ankara'dan bir takım türkiye futbolunun 2 numaralı kupasını almak için bundan 9 gün sonra bursa atatürk stadı'nda kayserispor ile karşılaşacak.
kayseri'de tüm merciler bu önemli maç için "kayserilileri" kenetlemiş geri sayım yaparken ankara'nın %90'ı böyle bir maçın olacağından bile haberdar değil.
çünkü ankara'da kimsenin ya futbol sevgisi yok, ya da "ankaralılık" bilinci yok. buna ankara'nın belediye başkan(lar)ı da dahil, milletvekilleri de... çünkü hepsinin zaten birer "asıl" takımları var ne yazık ki!
bu olaylar ankara'da bir ankara takımını -ki bu takımlardan gençlerbirliği ve ankaragücü türkiyenin en eski takımlarından olmalarının yanında milli lig kurulduğu günlerden beri 1. ligde olan fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş'ın ardından diğer 2 takımdır- tutmanın ne kadar zor bir şey olduğunu bir kere daha kanıtlıyor!
bir futbolsever olarak bunun belki de en acı göstergesi, ankara'da ankara'nın değerlerinden biri olan futbol takımlarına "final" maçında bile sahip çıkmayan yüzbinlerce ankaralı futbolsever olduğunu kanıtlaması...
maçla ilgili alkaralar, ankara'daki tüm belediyeleri ve sivil toplum örgütlerini, finalin aynı zamanda ankaranın finali olduğunu da hatırlatarak, aşağıdaki metinle desteğe çağırmıştır.
şehrimizin tüm yöneticilerine, belediye başkanlarına , sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunuyoruz: gelin bu yabancılaşmaya karşı bir şeyler yapın. bu finalin sadece gençlerbirliği’nin değil, aynı zamanda ankara’nın finali olduğunu unutmayın..
1923’ten bugüne ankara’yı başarılı şekilde temsil eden gençlerbirliği, 7 mayıs 2008 tarihinde bursa’da yapılacak türkiye kupası finali’nde başarılarına bir yenisini eklemek için mücadele edecek. ve umuyoruz ki bu kez de kupa ankara’ya gelecek!
türkiye’de futbolun 3 istanbul takımının hakimiyeti altında olduğu bir dönemde türkiye’nin diğer şehirlerinden çıkan takımların başarıları büyük önem taşıyor. nitekim, bu tip önemli karşılaşmalarda, ilgili şehir tek vücut olmasını, bütün halkıyla takımının peşinden koşmasını başarıyor. ayrıca bu tip organizasyonlar, şehir bilincinin gelişmesine de katkı sağlıyor. bunun son örneğini, kupa finalindeki rakibimiz olan kayserispor’da görüyoruz. şehrinin yarattığı değere sahip çıkan kayserililer, kupa maçı için her türlü organizasyona katkıda bulunuyorlar. bugün şehir, takımın renkleri olan sarı kırmızıya bürünmüş durumda.
ancak maalesef, benzer bir bilinç ankaramız’da yok! maalesef ankara, bu şehrin futboldaki temsilcilerine karşı yabancılaşmış durumda. yaklaşık 1 hafta sonra gençlerbirliği, türkiye kupası final maçına çıkacak, ancak şehrin bundan haberi yok.
alkaralar olarak, şehrimizin tüm yöneticilerine, belediye başkanlarına , sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunuyoruz: gelin bu yabancılaşmaya karşı bir şeyler yapın. bu finalin sadece gençlerbirliği’nin değil, aynı zamanda ankara’nın finali olduğunu unutmayın.. hiç kimse fanatik taraftar olmak zorunda değildir. ancak yaşadığımız şehrin değerlerine sahip çıkmak hepimizin görevidir. ankaralı’nın bu finalden haberdar edilmesi, takımın arkasında olmasının sağlanması konularında herkesi göreve davet ediyoruz. gelin el ele verelim, bu şehri kupa finalinde kırmızı-siyah’a boyayalım. bayraklar ve pankartlar ile bu şehrin finale gittiğini hissettirelim. kupa sevincini o bayraklar altında hep birlikte kutlayalım. türkiye’nin ikinci en büyük kupasının ankara’ya gelmesini gelin hep birlikte sağlayalım. bu sevinci birlikte paylaşalım…
karşılaşmanın ilk kaleye ulaşan atağını kayserispor geliştirdi. 19. dakikada kayserispor’un sol kanattan kazandığı serbest atışı kullanan mehmet topuz, topu ön direğe doğru ortaladı. kimsenin müdahale edemediği top kaleci ivankov’da kaldı.
