvi yenal ve fenerbahçe başkanı ismet uluğ’un da hazır bulunduğu toplantının ardından, ortak imza ile ankara’ya gönderilen telgraf basınla paylaşıldı. metni okuyan beşiktaş başkanı hakkı yeten, basına şunları söylüyordu:
“vefa ve ankara demirspor kulüplerinin memleket sporunda muhtelif branşlarda öteden beri hizmetleri malumdur. iki takımın da bu sene milli lig maçlarında aldıkları kötü neticeler ile mahalli lige düşmeleri üzüntü yaratmıştır. fakat biz, iki güzide rakibimizin milli lig’deki yerlerini muhafaza etmelerini gönülden temenni ediyoruz. haklı davalarında başarılar dilerken, aramızda olmalarından memnuniyet duyacağımızı beyaz ederiz.”
baba hakkı’nın sözünü ettiği dava, vefa’nın günün devamında yaptığı başvuruyla ortaya çıkacaktı. kulübün avukatlarının tespiti üzerine ligin 20 takımdan 18’e düşürülmesi, usulen mümkün değildi. ayrıca baraj grubunu lider bitiren hacettepe’nin oyuncusu erol dinler, aynı sezonda iki farklı takımda oynamıştı. bu durum, talimatnameye aykırıydı. çankırı valiliği’nin erol’un şehirde futbol oynarken görüldüğüne dair tutanağı, bu hususta vefa’yı haklı çıkarıyordu. tff ise geri adım atmaya yanaşmıyor, tüm uygulamalarının arkasında duruyordu.
vefa’nın itirazı
diğer istanbul kulüplerinin de katkısıyla vefa’nın itiraz ettiği şeylerin sayısı arttı. baraj maçlarının tek devreli lig usulüyle oynatılması da -iddiaya göre- talimatlara aykırıydı. maçların haziran sonunda, çok sıcak günlerde oynanmasını da bu karşı çıkışa katarak dönemin tff üstü karar alıcı kurumu olan beden terbiyesi merkez danışma kurulu’na başvurdular. ancak sonuç müspet olmadı. mdk, kısa süre sonra itirazları reddetti ve ligi olduğu gibi onayladı. buna mukabil, erol dinler vakasında yetkisizlik kararı vererek sorunu tff’ye nakletti. ama her şeyi değiştiren bir emir, büyük yerden gelecekti.
kongre sonrası oluşturulan yeni yönetim ile ankara’ya çıkarma yapan vefa, bir dizi devlet yetkilisiyle görüştü. ligin 18 takıma düşürülmesinin kanunen mümkün olmadığında ısrarcıydılar. ek olarak milli lig’e yükselen hacettepe’nin erol dinler transferinde usulsüzlük yaptığını söylüyor, istanbul kulüplerinin kendilerine olan desteğinden dem vurarak geçen sezon milli lig’de yer alan takımların 1962-62 sezonunda aynen devam etmelerini savunuyorlardı. nihayetinde, dönemin devlet bakanı necmi ökten’e başvurularak yapılan yeni itiraz, hükümet düzeyinde cevap bulmuştu. zira o sıralar, 27. hükümet’in balayı günleriydi…
27 mayıs 1960 askeri darbesi sonrası ilk kez seçime giden türkiye’de darbe sonrası kurulan ilk sivil hükümetin ömrü 6 ay sürmüştü. türkiye tarihinin ilk koalisyonu olan chp-ap birlikteliği, af yasası tartışmalarındaki kutuplaşma neticesinde meclisi çalıştıramaz hale gelince yaz başında dağıldı. hükümeti yeniden tanzim görevi, bir kez daha chp lideri ismet inönü’ye verildi ve meclisin diğer katılımcıları olan yeni türkiye partisi ile cumhuriyetçi köylü-millet partisi’nin katılımıyla 25 haziran 1962 günü bir yeni koalisyon oluşturuldu. asker kökenli milletvekili necmi ökten ise yeni hükümetin spora en yakın duran ismiydi.
karar açıklanıyor olağanüstü zamanlar türkiye’sinde beden terbiyesi genel müdürlüğü, doğrudan başbakanlık’a bağlıydı. merkez danışma kurulu’nun vereceği tüm kararlar, ülke sporu için bağlayıcıydı; lakin tek bir istisna hariç. yalnızca başbakan, mdk’nın aldığı kararları bozabilir, değiştirebilir ya da onlar adına karar alabilirdi. nitekim takip eden 8 ağustos 1962 günü, tam da böyle bir karara sahne olmuştu.
devlet bakanı necmi ökten’den aldığı brifing sonrası konuyu danışmanlarıyla birlikte değerlendiren ismet inönü, altında imzası bulunan bir kararla her şeyi değiştirecekti. liglerin başlamasına kısa bir süre kala başbakanlık’tan yapılan açıklamada mdk’nın kararının bozulduğu ve vefa’nın itirazları haklı bulunarak milli lig’in yeniden 20 takımla devam edeceği açıklanıyordu.
kararın gerekçesi, 1960 yılında alınan ve 20 takımlı ligi 18 takıma düşürmeyi amaçlayan talimat değişikliğinin geçersiz kabul edilmesi olarak sunuldu, yani vefa’nın itirazı yerinde görülmüştü. eski federasyonun yönetiminin isteği üzerine yapılan bu değişikliğin mdk tarafından bir ay gecikmeyle resmi gazete’ye gönderildiği öne sürülerek, bu tip özel hukuk yasalarına ait “resmi gazete’de yayımlanmasından 2 yıl sonra geçerli olur.” ibaresi dikkate alındı veligi 20’den 18 takıma indirme işleminin 1962 yılı haziran ayında yapılması geçersiz kılındı.
