14. hafta maçları 7-8 aralık 2011 tarihlerinde oynanacak. fakat 7'sinde trabzonspor fransa'da lille ile şampiyonlar ligi maçı oynayacağı için aynı hafta oynaması gereken gençlerbirliği maçı 14 aralık 2011 çarşamba tarihine ertelenmiştir...
maçın daha önce 20'de oynanacağı açıklanmıştı fakat daha sonra beşiktaş'ın aynı gün 20'de stoke city ile oynayacağı avrupa ligi maçı düşünülerek 17:45'e alındı...
trabzonspor maçı öncesi ligde deplasmanda oynadığı 6 maçta 2 beraberlik ve 4 mağlubiyet elde eden gençlerbirliği, avni aker'de elde ettiği galibiyetle, deplasmanda ilk kez üç puanla tanışmış oldu. ankara temsilcisi ayrıca bu galibiyetle ligde trabzonspor'un da üstüne çıkmayı başardı.
yukarıya tırmanmak için en önemli maç, mehmet ali çetinkaya
süper lig'in 14. hafta erteleme maçında trabzonspor'a konuk olacak ekibimiz, rakibi ile lig tarihindeki 55. (9g, 13b, 32m, 51ga, 106gy) ve trabzon'daki 28. (3g, 5b, 19m, 23ga, 66gy) maçına çıkacak.
iki takım arasındaki istatistiklere bakıldığında kırmızı-siyahlıların trabzonspor'a karşı şansının çok tutmadığı görülüyor. ekibimiz trabzonspor'a karşı en son galibiyetini 2003-2004 sezonunda oynadığı ilk devrenin son maçında 3-1'lik skorla almıştı.
trabzonspor, ligde oynadığı son 4 maçtır (2b, 2m, mersin idman yurdu, beşiktaş, sivasspor, galatasaray) kazanamıyor. gençlerbirliği ise aynı dönemde oynadığı 4 maçta (1g, 2b, 1m, sivasspor, fenerbahçe, galatasaray, orduspor) 5 puan toplamış durumda.
trabzonspor 21 puanla 9. ve gençlerbirliği 19 puanla 11. sırada bulunuyor.
deplasmandaki trabzonspor maçları deyince tanıl bora'nın aklına gelen ilk maç ve anısı şöyle;
"1997/98 sezonu, düşmemek için didindiğimiz (ve malum, sondan bir önceki hafta şekerspor fener'e karşı 1-0 öndeyken kemalettin'in attığı fuzuli beraberlik golü sayesinde yırttığımız) sezon. ligin ikinci devresinin ortaları. deplasman'da trabzon'la oynuyoruz, trabzonspor lider, şampiyonluğa oynuyor. pek ümidimiz yok yani. maçı televizyonda berbat bir naklen yayın programı var, oradan izliyorum. televizyon ama aslında radyo gibi. yanlış hatırlamıyorsam ümit aktan sunuyor, bilinen cazgır üslubuyla. gol oldukça stadlara telefon bağlantısı yapılıyor, ciyak ciyak bağırışılıyor, o iki takımın eski maçlarından da görüntüler veriliyor ekrana.
oğlan küçük, evde ikimiziz. kulağım televizyonda.
maça iki defa bağlandı, ilk yarıyı 2-0 mağlup kapadık, gayet normal sayıyorum.
derken ikinci yarı başladı, bir daha bağlandı trabzon'a, aaa, bir gol attık! küçük bir heves kıpırtısı. derken hemen 3-1 oldu, heves söndü. ama o da ne, artarda gol anonsları bangırdıyor, artarda trabzon'a bağlanıp duruyor ve artarda gol atıyoruz! 4-3 öne geçiyoruz, inanılır gibi değil. yerimde duramıyorum. bir yandan güya oğlanı eğlemeye çalışıyorum ama kafam orada değil, seğirtip gidip bodoslama kalorifer demirine toslasa farkında olur muyum şüpheli.
