can kozanoğlu'nun futbol ve kültürü kitabında (ilk basım 1993) yer alan "gençler deplase olunuz!" başlıklı yazısından;
tribün literatüründe "bir avuç i**e" diye bir deyim vardır, herkes bilir. deplasmandaki en çekilmez durumlardan biride gerçek anlamda bir avuç olmaktır işte. yanı tribünde yüz kişiyi bile bulamamak, ses çıkaramamak. 60'lı ve 70'li yıllarda üç büyüklerden anadolu takımları yönüne doğru seyreden taraftar akışı, son dönemlerde tersine döndü. çoğunluk, yeniden, önce üç büyüklerden birini sonra kendi şehrinin takımını tutar oldu. böylece üç büyüklerin deplasmancıları için eski bir avuçluklar pek kalmadı. keşke anadolu takımları da istanbul'daki bir avuçluk sorunlarını aşabilse. çünkü bu öyle zor bir durumdur ki, özellikle de "bitişik nizam" oturtulduğunuzda... bir seferinde, antalya'da, kapalı tribünün sağ alt köşesinde 50 kişilik filan bir gruptuk. orada işittiğimiz küfürleri, maruz kaldığımız dayılanmaları kolay kolay unutamam herhalde. üç kişi gitmiştik,ben, hilmi ve tevfik. biz simit üstü can pazarı hesabına düşerken, tevfik "bir uğradığı" hatırlı yakınları sayesinde önce nefis bir yemek yemiş, ardından açı şeref tribününde seyretmişti. ihanetin hesabını hem o akşam hem de adana yollarında müzikal bir yöntemle sorduk ama olsun, böyle bir vukuat unutulmaz deplasmanda yol arkadaşına ihanet edilmez!!