ismet paşa ayrıca, görevdeki orhan şeref apak federasyonunu da lige geri dönecek takımlar konusunda yetkisiz kılmıştı. öyle ki, izmir gezisi sırasında iki takımın adını zikretmişti: baraj grubunun 2.’si ankara demir ve 3.’sü şekerhilal… halbuki baraj maçları, birkaç gün evvel aynı kişi, yani inönü tarafından iptal edilmişti. bunun üzerine önce vefa, sonra da diğer istanbul kulüpleri ayaklandı. birbiri ardına açıklanan milli lig’i boykot kararları, türkiye futbol federasyonu’nu içinden çıkılması çok zor bir duruma soktu.
istanbul ayak direrken… hikâyenin bu kısmına dek, okuyanlarca anlaşılacağı üzere play-off’un bahsi geçmiş değil. yapılan arşiv taramalarında da görüldü ki, 15 ağustos 1962 gününe dek standart lig seyrinden başka bir fikir yok. zira statüyü değiştirme fikrinin peydah olmasına neden olan süreç, bundan sonrası.
ismet inönü’nün hem baraj grubu maçlarını geçersiz sayıp, hem de önümüzdeki sezona devam edecek takımları baraj grubu klasmanına göre seçmesi, kulüplerin birbiri ardına açıkladıkları boykot kararlarına sebep olmuştu. ligi yeniden organize etmek, başta fikstür çekimi olmak üzere gerekli faaliyetleri yapmak için tff’nin de yeterli zamanı yoktu. sezon başlangıcı ertelendi ve bir toplantılar serisi başladı.
tff ile kulüpler arasında yapılan toplantılarda başı çeken istanbul kulüpleri, hasılat endişesi ve beklentisiyle vefa’yı milli lig’de görmek istiyorlardı. bu tutumları sürecin en başından beri değişmemişti, ligin 20 takıma çıkarılmasına vefa olmadıkça razı gelmiyorlardı. istanbul içinde, deplasman masrafı olmadan kendi aralarında daha çok sayıda maç oynamak amacındaydılar. harcamalar dolayısıyla il dışına çıkmak işlerine gelmiyordu.
bu noktada mdk’nın tff’ye sevk ettiği hacettepeli erol ihtilafı, pek çok kulüp tarafından öne sürüldü. tff’den hacettepe’yi cezalandırıp, ankara temsilcisinin yerine baraj grubunun 4.’sü vefa’nın lige alınmasını istiyorlardı. karşı tarafta ise “hacettepe artık milli lig takımıdır” diyen devlet necmi ökten, bir başka deyişle ankara vardı. aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyıktı. güç bela kurulan milli lig, tehlikedeydi.
tff’nin zor kararı velhasıl, günlerce süren toplantıların ardından federasyon başkanı orhan şeref apak, “bundan başka çıkar yol bulamadık” diye söze giriyor ve nihai kararı açıklıyordu:
1. erol dinler meselesinde hacettepe kulübü suçsuz, futbolcunun lisansını ankara gönderen çankırı bölge başkanlığı’mız suçlu bulunmuştur. 2. milli lig, önümüzdeki sezon 11’er takımlı 2 grupta, toplam 22 takımla oynanacaktır. 3. hacettepe, ankara demir ve şekerhilal’in yanı sıra, baraj grubunu 3. ve 4. tamamlayan vefa ile beyoğluspor da lige dahil edilmiştir. 4. iki devreli ligin sonunda grupların ilk 6 sırasını alan takımların birleşerek oluşturduğu deplasmanlı play-off ligi sonunda şampiyon belirlenecektir. 5. her iki grupta son iki sırayı alan takımlar, doğrudan küme düşeceklerdir. 6. klasman grubuna kalacak takımlara 30’ar bin lira yardım yapılacaktır.
ankara’daki hükümet ve istanbul kulüplerinin arasına sıkışan tff, çözüm için play-off formülünü bulmuştu. play-off’ta oynanacak derbi maçlar, istanbul’un büyüklerini boykot kararından vazgeçirip 22 takımlı lige ikna etmişti. sezonda toplam 42 maç oynanacaktı, bu rekor bir sayıydı ama şehir içi maçların sayısı artırılmıştı.
ilerleyen günlerde kulüpler, grupların taksimatına da karşı çıktılar. halihazırda ligde yalnızca istanbul, ankara ve izmir’in takımları vardı ve en başından beri baş ağrıtan, maçların çoğalmasıyla birlikte artan deplasman masraflarıydı. sonuçta zaman içerisinde 3 kez yeniden düzenlenen kırmızı ve beyaz grup, sonunda tüm kulüplerin isteklerine uydurularak nihai şeklini aldı.
fikstür tekrar düzenlendi ve milli lig’in 1962-63 sezonu, 8 eylül 1962 günü beşiktaş-vefa maçıyla başladı. uzun maratonun sonunda ise hem yer aldığı kırmızı grup’u, hem de puanların sıfırlandığı play-off grubunu lider tamamlayan galatasaray, beyaz grup’u lider bitiren beşiktaş’ı play-off grubunda oynanan 22’şer maç sonunda 1 puanla geçerek, şampiyon oldu.