saniyeler geçiyor, lehimize geçiyor, derken telaşla trabzon'a bağlanıyor ve evet, yemişiz, 4-4 olmuş. hiç hesapta olmayan bir puandır yine de, şükür diye inişiyorum ama spiker tekrar bağırmaya başlıyor, bir tane daha atıyoruz son dakikada, 5-4! deli bir skor. öyle de bitiyor. oğlanı da alıyorum kucağıma, zıp zıp zıplıyorum.
harika bir tesadüf (tevakuf), ertesi gün erkan sözeri ile randevulaşmışız ve maç günü çıkan radikal iki'de onla ilgili yazdığım portre yazısı yayımlanmış. pazartesi gençlerli birkaç arkadaşımla beraber erkan'la buluşuyoruz, yemeğe gidiyoruz. trabzonsporlu bir garson tanıyor, "abi liderlikten ettiniz bizi" diye takılıyor. erkan her zamanki gibi sakin, başı önünde. yılmaz vural'ın galibiyeti sahiplenip havalara girmesine kibarca bozuk atan bir jest yaptığını hatırlıyorum. maçtan hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor, "5-4'lük maç olur mu? hayatta bir defa olur öyle bir maç, nasıl oldu anlamadık" gibi bir şeyler söylüyor.
bir de ondan epey zaman sonra ümit özat'la buluştuğumuzda, o maçta iki gol atan sandor tomasz'ın gençlerbirliği'ne gelmiş en iyi yabancı futbolculardan birisi olduğunu söylediğini hatırlıyorum. italya'dan kiraladığımız bir macar oyuncuydu. evet, kumaşının iyi olduğu anlaşılıyordu ama doğrusu ankara'daki maçlarda pek inisyatif aldığını göremiyorduk. izleyemedik ama galiba o trabzon maçı sandor tomasz'ın parladığı bir günmüş. zaten bir lig devresi boyunca toplam 2 gol atmış, ikisi de o maçta."
maçı beer bus'ta seyrettim. özellikle 2-1'den sonra yiyecek tırnak kalmadı diyebilirim. fakat hakedilen güzel bir galibiyet oldu kesinlikle. bu sezon deplasmanda ilk galibiyetimiz.
seyirin ilgi çeken noktaları. mehmet yine gecikti. attığımız ilk golde ve yediğimiz golde tuvalette olan arkadaşlar üzerinden çeşitli totem tekliflerimiz oldu. maçtan sonra kumsal'a giderek hamsi yemek siparişi verirken düşünülmüş olmasa da yerken akla geldiği gibi pek manidardı.
velhasıl güzeldi. devreyi 24 puanla kapatmak istiyoruz diyen fuat hoca da hedefine oldukça yaklaştı. fuat hoca demişken. acaba giray bulak kalsaydı halimiz nice olurdu diye düşünmeden de edemiyorum.