40. dakikada kayserispor atağında sağ kanattan hareketlenen cangele’nin ara pasıyla mehmet topuz ceza sahasına girdi. kaleci peric, zamanında müdahale ederek topa mehmet topuz’dan önce sahip oldu.
41. dakikada gelişen gençlerbirliği atağında, engin, ceza yayı içinde buluştuğu topu, sert bir vuruşla kaleye gönderdi. meşin yuvarlak kalenin üzerinden az farkla auta çıktı.
ilk yarı golsüz berabere sona erdi.
maçın ikinci yarısında iki takımın oyun anlayışında fazla değişiklik olmadı. kayserispor, ilk yarıda olduğu gibi ikinci 45 dakikada da topu ayağında tutup oyuna hakim görünse de gençlerbirliği’nin orta alandan itibaren kurduğu presi açmakta zorlandı.
gençlerbirliği, orta alanı kalabalık tutup uyguladığı presle rakibini durdurmaya çalıştı. başkent ekibi, uzun paslarla topu ileride tuttuğu ısaac ve kahe’ye ulaştırmaya çalıştırdı.
59. dakikada gençlerbirliği’nin kazandığı serbest atışı kullanan ergün, topu arka direğe doğru ortaladı. pozisyonu iyi takip eden erkan topu kafayla kahe’nin önüne indirdi. kahe’nin istediği gibi vuramadığı top kaleci ivankov’da kaldı.
66. dakikada hızlı gelişen gençlerbirliği atağında engin, sol kanata buluştuğu topu çaprazdan bekletmeden sert bir vuruşla kaleye gönderdi. köşeden kaleye giden topu ivankov, son anda tokatladı. ısaac, önünde bulduğu topu tamamlamak istedi ancak pozisyon autla sonuçlandı.
71. dakikada gençlerbirliği atağında orta alanın sağında bulunan mehmet nas, topu sol kanattan ceza sahasına hareketlenen kahe’nin önüne aktardı. kahe’nin sol çaprazdan sert şutunda top üstten auta çıktı.
83. dakikada kayserispor atağında mehmet topuz, topu yaklaşık 25 metreden sert bir vuruşla kaleye gönderdi. kaleci peric, köşeden kaleye giden topu son anda tokatlayarak kornere çeldi.
84. dakikada ragıp’ın pasıyla sol kanattan ceza sahasına giren cangele, topu kaleci peric’in üzerinden aşırtıp kaleye göndermek istedi. kaleci peric’in ellerine çarpan top kornere çıktı.
maçın normal süresi 0-0 sona erince, 15’er dakikalık uzatma bölümüne geçildi.
99. dakikada gençlerbirliği net bir gollük pozisyondan yararlanamadı. mehmet nas’ın pasıyla ceza sahasına giren mehmet çakır, kaleci ivankov ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topa istediği gibi vuramadı. ivankov, topa sahip oldu.
104. dakikada kayserispor net bir gol pozisyonundan yararlanamadı. sol kanattan hareketlenen ıglesias’ın aşırtma pasıyla sol kanattan ceza sahasına giren cangele, topu kaleci peric’in üzerinden kaleye doğru gönderdi. meşin yuvarlak, üstten az farkla auta çıktı.
110. dakikada mehmet çakır, kaleye yaklaşık 40 metre uzaklıkta bulduğu topu, kaleci ivankov’un açıldığını görünce aşırtma bir vuruşla kaleye gönderdi. meşin yuvarlak, yandan az farkla auta çıktı.
