ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
mehmet yılmaz'ın "kimseye benzemez sen bambaşkasın" başlıklı celil sağır röportajından;
- çok sevdiğiniz samsunspor'a karşı forma giyemediniz hiç. nasıl bir duygu bu?
harika bir duygu. benim için çok zor olurdu. hem fener'de hem de malatya'da nasip olmadı bu. ancak o samsun'daki şampiyonluk maçında oynamak isterdim çünkü farklı bir ortam vardı o gün. hatta son yirmi beş dakika yedek kulübesinin orada ısındım oyuna girmek için ama mustafa hoca oyuna sokmadı beni. çok üzülmüştüm meğer heyecandan hoca unutmuş beni. oyun o sırada 2-1'di... maçtan sonra "oğlum ben seni unuttum heyecandan," demişti mustafa hoca. benim istanbul transferindeki tek pişman olduğum nokta geç gidişim oldu. oraya gittiğimde 26-27 yaşımdaydım, daha erken gidebilirdim. çünkü tam altı sene boyunca hem serkan'ı hem beni sürekli istedi istanbul takımları. çünkü biz dalgalı bir grafik çizmedik, hep üst düzeyde top oynadık. ama bazı sebeplerden dolayı gitmedik uzun süre.
ilk basımı 2009 yılında olan mehmet yılmaz'ın "samsunspor: kırmızı beyaz siyah" kitabından;
mehmet yılmaz'ın "bizim çocuklar bizim tribünler" başlıklı yazısından;
şirinler grubu bugün de varlığını devam ettiren ve samsunspor tribünleri denince doğrudan hatırlanan bir grup. şu sıralar kendisine ait olan, samsunspor logolu samsun çiçekevi'nde hayatını kazanan göker göksel ile şirinleri ve samsunspor tribünlerini konuştuk. o konuşmanın satır başları şunlardı:
2001'deki fenerbahçe maçı samsunspor tribünlerine büyük darbeyi vurmuştur. stadımızın fenerbahçe'ye adeta satılması, bizler için yılların emeğinin görmezden gelinmesi, aldatılmak, horlanmak, samsunsporluluğun hafife alınması demekti. o sezon vip'te bizim on kişilik arkadaş grubumuzun yeri vardı. maça bir gittik, her taraf sarı-lacivert. kafamı çeviriyorum protokol tribününde fenerliler; bayraklar, atkılar. maraton fener'e verilmiş ve samsunspor taraftarına sadece kale arkaları verilmiş. eğer bir insan maraton tribününü rakip taraftara veriyorsa, kendi mahremini teslim etmiş demektir. biz o manzara karşısında dayanamadık tabii. yaptığımız şeyler ahlaken doğru olmayabilir; yani tepki vermemiz doğru ama biz küfür ettik, kavga ettik. maç öncesi ve sonrasında da büyük olaylar olmuş ama ben onları bilmiyorum. biz kapalıdaydık. ertesi gün samsunspor tribünlerinin önde gelen isimleri ve kameralarda tespit edilen kişiler emniyette toplatıldı. ben de vardım. bir gece nezarette kaldık. ertesi gün mahkemeye çıkarıldık. orada bulunan kişiler o güne kadar samsunspor tribünlerinin beyin takımı idi. idi diyorum çünkü o günden sonra o terk edilmişlik, sahipsizlikten sonra çoğu için samsunspor bitti. evet, samsunsporluyuz; bu bir tutku, bu sevda içeri girmiş, çıkmaz asla ama son altı-yedi yılda birkaç kez öylesine gittim stada. ilk üç sene stada adımımı atmadım bile. çok arkadaşımız da aynı hisleri yaşamıştır. bu yaşıma kadar karakol nedir bilmezdim, hem nezarette yattım hem de cezaevinin kapısından döndüm. zaten ertesi hafta derneğimiz protesto mahiyetinde bütün faaliyetlerini durdurmuş ve kapanmıştır. şayet o maçta başkan ismail uyanık olsa idi samsunspor kulübü o pozisyona gelmez ve stadı rakibine tahsis etmezdi bir, olsa bile biz öyle sahipsiz kalakalmazdık ortada.
ismail uyanık bu kulübe gelmiş en büyük başkandır. ismail uyanık hiçbir taraftara para yedirmemiştir. kimseyle çıkar ilişkisi olmamıştır. deplasman masrafını karşılarken ya da başka işlerde parayı dolaştırmazdı. diyelim ki otobüs kaldıracağız; şoförleri o çağırırdı, derdi ki, 'bu arkadaşları maça götürüyorsun, gelip parasını benden alıyorsun.'
yeni şirinler kurulurken, 2001 yılında banazlı (murat) bana geldi, dedi, 'abi grubu kuruyorum, senden şirinler ismini istiyorum.' dedim, 'buna ben tek başıma karar veremem, arkadaşlarla konuşayım.' neticede banazlı yaşça bizden küçük ama bizim tribünlerimizde büyümüş, sevdiğim bir kardeşimdir. olur dendi ve o da başladı bu işe; gayet de iyi götürüyor bence.