maçtan dakikalar 14. dakikada sağ taraftan taç çizgisinin kenarında celustka'dan sıyrılan hurşut'un sağ ayağıyla yaptığı ortadan gelen topa ceza sahası içinde iyi yükselen soner, kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı kaleci tolga'nın sağından filelere gönderdi: 0-1. 20. dakikada alanzinho'nun pasında ceza alanı çizgisinin hemen dışındaki volkan'ın şutunda top, kaleci ramazan'da kaldı. 30. dakikada colman'ın ceza alanı dışından attığı şuttan gelen topu kaleci ramazan, iki hamlede kontrol etti. 31. dakikada volkan'ın sağ taraftan yaptığı ortada, savunmada aykut'un ters vuruşunda top, direğin az farkla yanından auta çıktı. 37. dakikada azofeifa'nın ceza sahası yayına yakın yerden kullandığı serbest vuruşta meşin yuvarlak. direğin dibinden auta gitti. karşılaşmanın ilk yarısı, gençlerbirliği'nin 1-0 üstünlüğü ile sona erdi. 50. dakikada ceza alanı içindeki soner'in yerden şutunda kaleci tolga, topu kontrol etti. 54. dakikada trabzonspor yarı alanındaki herve tum'un pasında ceza alanı dışında serkan'ın önünde topla buluşan yasin, yerden bir vuruşla meşin yuvarlağı kaleci tolga'nın sağından filelere gönderdi: 0-2. 58. dakikada yasin'in pasında ceza alanı dışındaki azofeifa'nın yerden şutunda kaleci tolga'yı geçen meşin yuvarlak, az farkla auta gitti. 59. dakikada sol taraftan ceza alanı son çizgisinde cem can'dan sıyrılan henrique'nin şutunda, savunmadaki aykut'un göğsünden seken topa bu oyuncunun elle de müdahale ettiğine hükmeden hakem ilker meral, penaltı noktasını gösterdi. 60. dakikada penaltı noktasına konuna topun başına geçen colman, meşin yuvarlağı ters tarafa yatan kaleci ramazan'ın solundan ağlarla buluşturdu: 1-2. 69. dakikada colman'ın soldan ortasında savunmanın uzaklaştıramadığı topu adrian, düzgün bir vuruşla kaleye doğru gönderdi, ancak meşin yuvarlak üst direğe çarparak oyun alanına döndü. dönen topu savunma oyuncuları uzaklaştırdı. 74. dakikada alanzinho'nun pasında soldan ceza alanına giren halil'in yerden şutunda kaleci ramazan'ı da geçen top, yan direğe çarptı. pozisyonun devamında serkan'ın sağdan ortaladığı meşin yuvarlağa adrian'ın vuruşunda kaleci ramazan, topu çelerek bir kez daha kalesinde gole izin vermedi. 81. dakikada henrique'nin pasında savunmanın arkasında topla buluşarak ceza alanı içinde kaleci ramazan ile karşı karşıya kalan halil'in şutunda ramazan, yatarak ayaklarıyla topu uzaklaştırdı ve tehlikeyi önledi. 90. dakikada ceza alanı dışındaki alanzinho'nun şutunda savunmada aykut'un ayak koyduğu top, direğin az farkla yanından kornere çıktı. karşılaşma, gençlerbirliği'nin 2-1'lik üstünlüğü ile sona erdi.
karşılaşmanın yardımcı hakemlerinden hakan yemişken'in babasının vefat etmesi nedeniyle merkez hakem kurulu bu maça ismail şencan'ı atadı.
bordo-mavili ekip, erteleme maçına vasat girdi. başkent ekibi ise organize ataklarını soner'in golüyle süsledi. ikinci 45'e beraberlik baskısıyla giren ev sahibi yasin'in şok golüyle sendeledi. colman'ın penaltısı ümit verdi, ancak iki top direkten sekti, puan gelmedi
trabzonspor teknik direktörü şenol güneş, gençlerbirliği'ne 2-1 mağlup oldukları maçın ardından yaptığı basın toplantısında, oyuncularında fiziksel ve zihinsel dalgalanmalar olduğunu söyledi. güneş, kendi evlerinde beklenmeyen ve hesapta olmayan bir mağlubiyet aldıklarını ifade ederek, "oyunun tamamında hakimiyetimiz var ama ilk başlangıçta savaşçı ruhumuzu rakibe hissettiremedik. rakibin çabuk çıkmasına cevap veremedik. rakip ilk yarı bir kez geldi ve gol attı. ikinci yarıda da aynısı oldu. özellikle ikinci golden sonra gol için hamlelerimiz çok daha fazla oldu, pozisyonda ürettik, goller de bulabilirdik ama olmadı. bu maçta fiziksel ve zihinsel dalgalanmalar oyuncular üzerinde çok daha fazla hissedildi" diye konuştu.
geriye düştükleri anlarda mücadeleye devam etmelerinin sevindirici olduğunu da söyleyen güneş, "zaman zaman oyunda olağanüstü işler yapan oyuncular bazen ise tamamen oyundan koptu. bu da takım bütünlüğünü etkiledi. oyunun tamamına bakılırsa yakaladığımız pozisyonları kaçıran rakibin direncine karşı cevap veremeyeyen bir takım olarak eksikliklerimiz olduğu bir gerçektir. bu bizim kendi gerçeğimizdir ve bunu gizlemeyeceğiz" diye konuştu.