113. dakikada kayserispor atağında sol kanattan hareketlenen toledo, topu ön direğe doğru ortaladı. kemal’in yakın mesafeden vuruşunda kaleye giden topu peric, son anda tokatladı. gençlerbirliği defansı topu ceza sahası dışına uzaklaştırdı.
maçın uzatma bölümünde de taraflar eşitliği bozamayınca penaltı atışlarına gidildi.
kayserispor’da ivankov (2), ali, ıglesias, toledo, saidou, aydın (2), mehmet, kemal ve kamber penaltı atışlarını gole çevirirken, koray, saidou turgay atışlardan yararlanamadı.
gençlerbirliği’nde ise peric, ergün, mehmet nas, kahe, addo, tuna, engin, kerem, mehmet çakır ve hakan fileleri havalandırmayı başardı. başkent ekibinden ergün, kahe, el saka ve mehmet çakır penaltı atışlarını gole çeviremedi.
bütün oyuncuların penaltı atışlarını kullanmasının ardından tekrar başlayan penaltı atışları sonucu rakibini 11-10 yenmeyi başaran kayserispor, kupanın sahibi oldu.
bu arada maçın en değerli futbolcusu, 86 basın mensubundan 34’ünün oyunu alan gençlerbirliği’nden mehmet nas seçildi.
bursa atatürk stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 389 km.
aynı zamanda statta izlediğim ilk türkiye kupası final maçı...
gençlerbirliği spor kulübü'nün taraftarlar için ayarladığı 36 tane otobüsten birinde yolculuğumuz başladı. yolda durduğumuz her yerde topluca fotoğraflar çektirdik, gırgır şamata yaptık ve bursa'ya vardık. bursa atatürk'e yaklaştıkça heyecanımız artmaya başladı. sonuçta türkiye kupası finalini izlemeye gidiyorduk! ankara'da yola cıktığımızda hava sıcaktı ama bursa'da bizi kapalı ve hafif yağmurlu bir hava karşıladı. polis stadın altında (merinos deniyor sanırım) otobüsleri durdurdu. hepimizi oluşturdukları kordon içerisinden stada kadar yürüttü. o sırada atılan sloganlar ve çevredeki bursasporluların verdiği destek oldukça hoşumuza gitti. stada yaklaşıtken bazı kayserisporlu taraftarların bizleri alkışlaması ve bunun üzerine karşılıklı yapılan "anadolu, anadolu" tezahüratları ise bence günün en güzel anıydı...
bize ayrılan tribünün önündeki gişelerde büyük bir kalabalık vardı. bir süre bekledikten ve bursalı olan eşimin tanıdıklarıyla buluştuktan sonra normalde texas'ın buldunuğu kale arkasına giriş yaptık. kayserisporlulara maraton ve diğer kale arkası verilmişti ve sayıca bizden çoktular. ama texas'ın verdiği destekle birlikte bizim sesimiz daha fazla çıkıyordu...
bizim tribünümüzde ankaragücü, eskişehirspor ve bursaspor atkılı birçok futbolsever vardı. birbirleriyle atkı değiştirip kol kola fotoğraflar çektiriyorduk.
orta kısımda bulunan texas grubu 3 tane büyük bayrak sallıyorlardı. bunlardan biri yeşil-beyaz, biri sarı-lacivert ve diğeri kırmızı-siyahtı.
bursa atatürk'te ilk kez maç izleyen biri olarak, kale arkası tribününün önünde bulunan kalın direklerin görüş açısını bozmasına ve önde bulunanan koltukların arasındaki uzun düzlükleri garipsedim.
kayserisporluların tribünlerini ise sarı-kırmızıya boyamışlardı ama ilginçtir ki, maç için özel olarak hazırladıkları beyaz zemin üzerine -daha küçük- kayseri logolu bayraklar uzaktan "teslim bayrağı" gibi görünüyordu...
alkaralar, maç için özel gün atkısı bastırmışlardı. birçoğumuzun boynunda yarısı kayserispor ve diğer yarısı gençlerbirliği olan bu atkılardan vardı.
maça gençlerbirliği bayağı iyi başladı. son 3-4 haftadır oynadığımız güzel oyunu yine sahaya yansıtmıştık ama sezon boyunca eksikliğini hissettiğimiz "forvetsizlik" yine başımıza bela oluyordu. kahe iyi top saklıyor ve pas atıyordu ama pasını alacak ve değerlendirecek kimse yoktu. ısaac ise çok dusuk bir performans sergiliyordu. gençlerin uyguladığı pres kayserispor'u etkisiz hale getiriyordu ama beklenen golün bir türlü gelmemesi güç kaybetmemize ve maçın orta sahada iyice sıkışmasına sebebiyet veriyordu.
