ilk basımı 2001 yılında olan ümit kıvanç'ın "kesin ofsayt: televizyon futbolu ve futbol medyası" kitabından;
koskocaman bir başlık: "baliç ve uche tehditt edildi!" sonunda ünlemi de unutulmamış, ben eklemedim. vahim bir olay. fener'in iki futbolcusu tehdit edilmiş. peki, nedir bu mühim haber? spota bakılırsa şu: "antalyasporlu guinichev, boşnak oyuncu ile maç içinde küfürleşip, 'ayağını denk al' dedi. kaleci adnan ise uche'ye, 'hesap vereceksin' tehdidinde bulundu." haberin içinde de, maçın 55. dakikasında guintchev ile baliç'in mücadelesi sonrasında antalyasporlu futbolcunun sözkonusu "tehdidi" savurduğunu, baliç'in de "cevap verdiğini" okuyoruz. baliç "gel ne yapacaksan şimdi yap" deyince guintchev maç boyunca ona sert girmiş. kırmızı-beyazlıların kalecisi adnan da golü atarken kendisine faul yaptığını ileri sürdüğü uche'ye "yaptıklarının hesabını vereceksin," diye bağırarak "ateş üskürmüş.
hepsi bu kadar! birçok maçta futbolcular öfkelendikleri zaman yaşanan cinsten horozlanmalar... ama "tehditlerin" muhatabı fenerliler olduğundan, futbol gazetesi (*) bunu "baliç ve uche tehdit edildi!" başlığıyla büyütür. sırf başlık 7 cm'ye 21 cm'lik yer kaplamakta, kapkara harfleriyle birkaç metreden okunabilmektedir.
şu soru ne kadar anlamsız kaçar: günün birinde, bir fener-antalya maçından sonra bir spor sayfasında, "adnan ile guintchev tehdit edildi!" diye bir başlık okuma ihtimali var mıdır?
ilk basımı 2001 yılında olan ümit kıvanç'ın "kesin ofsayt: televizyon futbolu ve futbol medyası" kitabından;
"doğal" hiyerarşinin mutlaklaştırılması ve "hayatın doğrusu" gibi dayatılması futbol âlemimizi her anlamda kirletiyor "ötekiler "in tepkilerine, öfkelerine hak verdiğini her satırda belli eden biri olarak, şimdi de aksi bir örnek vereyim. 2000-2001 sezonunun ilk yarısında antalya'da oynanan antalyaspor-fenerbahçe maçından sonra kırmızı-beyazlıların teknik direktörü metin ünal kamera ve mikrofonların karşısına geçip, duymaya çok alıştığımız şeyleri söyledi: hakkımızı yiyorlar. madem böyle yapacaklar niye bizi bu ligde oynatıyorlar? üç büyükler kendi aralarında maç yapsın, anadolu takımları da kendi aralarında oynasın, vs...yenilgiden ötürü üzgün ve kızgın antalya taraftarına ve maçı seyretmemiş hemen herkese baştan haklı görünebilecek sözler. ben de maçı seyretmeseydim, klasik sahnelerin cereyan ettiğini düşünürdüm. ama maçta ünal'ın böyle konuşmasını haklı kılacak pek bir şey olmamıştı. fener'in uche'nin ayağından kazandığı gol, belki bazı hakemlerin faul çalıp iptal edebileceği, birçok hakemin de vereceği türden bir karambol golüydü. antalya'nın gollük bir pozisyonu ofsayt diye kesilmiş, buna karşılık sarı-lâcivertlilerin pekâlâ verilebilecek bir penaltısı verilmemişti. velhâsıl antalyaspor, kazanmayı hak ettiği maçı hakem marifetiyle kaybetmiş falan değildi.
ama mevcut ortamın kirliliği, antalyaspor teknik direktörüne, 6-0'lık werder bremen yenilgisinin hemen ardından gelen bu ikinci yenilgiye kimsenin kolay kolay itiraz edemeyeceği bir kılıf bulma şansını vermişti. böylece, bendenizin de, futbol adamına değil futbol yazarına cân-ü gönülden hak verdiğim ender durumlardan biri çıktı ortaya. fotomaç'ta haşim şahin şöyle yazdı metin ünal'ın tutumu üstüne: "bugüne kadar yaratıcılığı, düşünceyi hapsetmiş o bildik kasaba politikası, bu kez de metin ünal'la umudun elini kolunu bağladı, türkiye adına. bir 'anadolu' edebiyatı da o yaptı. (...) pervasızca dini milli değerlerimizi sömüren utanmaz politikacılarımız gibi toplumsal yaralarımızıdan birini kaşıdı metin ünal. eh, şiirin günah, süşüncenin suç sayıldığı, düşünen, üreten insanların 'tehlikeli' damgası yediği bir ülkedeyiz ne de olsa! metin ünal da kolay ve çok revaçta olanı seçti. ama politikacıya yakışan şeyler bir spor adamına uymuyor ne yazık ki."
