18:30'da incek’teki iş yerinden çıkıp servisle ulusa ve oradan da stada ulaştığımda maçın başlamasına yarım saat vardı. tribünde yerimi aldığımda ilk gözüme çarpan şey tribünlerin boşluğu idi. malum cuma maçı ve soğuk! hem de çok soğuk!
saatlide bulunan trabzonsporlular büyük bir trabzonspor bayrağı açtılar. bu tarz şeylere alışkınız ama garip olan bordo-mavi bayrağın üstünde bulunan boğaz köprüsü resmi ve altında yazan "boğaz'ım kuruyana kada seni seveceğim yazısı" idi... birbirimize gösterim "nasıl yani?" dedik. "trabzonspor istanbul takımı olsa tamam da?"
tanıl abi berlin'deki bir seminerden yeni dönmüştü. biraz çarprazımızda 2 tane muhtemelen trabzonlu olan ama belli etmemeye çalışan iki 40 üstü yaşlardı adam vardı. zayıf ve sert mizaçlı tiplerdi. bir üzerlerindeki siyah uzun, ince pardüsler ve birinin kafasındaki deri şapka aklıma 50'lerdeki cia ajanlarını getirdi. tanıl abiye gösterdim. belli etmeden güldük. ardından tanıl abi, "savaş sonrası... berlin duvarı yeni yapılmış..." dedi ve ben de ekledim "bunlar maçta ne yapıyorlar diye bakmak üzere iki ajan göndermişler..."
maçın ilk yarısı kısır bir orta saha seyrinde geçiyordu. iki hafta oynanan ve farklı kaybettiğimiz fenerbahçe maçının hala takımın üzerinde baskı yaptığı görülüyordu. takım daha temkinli idi. sağdan gelişen bir trabzon atağında ergün rakibini kaçırınca yerden bir orta geldi ve kaleci ile birlikte 4 gençlerlinin önünden geçip en en arkadaki alanzinho'nun dokunuşu ile yenik duruma düştük. ardından devre sonuna kadar yine orta saha mücadelesi şeklinde devam etti...
devre arasında ural'ın (aka hugo sanchez) yanına gittiğimde donuyordu. ciddi anlamda katılaşmıştı. "nolcak abi maç" diye sordum ve hemen ekledim "bence bitti maç trabzon alır" ural ise sakindi, "maç berabere biter kasma da ben asıl donuyorum olm ya!"
ikinci yarının ilk dakikasından itibaren trabzonspor sürekli zaman geçirmeye oynadı. gençlerbirlikliler ise bir şeyler yapmaya kasıyorlar ama bir türlü sonuç alamıyorlardı. derken futbol sahalarında canlı olarak izlediğim en enteresan olaylardan biri yaşandı. geriden trabzon savunması arkasına gönderilen bir topu, trabzon kalecisi tolga kafa ile uzaklaştırdı. kaleye yaklaşık 25-30 metre uzaklıktaki topa tum gelişine aşırtma bir vuruş top havada iken herkes "yuh!" diye geçiriyordu içinden (maçtan sonra sorduğum herkes doğruladı bunu) ama sonra top bir inişe geçti ki... işte o an hem bizler hem trabzonlu seyirciler topa kitlendi. stadta çıt çıkmıyordu. top indi... indi... ben zıplamaya hazırlanırken üst direğe çarpıp sahaya döndü! ama direk sesi resmen yankılandı... inanılmaz bir andı...
akabinde bir pozisyonda burak ceza alanına girdi. ante yanında koşuyordu. bir hamle yaptı ve burak (bana göre!) kendini yere attı. maçın başından beri sürekli oyunu durduran hakem penaltıyı verdi. o an yine hiç görmediğim bir şey oldu. tolga kalesinden koşarak geldi, burak'a sarıldı, öptü ve geri döndü! burak topun başındayken içimden "dışarı atacak" diye geçiriyordum ki direkten döndü...
her aut pozisyonunda tolga topu alıp yere koyuyor. sonra eğilip düzeltiyor. sonra geri geri gidiyor ve o anda bir trabzonlu defans oyuncusu gelip eğiliyor. topu düzeltiyor ve geriliyor. sonra da aut atışını kullanıyor... zaman geçirmek için yapılan bu sahneyi sanırım 2-3 kere izledik. trabzonspor sürekli azman geçiriyor ve hakem uyarı dahi vermiyordu...
90+'da bir karambolde tum'un attığı golle bir anda stad bayram yerine döndü. çok bağırdık, eğlendik. "burası ankara buradan çıkış yok!"
golden sonra trabzonspor resmen şoktaydı. işte o anlarda 2 tane net pozisyon oldu ki biri gerçekten çok netti. zec topu alıp ceza alanı çizgisine doğru giderken, solunda bir ve sağında 2 gençlerli vardı. o ise şutlamayı tercih etti. çok cılız bir şuttu ve tolga kolayca topa sahip oldu...
maçın ilginç anlarından biri de skor 1-0 iken sürekli zaman geçiren trabzonspor değilmiş gibi. 1-1 olunca kaleci ramazan aut atışı yaparken burak'ın sürekli yan hakeme "zaman geçiriyorlar" diye şikayet etmesi de resmen "çirkeflikti!"
özellikle ilk yarıda çok top ezen tum için "çıksın abi ya" demiştik ama hem üst direkten dönen topta hem de 90+'da attığı golle bizi utandırdı. helal olsun!