defansın sağında oynayan kaptan erkan özbey, ilk yarı boyunca kanatından sürekli atağa destek verdi ama bu yüzden olacak ikinci yarı oldukça yorulmuştu. uzatma dakikalarında erkan'ın yerine hakan aslantaş alındı ama bence onun yerine ısaac çıkartılıp, erkan'ın önüne burhan alınsaydı daha etkili olabilirdik...
kayseri ilk şutunu 43. dakikada attı. ikinci yarı ve uzatmalar gol getirmedi ve uzak kalede penaltılar atılmaya başlandı. kayseri golü atıp kahe atamayınca biraz telaşlandık ama periç'in yaptığı kurtarış derin bir nefes almamızı sağladı. ilk 5 atışın sonunda skor 4-4 idi. ardından seri atışlara başlandı. periç bir kurtarış daha yapınca "allah!" dedik. heyecandan yerimizde duramıyorduk. topun başına el-saka geçti. el-saka sezon ortasında takıma gelip güzel şeyler yapmıştı. bu maçta da atacağı zafer penaltısı yaptıklarını taçlandıracaktı. nefeslerimizi tuttuk ama olmadı! ardından bu sefer de saido topu dışarı gönderdi ve ikinci kez kupaya sarılmayı hayal etmeye başladık! bu sefer ergün teber kaleciye nişanladı ve 2. kez yıkıldık! sonrasında kayseri attı, çakır atamadı ve sarı-kırmızılılar kupayı kazandı. donduk kaldık!
takıma kızamıyorduk çünkü iyi mücadele etmişlerdi. ama iki kere kupanın ucundan tutup ardından kaybetmek bize koyuyordu!
maçtan sonra tüm tribün olarak alkışlarımıza ilk cevap periç'den geldi. periç bizleri alkışlayarak tribüne kadar geldi. "elimizden geleni yaptık ama olmadı" gibi ellerini açtı, eğildi, alkışlamaya devam etti ve birkaç kez daha eğilerek selam verdi... ardından tüm takım alkışlandı ve buruk duygularla stattan ayrıldık...
futbolun ne kadar "anlık" ve ne kadar "değişken" bir oyun olduğunu bu maçta bir kere daha gördüm. penaltılar atılırken 2 kere fırsat ayaklarımıza kadar gelmişti. havalara uçmuş ve atışı beklemeye başlamıştık ama olmamıştı! hem de 2 kere! ardından kayserililer attı biz kaçırdık ve o an! işte o an donup kaldık! işte o an her şey anlamını yitirdi! işte o an maça gelmek için göze aldığımız ve yaptığımız her şeyin yorgunluğu/ağırlığı omuzlarıma binmeye başladı...
madalya töreninde takımımızın adı hoparlörden duyulunca uzunca alkışladık ve görevimizi tamamlamış olduk. ardından kayserispor tribünlerinden sevinç çığlıklarını duyup, hareketliliği ve mutluluk gördük... lambaların söndürülüp konfetilerin fırlatılması, kupanın kaldırılışı, havayi fişekler... hepsi eziyet gibiydi... "keşke"lerin iyice omuza binmesi ve günün yorgunluğunun bedene vurmasıydı, üzüntüydü...
"şimdi orada biz olsaydık"dı...
dip not: bursa atatürk'ten önce gördüğüm 6 stad sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk, yenikent asaş.
kayserispor kalecisi ıvankov'un toplamda 35 gole ulaştığı maç...
kayserispor kalecisi ivankov, takımının tarihinde ilk kez türkiye kupası almasında büyük rol oynadı.
gençlerbirliği ile kayserispor arasındaki fortis türkiye kupası finalinde normal süre ve uzatmalarda her iki takım da gol atamayınca maçın sonucu penaltı atışlarına kaldı. penaltı atışlarında her iki takımın kalecisine büyük görev düştü.
kayserispor'un başarılı kalecisi ıvankov da bu aşamada takımına büyük katkı sağladı. penaltı atışı konusunda tecrübeli olan ıvankov, kullandığı iki penaltı atışını gole çevirdi. takım arkadaşlarının penaltı atışını değerlendirememesi sonucu gençlerbirliği'nin avantajlı duruma geçtiği durumlarda iki penaltı atışını kurtaran ıvankov, adeta takımının kupaya sahip olmasını sağlayan kilit isim oldu.