bu "anadolu edebiyatı" durduk yerde oluşmadı. bunu, dört kulüp dışında bütün futbol takımlarına, daha sahneye çıktıkları andan itibaren "mazlumlar" rolünün figüranlığı konumunu uygun gören medya teşvik etti. altyapısını da federasyon ve şahsiyetlerini "büyük" kulüplerin "büyük"lügüne ezdiren hakemler oluşturdu. elbette her maç, her hakem ve her pozisyonu aynı tornaya sokmaya kalkarsak hem haksızlık ederiz hem de yanlış bir izlenim yaratırız. ama şu çok açık bir gerçektir ki, çoğu durumda hakemler özellikle "büyük" takımlar aleyhine sert kararlar verirken zorlanırlar. e, kolay değildir 20 bin kişinin önünde fener'den, galatasaray'dan cart diye adam atmak. "büyük" takım futbolcularının çoğu, bu manevî baskı etkeninin bilincindedir. herhangi bir "küçük" takım futbolcusunun kendinde asla göremeyeceği haklara sahip olduklarını varsayarlar ve hakemden özel muamele beklediklerim açıkça belli ederler. galatasaraylı hakan ünsal'ın artık her yere düşüşünde "kart, kart!" diye bağırarak hakemin üstüne yürüyüşünü alalım. bunu siirt jet-pa'dan bir futbolcu üstüste birkaç maçta yapsa acaba nasıl bir karşılık görür? fenerli lazetiç'in bazı maçlardaki beş dakikalık performansı, herhangi bir "küçük" takım futbolcusunu birkaç defa sahadan attırmaya yeter. beşiktaşlı nouma, meselâ çaykur rizespor'da olsaydı..? hagi bahsini hiç açmıyoruz haliyle...
antalya, uefa kupası'nda dağılmış, f.bahçe karşısına özür için çıkmıştı. kanarya buna izin vermedi. uche golü attı. sarı lacivertli takıma hayat verdi.
bol kartlı maçta f.bahçe istediğini aldı, zirve için ümitlendi. sarı lacivertliler, bir çok pozisyonu cömertçe harcadı. aldığı 3 puana sevindi. istanbul'a mutlu döndü.
f.bahçe'de antalya'da şen. zorlu deplasmanda sarı lacivertli takım ikinci yarıda uche ile bulduğu golle sonuca gitti: 1-0.
dakika6: korner topuna yükselen antalyasporlu nuri ile fenerbahçeli uche kafa kafaya çarpıştı. alnı yarılan ve kanlar içinde kalan nuri hastaneye kaldırılırken yerini darci montero'ya bıraktı.
dakika13: darci'nin pasında atilla ceza sahası dışında sağ çaprazdan sert vurdu top kaleci rüştü'de kaldı.
dakika14: abdullah soldan ceza alanına ortaladı, baliç'in sert vuruşunu adnan bloke etti.
dakika32: baliç'in ceza alanına dolduduğu topa andersson yakın mesafeden üstten auta gönderdi.
dakika39: antalyaspor'un ceza sahasın dışından kazandığı serbest atışta darci'nin şutu kaleci rüştü'de kaldı. daha çok orta saha mücadelesi şeklinde geçen maçın ilk yarısı golsüz sona erdi.
uche dokundu ve attı
dakika 51 ogün'ün yaklaşık 20 metreden kullandığı serbest atışta kaleci adnan yere yatarak sol köşede ykaladığı topu elinde kaçırdı, kale önündeki karambolde top en son dokunan uche fenerbahçe'yi 1-0 öne geçirdi.
dakika72: ogün'ün sol çaprazdan sert vuruşunda top lacesi adnan'da kaldı. 73'üncü dakikada burhan'ın ceza aya üzerine ortasında şenol göğsüyle aldığı pozisyonda ağır davranınca savunma tehlikeyi uzaklaştırdı.
dakika78: ani gelişen fenerbahçe atağında ali güneş'in pasında moshoeu vurdu adnan kornere çıkardı.
dakika86: rapajiç'in pasıyla ceza alanına giren baliç'in sert şutu kaleci adnan'da kaldı.
dakika89: bu dakikada darci'in 35 metreden kullandığı serbest atış üstten auta gitti.
dakika90: baliç maçın uzatma dakikalarında atilla'nın ceza alanına doldurduğu topa şenol arka direkte vurdu top az farkla auta çıktı. maç da fenerbahçe'nin 1-0 galibiyetiyle sona erdi.
antalyaspor a.ş.: adnan karahan, burhan saatcioğlu, kamil çakır, vedin musiç, şenol yavaş, nuri kamburoğlu [sakatlandı] (dk. 8 darci miguel monterio), hüseyin çimşir (dk. 54 uğur yasan), maurizio gaudino, gochopetkov guintchev, atilla birlik, selahattin kınalı (dk. 79 mahmut karıklar)
yedekler: nikola damjanac, mustafa yalçınkaya, bora taş, ahmet sönmez
teknik direktör: ?
fenerbahçe a.ş.: rüştü reçber, ogün temizkanoğlu, mustafa doğan, deniz uygar, zoran mirkovic, haim michael revivo (dk. 74 john lesiba moshoeu), elvir baliç, nicola lazetic, abdullah ercan, bernt kennet andersson (dk. 79 milan rapaic), yusuf şimşek (dk. 58 ali mehmet güneş)
yedekler: oğuz dağlaroğlu, niyazi serhat akın, gökhan bozkaya, mehmet ayaz
teknik direktör: ?
goller: (0-1) dk. 51 deniz uygar (ayakla)
sarı kartlar: dk. 12 darci miguel monterio, dk. 18 selahattin kınalı, dk. 33 hüseyin çimşir, dk. 34 maurizio gaudino, dk. 51 adnan karahan (antalyaspor a.ş.) dk. 25 abdullah ercan, dk. 89 ali mehmet güneş (fenerbahçe a.ş.)