gençlerbirliği oftaş'ın 1. lig tarihindeki ilk maçı. aynı zamanda genç futbolcu serkan atak'ın, gençlerbirliği oftaş'ın 1. lig tarihindeki ilk golünü kaydederek futbol tarihine adını yazdırdığı maç.
maçın golleri şöyle: dk. 8 mehmet çakır (gençlerbirliği), dk. 31 serkan atak, dk. 34 kemal yıldırım (gençlerbirliği oftaş)
maçtan birkaç gün önce gençlerbirliği başkanı ilhan cavcav maçın kesin favorisi gençlerbirliği olmasına rağmen, "ben kupon yapıyor olsam gençlerbirliği oftaş'a oynardım" demişti. maçı gençlerbirliği oftaş kazanınca, maçtan sonra gençlerbirliği tribünleri hep bir ağızdan "cavcav bize kupon yapsana!" diye tempo tutmuştu.
zaten aynı ligde oynamamız, nimetlerinden yararlanamamamız ve adının her türlü takımla hülle işine karışması nedenleriyle soğuk baktığım oftaşspor'dan maç sonunda tribüne çağrılan oftaşsporlu futbolcuların kırmızı-siyah-en büyük-oftaş demeleri nedeniyle büsbütün soğuduğum maçtır.bu maçın kasıtlı olarak ilk hafta oynatılıyor olması ise türk futbolu adına bir utanç vesikasıdır.
* ilk oynadığı, * ilk gol attığı, * ilk gol yediği, * ilk galibiyet aldığı, * ilk puan aldığı, * deplasmanda oynadığı ilk, * deplasmanda ilk gol attığı, * deplasmanda ilk gol yediği, * deplasmanda galibiyet aldığı ilk, * deplasmanda ilk puan aldığı maç.
gençlerbirliği başkanı cavcav'ın paf ligi yerine yedek ve kadroya giremeyen oyuncular için daha ilgi çekici ve ciddi bir lig olarak sürekli federasyondan rezerv ligin kurulmasını istemesine karşın rezerv ligin kurulması için hiçbir çalışma yapılmaz. bu yüzden gençlerbirliği yönetimi bir pilot takım alıp genç oyuncularını orada pişirip gençlerbirliği'ne getirmeyi planlar. pilot takım olarak 3. ligde yer alan asaş şirketinin takımı olan asaşspor alınır ve adı gençlerbirliği asaş olarak değiştirilir.
bu arada 2001-2002 sezonu paf ligi şampiyonu gençlerbirliği olur. bunun üzerine enteresan bir düşünce ortaya atılır ve şampiyon olan paf takım hiç bozulmadan gençlerbirliği asaş'a gönderilir ve böylece gençlerbirliği asaş spor kulübü 2002-2003 sezonu 3. lig 3. grupta yer alır.
2002-2003 sezonunda güzel bir performans çizer takım ama 2. olarak aynı ligde kalır. bir yıl sonra kadronun omuriliği bozulmaz ve 2003-2004 sezonunda takım şampiyon olup 2. lig b kategorisine yükselir.
bir önceki yıl olduğu gibi takım yine bozulmaz ve ufak tefek takviyeler yapılır. asaş 2004-2005 sezonunda çok büyük bir başarıya imza atar ve 2. lig b kategorisinde son haftaya kadar şampiyonluğu kovalar. çok eski ve köklü takımlar arasından bu kadar genç bir takımın başarısı herkesi şaşırtır haliyle. ama son haftalarda ortam iyice gerginleşir ve asaş 2. olup süper ligin bir alt basamağı olan 2. lig a kategorisine çıkamaz.
asaş'ın 2004-2005 sezonunda kafaya oynaması "bir yıllık, geçici şeyler" diye algılansa da hiç bozulmadan ufak tefek takviyelerle iyice birbirine ısınan gençlerbirliği asaş 2005-2006 sezonunda harika maçlara imza atar ve yine birçok köklü kulübü sollayıp şampiyon olur. takım artık 2. lig a kategorisindedir. birçok takımın yıllardır boğuştuğu ve bir türlü yukarı çıkamadığı ligleri adım adım geçen gençlerbirliği asaş süper lig'in bir basamak altına adını yazdırmıştır bile.
o güne kadar kendi takımı kadar sevdikleri gençlerbirliği asaş'ın başarıları gençlerbirliği taraftarlarını da mutlu eder. çoğu zaman gençlerbirliği maçlarından vazgeçip asaş takip edilir...
bu arada 2. lig a'ya çıkan gençlerbirliği asaş, asaş şirketinden sponsor bedeli olarak daha fazla para talep eder. asaş kabul etmez ve gençlerbirliği yönetiminde bulunan ve oftaş'ın sahibi muammer akyüz sponsorluk anlaşması yaparak takımın adının gençlerbirliği oftaş olmasını sağlar...
