bana göre stress-free bir maç. beşiktaşımızın dördüncü olacağını varsayarak maça gidiyorum. son zamanların beşiktaşı hiçbir kritik durumdan karlı çıkmadı. yok farklı bir skorla kazanacak da sivas şöyle yapacak da gibi hesapların pek de tutmayacağını düşünüyorum. öğleden sonra beşiktaşa gidip, arkadaşlarımla yiyip, içecek, maçta da var gücümle tezahüratlara katılacağım. sanırım şu an itibarıyla maçın sonucuyla ilgilenmiyorum.
bence çarşı'nın tribün liderliğini kaybettiğini gösteren maçlardan biri olmuştur. hala medyatik olmanın ve kamuoyu önündeki popülerliğinin nimetlerinden yararlansa da çarşı liderliği böyle giderse hızlı bir çöküş yaşayacaktır. kan bağışı, nükleer karşıtı eylemler gibi şeyler belki birilerini kandırabilir ama tribün liderliği buradan mı geçmektedir, emin değilim.
bugün kapalı altın çoğu ve kapalı üstün sağı solu yönetimi istifaya çağırırken kapalı ortanın sessiz kalması, hatta karşı tezahüratla istifa çağrılarını bastırması manidardır.
çarşı'yı çarşı yapan yaratıcılıkta da büyük bir kayıp vardır. hep ağır, arabesk bir tezahürat ritmi ağırlık kazanmaktadır. aslında bu biraz içme ve kafa güzelliğinden de kaynaklanmaktadır (!) ama oraya tezahürat için gitmiş bizler için pek de güzel bir durum olmamaktadır.
bazen yeni açıktan ya da kapalı alttan başlayan tezahüratlara- sırf onlar başlattı diye katılmamak ve kendi sıkıcı tezahüratlarına devam etmek de bence en azından ayıptır. daha söylenecek çok şey var ama bugün olanlar bence yakın gelecekteki gelişmelerin göstergesidir.
p.s. 1 ertuğrul sağlam'a su şişesi atan adamı tartaklanmasında bence beis yoktur:) p.s. 2 ilk on dakikadan sonra taraftarın bu maç satılmış diye üzülmesi beşiktaşlılığımı pekiştirmiştir...