2005 yılında bulgaristan'ın levski sofya takımından kayserispor'a transfer olan dimitar ıvanov ıvankov, penaltı atışlarından attığı gollerle tanınıyor. 33 yaşındaki tecrübeli kaleci final maçında attığı 2 golle kariyerindeki gol sayısını 35'e yükseltti.
türkiye'de futbol oynadığı sürede ise süper lig'de 6 ve türkiye kupası'nda 1 golü bulunan ıvankov, final maçında attığı 2 golle bu sayıyı da 9'a çıkarmış oldu.
maçtan sonra gençlerbirliği teknik direktörü mesut bakkal'ın açıklaması;
kupayı penaltı atışları sonucu kaçırdığımız için üzgünüz. her iki takım da iyi oynadı. kupayı kazanmaya çok yaklaştık ama olmadı. yakaladığın pozisyonları kaçırırsan kupayı penaltı atışları sonucu da kazanamazsın. kayseri'yi kutluyorum. bu kupa kayseri camiasına hayırlı olsun. kupayı alamadık ama maçın en değerli oyuncusu olarak takımımdan mehmet nas'ın seçilmesi sevindirici.
penaltı atışları sırasında sinirlerine ve duygularına hakim olamayan, yedek kulübesinde başını iki elinin arasına alıp yere bakarak, sinir, stres içinde kafasını sallayan, tuhaf hareketler yapan ve niye olduğunu anlayamadığım bir sinirlilik hali içinde olan mesut bakkal'ın en hafifiyle söylemek gerekirse daha profesyonel davranması gerekiyordu diye düşünüyorum.
futbolcularımız kulübede kendine güvenli ve takımından emin bir teknik direktör görseler daha iyi olurdu.
kayserispor teknik direktörü ve gençlerbirliği teknik direktörünün stresten tuhaf hareketler yaptığı maçta ivankov bence maçı getiren isim oldu. hem iki penaltı golü hem de 3 penaltı kurtarışı daha ne yapabilir ki bi kaleci, oyuncular bu kadar performans göstermedi. gençlerbirliği kalecisi her penaltı atışından önce tuhaf hareketler ve tuhaf sesler çıkararak rakip oyuncunun konsantrasyonunu bozmaya çalıştı ama çokta başarılı olduğu söylenemez. finale yakışır bir mücadele olduğunu söyleyemiyceğimiz gibi.
6 yaşındaki kız kardeşimin oğlu yavuz'un gözünü bile kırpmadan maçın sonuna kadar izlediğini ve ara ara kız kardeşime "anneee biz alcaz kupayi!" dediğini duyunca kupayı kaybettiğimize daha da çok üzüldüğüm maç.
not: yavuz amcası yüzünden fenerli ama beni de çok sever aynı zamanda gençlerli en azından bu yaşa kadar :)
maça iki takımda dengeli başladı. iki takımda öyle konsantre olmuş ki doğru düzgün pozisyon bile göremedik. riske girmeyen iki takımda maçı penaltılara kadar taşımayı başardı. bursaspor taraftarlarının bizi desteklediği maçtır aynı zamanda. özel penaltı antrenmanı yapmadığımızın göstergesidir bu maç. finaldeki takımlar anadolu takımıydı ve belki de teselli eden tek yanı da buydu yenilginin...
fortis türkiye kupası 4. kez penaltılarla sahibini buldu. 1975-76 sezonunda galatasaray ile trabzonspor arasındaki finalde rakibini 5-4 yenen sarı kırmızılılar kupayı kazandı.
1997-98 sezonunda ise beşiktaş ile galatasaray mücadelesinde 5-3 üstünlük sağlayan siyah beyazlılar, kupaya uzandı.