2006-2007 sezonunda 2. lig a kategorisinde fırtınalar estiren ve herkesin gıpta ile baktığı sonuçlara imza atan gençlerbirliği oftaş kimsenin beklemediği büyük bir süpriz gerçekleştirir ve 2. lig a kategorisinde şampiyon olur.
gençlerbirliği'nin pilot takımının ve daha önemlisi çok ama çok genç topculardan kurulu takımın süper lig'e kadar çıkması çok büyük yankı uyandırır.
2001-2002 sezonu paf şampiyonu gençlerbirliği'nin 5 sezonda 3 kere şampiyon olup süper lig'e çıkması çok büyük bir başarı olsa da aynı zamanda o sezon süper lig'den düşen ve süper lig'e çıkmayanlarca bolcana eleştirilip gençlerbirliği ile organik bağı olduğu gerekçesi ile düşürülmesi gerektiği savunulur. ama federasyon farklı takımlar oldukları için ligleri tescil eder ve oftaş süper ligde yer alma bileti alır.
2007-2008 sezonunda da yine çok genç bir ekiple süper lig'de yer alan gençlerbirliği oftaş, ligi düşme tehlikesiden uzak bir sezonun ardından 11. olarak tamamlar ve bir kez daha herkesin ilgisini çeker... sezon sonunda küme düşen takımların yine gençlerbirliği ile organik bağ söylemleri nedeniyle takım adını ankara'nın efsanevi takımlarından biri olan hacettepe olarak değiştirir ve 2008-2009 sezonuna bu isimle merhaba der...
bu maç çok farklıydı 1. fanatik gençlerbirgi taraftarıydım 2. gençlerbirligi oftaş ta yöneticiydim 3. süperlig de ilk maçımız dı oftaş olarak 4. kim yensin derken profosyonel düşündüm ofataş galip geldi ve bir ilk gerçekleşti, gençlerbirligini yendik buruk bir sevinç yaşadım çok farklı bir duygu
alınacak dersler var gençlerbirliği oftaş'ın öğrettikleri
aslında kimsenin böyle bir planı yoktu. tüm amaç eldeki yetenekli gençlerin a takımda oynamaları mümkün olmayan o ara dönemde tecrübe kazanmalarını sağlamaktı. ilhan cavcav yıllar boyunca "rezerv lig kurulmalı" dedikten sonra baktı ki kimse bu oluşumun önemini anlamıyor, üçüncü lig'de kapanmak üzere olan bir ankara takımını alarak rezerv takımını profesyonel liglerde mücadele eden bir ekipten oluşturdu. o zamanki adıyla gençlerbirliği asaş 2004-05 sezonunda lig b'de oynamaya başladı. saha performansını her geçen gün ileriye taşıyan takım asıl çıkış noktası olan oyuncu yetiştirmede de ilk mahsulünü o dönemde verdi. şekerspor'dan yetenekli bir genç olarak transfer edilen mehmet çakır, gençlerbirliği organizasyonu içine dahil olduktan sonra hızlı bir gelişim gösterdi ve ikinci sezonun sonunda a takım kadrosuna alındı. asaş lig b'deki ikinci yılında yani geçtiğimiz sezon lig a yolcularından biri olmayı başardı. böylelikle futbolseverlerin gündemine oturmuş oldular. bir pilot takımın lig a'ya çıkabilmiş olması herkes tarafından takdir edildi. ama hepsi o kadar... açıkçası sezon başında çoğu kişi lig a gayya kuyusu, bu genç çocuklar yapamaz, geldikleri gibi giderler demişti. 23 yaşından büyük futbolcuları yoktu ve transfer dönemini neredeyse tamamen sessiz geçirmişlerdi. ama sezonun başlamasıyla birlikte futbolun gerçeklerinin ne kadar basit olduğunu fark ettik. uzun yıllardır bir arada oynayan bir takım olunca, sahada gençliğin hırsıyla mücadele edince, tempolu futbol oynayınca adınız ve yaşınız ne olursa olsun size puan cetvelinin üst sıralarında yer vardı. sezon başında gençlerbirliği'nin yanındaki asaş adının yerine oftaş'ı alan ekip lig başlar başlamaz üstlere doğru ilerledi. herkes yine oftaş'ı konuşuyordu, milyon dolarlar harcayan şehir takımları karşısında verdikleri mücadeleyi takdir ediyordu. ama yine o kadardı... kimse oftaş'ın süper lig bileti alabileceğine ihtimal vermiyordu. çünkü ikinci yarıda mücadele iyice sertleşecek, her deplasman daha da zorlaşacak, diğer takımlar vites arttırıp süper lig'e çıkmanın yollarını arayacaktı. bu kıyasıya mücadelede arkasında