"şimdi üzülme zamanı değil"
güneş, bir an önce toparlanmaları gerektiğini de ifade ederek, "şimdi üzülme zamanı değil. şimdi tekrar toparlanma ve çalışma zamanı. bizim üzülmeye de, dinlenmeye de, çalışmaya da zamanımız yok. pazar günü fenerbahçe ile oynayacağız, ardından hemen çarşamba günkü maça hazırlanacağız. ne kadar erken toparlanırsak o kadar iyi olur. kafamızı öne eğip teslim olmak yerine, şimdi tam tersine direncimizi sahaya yansıtıp, dik durmanın ve savaşmanın zamanı. böyle dönemlerde dikkatli olmalıyız" şeklinde konuştu.
halil: "başımız yukarıda gezmemiz lazım"
trabzonsporlu futbolcu halil altıntop, söyleyecek fazla bir şey olmadığını ifade ederek, "istediğimiz gibi gitmiyor maalesef. ilk yarı gençlerbirliği bir kez kalemize geldi oda gol oldu. ilk yarı bir çok pozisyon ürettik ama golü bulamadık. ikinci yarı yine bir şut çektiler ve oda gol oldu. biz pes etmeden pozisyonlar ürettik. belki golü biraz daha erken bulsak daha iyi şeyler olabilirdi. futbolda böyle şeyler olabiliyor. şu anda bize yakışmayacak kadar az puan topladık. yoğun bir tempo geçiriyoruz. başımız yukarıda gezmemiz lazım. önümüzde iki maç kaldı ve onları bize yakışır bir şekilde tamamlayıp, biraz dinlenip ikinci yarıya iyi başlamamız lazım" diye konuştu.
aykut: "şans bizim yanımızda olmadı"
bordo - mavili futbolculardan aykut akgün ise maça istekli başladıklarını ifade ederek, "rakibin 1 - 2 kez geldiği pozisyonlarda talihsiz bir gol yedik. ona rağmen bırakmadık maçı. ilk yarı öyle bitti. ikinci yarıya çok arzulu başladık ve yine şansız bir gol yedik. maçı yine bırakmadık, direkten dönen pozisyonlarımız vardı. biraz şans bizim yanımızda değildi. telafisi fenerbahçe maçı olacak. o maça en iyi şekilde hazırlanıp telafisini yaparız umarım" dedi.
çapa: "deplasmandaki ilk galibiyetimizi aldığımız için mutluyuz"
gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa, takım oyunuyla kazandıklarını vurgulayarak, "bu sezon deplasmanda aldığımız ilk galibiyet, bu yüzden mutluyuz. aslında bugüne kadar deplasmanda kötü oynamıyorduk ama yakaladıklarımızı değerlendirememiştik. her ne kadar trabzonspor puan olarak ligde hak etmediği yerde gibi gözükse de sonuçta trabzonspor'a karşı oynuyorsunuz. şampiyonlar ligi'nde inanılmaz işler yapmış bir takım. bu yoğun maç temposunun lige yansıyacağı belliydi. trabzonspor bugüne kadar bir çok maç oynadı ve yorgundular. biz her maçı aynı anlayışla oynamaya çalışıyoruz. bireysel anlamda değil takım halinde neler yapabiliriz bunu oyuncularımıza aktarmaya çalışıyoruz. 2 -0 'a kadar gayet etkili oyun oynadık. 2 - 1'den sonra geriye düşen takımlar biraz daha risk alınca daha iyi oynamış gibi gözüküyorlar. galip geldiğimiz için mutluyuz, trabzonspor'a hem avrupa ligi'nde, hem de ligde başarılar dilerim" dedi.