2000-2001’de fenerbahçe’ye 6-3 üstünlük kuran gençlerbirliği, zafere koştu.
dün gece de 11-10’luk sonuçla kayserispor 4. kez penaltılarla kazanan ekip olurken atılan 23 penaltı golü en fazla gollü kupa finali oldu. bu arada maçın en değerli futbolcusu olarak 86 basın mensubundan 34’ünün oyunu alan gençlerbirliği’nden mehmet nas seçildi.
aslında yaşanana hayal kırıklığı ile bir şeyler yazmak zor ama ne olursa olgun iyi bir ekiple deplasmana gidip gelmek bazen acıyı hafifletiyor.
benim açımdan bütün sezonu birarada geçirdiğim dostlarımla bu deplasmana gitmek sezonu kupasız da olsa böyle bir deplasmanla sonlandırmak hoş oldu.
giderken aslında keyifler epeyce yarindeydi. akıllar kayserinin bizden daha iyi oynadığını söylese de gönüller alır mıyız alırız bu kupayı diyordu. iki mola vererek vardık bursa'ya. stad civarında indik ve stada yollandık.
burada bir özel notu bursa polisi için düşmek lazım. sanırım onlar bu maça sadece fazla mesai gözüyle bakıyorlardı. gerek maç öncesinde gerekse çıkışta bize olan tavırları çok dostça değildi. özellikle maç sonrasında bizi bekletmeye çalışmalarının mantığını hala anlamış değilim. eskaza karşı çıkanlara vatan haini muamelesi yapmalarını da.
velhasıl maça girdikten sonra ne zamandır görmediğimiz kimi dostları da gördük ve fotoğrafladık. ne yazık ki pankartlarımızı içeri sokarak asamadık. federasyonun izinine takıldık bu sefer.
maçta özellikel bursalıların bizleri desteklemesi tribünün sesini epeyce arttırdı. fakat biz özellikle bursa kayseri arasında gerçekleşen küfürleşmelere hiç girmedik ve onların maç sonunda bize oh çekmelerine alkışla karşılık vererek en azından birkaçının yüzünü kızarttık.
maça hiç girmeyeyim. sadece bir daha penaltılara kalmış bir maçı stadda seyredebilir miyim emin değilim. yürek dayanmıyor.
bursa'da bir bursasporlu arkadaş maç boyunca bana eşlik etti. otobüse giderken el bile salladı. hatıra olarak da üzerindeki formayı hediye etti. ben de ona gömleğimi veremeyeceğim için atkı hediye ettim.
dönüş yolculuğu köfteci orhan'dan sonra uyuyarak geçti. bir baktım ankaradayız. kupayı alsak sanırım epey farklı olurdu.
bu maçla toplamda deplasman sayım bir düzine oldu.
iki takımın karşılıklı markajı ve takımların sıkı defansif kurgusu sonucunda kısır geçmiş bir karşılaşma olmuştu. trt 1 den naklen yayınlanan karşılaşmanın spikeri levent özçelik ve yorumcu ömer üründül ikilisini yeniden beyaz camda rastlamak güzeldi. bu kadar kısır maçı zevkli hale getiren bu ikiliydi.
samsunspor bursa grubu bengülüler'in gençlerbirliği'ni desteklediği maçtır. devlet kanalı kupa merasmini gösterme gereği bile duymamıştır. bizim gibi o maç için gençler'i destekleyenler açısından tek sevindirici noktanın kupanın yine bir anadolu takımına gitmesidir. samsunspor'un alyapısından yetişen beyefendi kardeşimiz mehmet nas'ın maçın adamı seçilmesi de ayrıca bir güzellik olmuştur.
penaltılarda yıkıldığımız maç.şöyle ki 28 penaltı yaşamak kolay olmaz.televizyondan seyretmesi belki zevklidir de ya staddan?
bizim attığımız 14 penaltının sadece ilki olan kahe'nin kaçırdığına ve el saka'yla ergün'ün bize kupayı kazandırabilecek olan penaltılarına bakabildiğim,diğer 11 penaltıda gözümü kapatıp,sırtımı sahaya döndüğüm heyecanlı anlar.kayserispor'un penaltılarınıysa rakip olduğu için izleyebildim.attığımız 5. penaltıda ergün'ün kötü vuruşu ki sonradan youtube'dan izledim,o anda statta bir sessizlik,ürperiş.hiçbir ses gelmeyince acaba dedim.keşke o an bu acı bitseydi.
mehmet çakır'ın ruhsuzca vurup kaçırdığı penaltıdaysa yine sırtımı dönmüştüm ki bu sefer bir anlık sessizlikten sonra kayserililer'in sevinç sesi geldi.ilk önce bizim sevinç sesimiz geliyor sandım,fakat sesin biraz öteden gelmesi olanları anlamama neden oldu.