taraftarı, camia desteği olmayan bu gencecik çocukların ayakta kalabilmesi mümkün değil... diye düşünülüyordu. ama yine öyle olmadı. ilk devreyi iki mağlubiyetle lider bitiren oftaş ikinci yarının başlamasıyla birlikte ufak bir bocalama geçirir gibi oldu. halen çok zor yenilen sağlam bir takımdılar ama bu kez kazanmakta zorlanıyorlardı. yönetim sezon başında böyle bir performans beklemediği için her pozisyonuyla komple bir takım olan oftaş'ta tek sırıtan pozisyon olarak gösterilen forvete iddialı bir ismi transfer etmemişti. iyiden iyiye bunun sıkıntısını yaşamaya başlamışlardı. bu donemde bazı telkinlerde bulunan yönetimle teknik direktör metin diyadin'in arası açılmış, üst üste iki deplasmanda düşmeme mücadelesi veren takımlar karşısında alınan yenilgilerin ardından da teknik direktör değişikliğine gidilmişti. osman özdemir'in gelişinin ardından ilk iki maçını kazanan oftaş, kritik karşılaşmada malatyaspor'a deplasmanda yenilse de rakibinin son haftalarda çok puan kaybı yaşaması nedeniyle süper lig biletini almayı hak etti. türk futboluna o kadar çok şey öğreten bir süreç oldu ki gençlerbirliği'nin pilot takımının macerası. ulvi bir amaç için bir araya getirilen gençler, kendilerine böyle bir misyon yüklenmemiş olsa da öylesine azmettiler ki hiçbir engel onların karşısında duramadı. kulübün yöneticilerinin dediği gibi oftaş'ta hedefi onlar değil, futbolcular belirlemişti.
en vazgeçilmez olanı bile bir zamanlar sahaya bu forma numarasıyla çıkardı, sırttaki numaralar 99'a varmadan... kulübenin daimi sakinlerine göz atmaya çalıştık, yedek kalecilere...teknik direktörünün bir karış ötesine otursa da bir türlü gözüne giremeyen isimlerin hikayelerine...
-yakir mizrahi
fenerbahçe'de üçüncü kaleci olarak beş sezon boyunca hayatını idame ettirirken christoph daum ve yönetim kurulunun "tavsiyesi" sonucunda 2005-06 sezonunda haberi olmadan lig a takımlarından karşıyaka'ya kiralanan, o dönem yeşil-kırmızılılarda gösterdiği performansla takdir edilip bu sefer ertesindeki sezon kendi isteğiyle aynı takıma kiralık giden ve ilk tercih olan recep biler, 2007-08 sezonunun başında yine as kaleci olarak oynama düşüncesiyle süper lig'e dönüş yapmış ve gençlerbirliği oftaşspor'a gelmişti. her ne kadar altıncı haftadan itibaren kaleyi ferhat'tan (odabaşı) devralsa da, ilk beş hafta onun açısından pek de kolay geçmedi yine de: "ben oynamak için geldiğimi belirtmiş ve imzayı atmadan bu konulan konuşmuştum. gençlerbirliği ile yaptığımız ligin ilk maçında oynamayı bekliyordum ama şans bulamadım ve inanın o bir hafta hayatımın en kötü haftası olarak geçti. hatta geçmek bile bilmedi diyebilirim. ama mantıklı düşünüldüğünde hocamızın (osman özdemir) şansı ferhat'a vermesi son derece doğaldı. bu takımın yaşadığı tüm şampiyonluklarda ferhat'ın emeği vardı, ilk hak onundu" diyor ve kaleyi nasıl devraldığını şöyle açıklıyor peter crouch'un kaleci versiyonu: "ama ben sabrettim, ve kendi kendime 'çalışacağım ve mutlaka o şans bir gün bana da gelecek' dedim. nitekim hocamız bana altıncı haftadan itibaren kaleyi teslim etti. ben de onu mahcup etmediğimi düşünüyorum." recep, her ne kadar çok çalışırsa çalışsın, o da önündeki kaleci hata yapmadığı sürece şans bulmasının zorlaşacağını biliyordu. gençlerbirliği oftaşspor teknik direktörü osman özdemir de recep'in şans bulmasının ferhat'ın hatalı goller yemesinin ardından gerçekleştiğini saklamıyor zaten. "ferhat iyi bir kaleci ve şu ara onu oynatamadığım için üzülüyorum ama uzaktan yemiş olduğu goller sonucunda recep'e şans vermeyi uygun buldum. o da bunu iyi değerlendirdi. zaten iyi giden ata dur denmez. bu yüzden herhangi bir aksi durum olmadığı takdirde kaledeki ismi değiştireceğimi düşünmüyorum."