mehmet sedef: "son maça kadar serimizi sürdürmek istiyoruz"
gençlerbirliği futbolcusu mehmet sedef, deplasmanda galip geldikleri için mutlu olduklarını ifade ederek, "deplasmanda galip gelmeyi başardık. üç puan almak bizim için çok önemliydi. iyi bir seri yakaladık umarım bunu son maça kadar devam ettiririz ve devreye mutlu gireriz. trabzonspor'un yorgun olduğunu biliyorduk ve bunu iyi değerlendirdik" diye konuştu. aykut akgün ise önemli bir galibiyet aldıklarını ve çıkışlarını sürdürdüklerini vurguladı.
gençlerbirliği deplasmanda ilk kez
trabzonspor maçı öncesi ligde deplasmanda oynadığı 8 maçta 2 beraberlik ve 6 mağlubiyet elde eden gençlerbirliği, avni aker'de elde ettiği galibiyetle, deplasmanda ilk kez üç puanla tanışmış oldu. ankara temsilcisi ayrıca bu galibiyetle ligde trabzonspor'un da üstüne çıkmayı başardı.
giray hastaneye kaldırıldı
bu arada gençlerbirliği maçında rakibiyle girdiği ikili mücadele sonrası burnuna darbe alan giray kaçar, maçın ardından hastaneye kaldırıldı. futbolcunun burnunda kırık olduğu ve hafta sonu oynanacak olan fenerbahçe maçına yetiştirilmesi için yoğun çaba harcanacağı öğrenildi.
hakemler: ilker meral, mehmet cem hanoğlu, ismail şencan
trabzonspor: tolga zengin, arkadiusz glowacki (dk. 46 adrian mierzejewski), giray kaçar, ondrej celustka, serkan balcı, gustavo colman, aykut akgün, alanzinho, volkan şen (dk. 65 pawel brozek), halil altıntop, paulo henrique
yedekler: onur kıvrak (k), zeki ayvaz, mustafa yumlu, ferhat öztorun, marek sapara
teknik direktör: şenol güneş
gençlerbirliği: ramazan köse, aykut demir, debatik curri, ante kulusic, mehmet sedef, yasin öztekin (dk. 76 erdal kılıçaslan), randall azofeifa (dk. 85 mehmet akgün), hurşut meriç (dk. 78 joachim mununga), soner aydoğdu, cem can, herve tum
birkaç hafta önce ural atkı koleksiyonundaki gençler atkılarını fotoğraflamış ve hikayelerini yazmıştı ben de blogumda yayınlamıştım. ural’ın atkıları içinde hem uzun, hem kullanımı kolay hem de kırmızı-siyah-beyaz renk tonları ve sadeliği ile nefis olan bir atkıya gönlüm kaymaya başlamıştı. ural haliyle vermek istemedi. neyse ki zeynep'in büyük katkısı ile maçtan 2 gün önce ödünç aldım. 2 gündür onu takıyorum. maçı tanıl abilerde izlemeye gittim. kapıdan girer girmez tanıl abi atkıyı gördü ve "o ne, yeni mi?" dedi ben de hikayesini anlattım. çok sevdiğini söyledi ve alıp bir süre taktı...
salona geçtim ve sehpanın üzerinde kırmızı-siyah bir yumak ip, iki kalın şiş ve yeni başlanmış bir örgü gördüm. mutfağa koşup aksu ablaya, "tanıl abiye kazak (aklıma sadece o geldi) mı örüyorsunuz" dedim, o da "yoo atkı örüyorum. diğeri fazla eskidi" dedi. ben de biraz çekinerek "atkıyı örmeniz ne kadar sürüyor" dediğimde beni biraz süzdü ve "sen de istiyorsun. tamam sana da örerim" dedi. sevindirik oldum... akşam çok iyi başlamıştı...