avustralyalı nicholas alberto carle "nick carle"ın ilk maçı. gençlerbriliği'ne transfer olduğunda adeta yer yerinden oynamıştı. çünkü avustralyada gol kralı olan oyuncu aynı zamanda inanılmaz derecede teknik ve oyunu iyi okuyordu.
çok kötü bir sezon geçiren ve 5 farklı teknik direktörle çalışan gençlerbirliği'nde onun değeri bir türlü anlaışamadı. sadece fuat çağa zamanında skoko gibi orta sahada free oynatıldı ve gerçek performansı görüldü. fakat ondan sonra gelen teknik direktörler sağ kanat oynatmaya çalıştılar ve carle'ın performansı düştü. son olarak bülent korkmaz başa gelince carle'a neredeyse hiç şans tanımadı ve o da küsüp takımdan gitti...
7 haziran 2007'de ersun yanal 3 yıllık imza atmış ve gençlerbirliği'nin başına gelmişti. ama 2 gün sonra transfer konusunda anlaşamıyoruz diyerek 9 haziran 2007'de istifa etmişti. böylece sanırım gençlerbirliği türkiye'de bir ilke imza atıp 2 günde teknik direktör gönderen takıl olmuştu...
zaten 2005-06 dan beri doğru dürüst yönetilmeyen kulüp hatalarına yenileri ekleyerek yoluna devam ediyordu. yıllar sınra, 2011-12 sezonu öncesinde de benzer bir durum yaşandı. 27 mayıs 2011'de giray bulak imzasını atıp takımın başıan geçti ama ersun yanal olayındaki gibi trasnfer anlaşmazlıkları diyerek 8 haziran 2011'de yollar ayrıldı...
kısacası gençlerbirliği 2005-06'dan bu yana her şey aynı tas aynı hamam. taraftar olarak bizler de artık iyice boşlamış durumdayız zira ne yapılırsa yapılsın yönetimin başındakiler bir türlü gitmek bilmiyorlar...
biz de her yeni gün bir yenisine daha imzalarını attıkları saçmalıklara sadece gülmekle yetiniyoruz...
a victory to genclerbirligi oftaş this evening has me slightly depressed. after genclerbirligi went one-nil up thanks to a freaky goal oftaş managed to score two very well taken goals later in the first half, and then defended brilliantly in the second, to run out deserved winners 1-2.
what a surreal situation, and one which definitely should not be allowed, but tonight we got to watch two genclerbirligi teams. the supposedly senior team were all over the place. the so-called junior team out to prove that last week's victory in the ankara (not all) sportswriters cup was not a fluke.
as usual we were down at the chopin nice and early. well, i was down at the chopin nice and early, but soon i was surrounded by various turkish mates from the alkaralar forum.
the alkaralar crowd, being serious gluttons for punishment, went off to watch the warm up. i, of course, ordered another beer and not long later our crowd arrived, spine and his mate gulcu (or is it gucu?), smart arse yankee kanka dave and mrs. smart arse yankee kanka suzanne, and a few newcomers whom we hope to turn into true gencler supporters... davide, a wonderful italian bloke who doesn't mind being reminded of the dive that cost australia a place in the world cup quarterfinals!!!! arrgghhh when the bloody hell will i get over it? chad, a canadian who has been here for only a week or so and truely reckons that he can find some valuable minerals in this country even though the company he works for hasn't found anything for the last 20 years, and chad's lovely bulgarian girlfriend/slash wife who regaled us with great tales of the drunken goings on at bulgarian football games but who will no doubt kill me because in my drunken state i cannot remember her name, nor her marital status.
also managed to meet ertank and oguz, amongst others at the match itself.
i stuffed up pretty badly on the timings. we left for the match at about 8:05 and really we could have stayed at the pub for one or two more beers. but at least it gave us some time to explain to our gencler virgins the whole surreal situation of watching two genclerbirligi teams playing in a top flight match.
i certainly don't want to get into that discussion again now but let me say it was great when the teams came out and the crowd in maraton called them both over with the call "gencler hand-in-hand"
national anthems over and it was time for some serious shouting. "gokcek take us to the hamam" was one of the first songs to go up. as was the section-by-section rendition of "gokcek... su, su, su". su, being the turkish for water.*
having taken on gokcek it was time to take on ilhan cavcav, the chairman of genclerbirligi. i'm not going to go into the reasons yet again as to why we don't like the bloke... just take it for granted.
"cavcav, maraton kombine istiyoruz", (cavcav, we want season tickets for the stand opposite where you sit) i think we shouted. "gercek taraftarlar maratonde" (the real fans are in maraton).
they do sound rubbish in english but cavcav would certainly have heard them and i really wonder for how long he is going to continue to punish us genclerbirligi fans. the man must resign!!!!
the singing continued as the match kicked off and it was fairly good start for genclerbirligi. in the fifth minute our new aussie signing nick carle took a freekick that traore managed to send onto the post and out.
then we went 1-0 up thanks to something weird. erhan (no. 44) had the ball on the right he tried to cross it in but it was a sort of limp-lettuce sort of kick. somehow the defence failed to stop it, perhaps the cross was so bad that they had no chance, and mehmet cakir got onto it and from an angle had a shot that was even limper than the original cross... the ball went on to hit the post and then in. 1-0.
it didn't take long for oftaş to not just get one back but to take the lead. the first goal from serkan atak (who did play contrary to sir eski kanka's earlier report) was class. sedat sent a lovely ball behind our defence from where atak took a lovely shot. 1-1.
the second goal just a few minutes was rather similar but possibly even better. this time though it was olgay who sent it on for yildirim to score.
three goals in the first half, but as smart arse yanky kanka said later on: "even though there were three goals, i've never seen such a boring half of football"
the second half was more fun as genclerbirligi sent everything up front looking for an equaliser, including towards the end of the match playing zoric, a defender, in a position that isaac promise normally plays, but was all to no avail.
the match over and we, of course, called the genclerbirligi oftaş players over to offer our congratulations. they knew that we didn't want them to win and so when we called out the cry "siyah, kırmızı, en buyuk ..." they replied with not what we were expecting ie "gencler" but instead "oftaş". they were taking the piss. but tonight they had every right to. they were the "juniors", we were the "seniors" and they beat us up. one man in particular has to be mentioned and that is the brazillian tozo who had a great match for oftaş, revenge for being given to oftaş by us?
an indulgence please. as a fellow australian i was very interested in how nick carle went tonight. first up we have to put his game in perspective because genclerbirligi were rubbish. we haven't signed a forward this season and okan ozturk is not a fast player.
carle showed signs of brilliance. he got past some players with some lovely moves and he threaded his passes with style. if we get isaac promise back in shape up front (or if we buy a half-decent forward) he could be very dangerous. he has clearly got the skill to get passes through to players running forward... we just need a running forward!!!
he also had a couple of shots on goal which were all blocked by defenders. if any of them had got through the defender they would have been screamers. me.... i'm looking forward to screaming soon.
* for you non-turkish fans reading this gokcek is a w.... who happens to be the mayor of ankara, as well as the honourary chairman of our hated rivals ankaraspor, but who more than anything has been responsible for major water cuts in ankara in the last week or so. for example, my area was without any water this week for about five days... for others it has been longer.
gençlerbirliği: gökhan tokgöz, erhan güven (dk. 52 nikola petkovic), marko zoric, lamine traore, erkan özbey, engin baytar (dk. 78 ferhat kiraz), mehmet çakır, mehmet nas (dk. 58 sandro da silva mendonça), nicholas alberto carle, okan öztürk, sedat yeşilkaya
gençlerbirliği oftaşspor: ferhat odabaşı, remzi giray kaçar, ilhan eker, orhan şam, murat kalkan, mariel everton cosmo da silva, olgay coşkun, serkan atak (dk. 89 çağatay tekin), kemal yıldırım (dk. 83 bülent kocabey), savaş esen (dk. 67 aleksandar jevtic), kadir bekmezci
yedekler: recep biler, hakan aslantaş, kenan çamoğlu, eren özen
teknik direktör: osman özdemir
goller: (1-0) dk. 7 mehmet çakır (ayakla) (1-1) dk. 31 serkan atak (ayakla) (1-2) dk. 34 kemal yıldırım (ayakla)
sarı kartlar: dk. 20 engin baytar, dk. 51 erhan güven, dk. 80 marko zoric, dk. 85 nicholas alberto carle (gençlerbirliği) dk. 74 mariel everton cosmo da silva (gençlerbirliği oftaşspor)