ardından tanıl abi, aksu ablanın daha önce ördüğü atkıyı ve bir gençler atkısı getirdi. ilginçtir gençler atkısı ural da olan 25 atkıdan biri değildi. tanıl abiye söyleyince, al istersen hediyem olsun dedi. ikinci kez sevindirik oldum... akşam güzel devam ediyordu...
maçtan önce tanıl abi, "mali bu maçta trabzon’dan 2 adam çıkart deseler önce zokora sonra burak derdim. pes doğrusu. ikisi de yok. hadi bakalım güzel bir şeyler çıkabilir bu akşam" demişti. maç başladı. son haftalarda alıştığımız gibi toplu ve "akıllı" baskı yapıyorduk. böylece hem hatalar ve boş alanlar kapatılıyor hem de aradan kazanılan toplarla rakibin oyununu bozuyorduk. aynı zamanda ataklara çıktığımızda sağ, sol, ortaya futbolcular dağılıyor ve böylece top alışverişini hem daha rahat hem de (topu daha fazla ayağımızda tutup) "canlı" olarak pozisyonu değiştirebiliyorduk. derken hurşut'un sağ kanatta karşısındaki defans oyuncusundan beşik alıp akabinde yaptığı nefis ortaya arkadan koşarak gelen ve topu yönlendirerek kafa vuruşu yapan soner'in (bana göre efsanevi) golü ile 1-0 öne geçtik. ben içerideki tanıl abinin oğlu ışık'a "gol attık ışık goool" diye bağırınca ışık da gelip maçı izlemeye koyuldu. maça gitme planları yapan samsun temsilcimiz abreg ç.'yi aradım ama maç saatinden dolayı gidemediğini söyledi. "yalnız yıllardır trabzon’a gidiyorum yeniliyoruz eğer yenersek çok üzülcem" dedi ben de "ne üzülmesi abi saçmalama sevincez sevincez" tarzında (kelimeleri tam hatırlamıyorum. gol sarhoşluğu galiba) şeyler söyledim. trabzon yüklenmeye çalışıyordu ama bizim ne yaptığını bilen oyun tarzımız nedeniyle maç güzel gidiyordu. bu oyun tarzımızı birkaç maçtır 2002-04 yıllarında arsenal'in "0 hava topu" ile oynama taktiğine çok yakın buluyorum. ve daha önemlisi bu oyun tarzımız haftalar geçtikçe daha da çok oturuyor. ve ilk yarı 1-0 bitti... akşam güzel devam ediyordu...
ikinci yarı başlamadan önce ekranda golün tekrarı vardı ve tanıl abi "mali şu maçı alalım da ben de 3-4 gün şu golü kafamda tekrar tekrar yaşatayım" deyip gülümsedi. ben de pınar'ı arayıp "golü gördün mü" diye sordum. "eve yeni girdim süper gol olmuş" dedi. ben de tanıl abinin sözlerini pınar'a ilettim güldü.
tanıl abi ile ikinci yarının ilk 10 dakikasının bir an önce atlatılması konusunda hemfikirdik. trabzonun baskısı artıyordu ama bizim takım yine hem yerden paslı ve topluca çıkıyor, hem top tutuyor, hem de akıllıca atak yapıyordu. bu bölümdeki tek sıkıntı sağ ve sol bekler cem can ya da mehmet sedef'in çıkarken topu kaybetmeleri ya da topluca hücumların bazılarında geriyi unutmaktı... derken tum'un pası ve yasin'in sağa kayıp nefis şutu ile skor 2-0 oluyor ve biz çıldırıyorduk... akabinde önce zeynep’den "atkı sana şans getirmiş olmalı :)" mesajı geliyor ve içimden "atkı için elim sağlamlaşıyor" diye geçiriyorum. ardından pınar'dan "tanıl abiye sor bakalım gollerin hangi birinin tadını çıkaracak. çıkar çıkar bitmez:)" mesajı geldi. tanıl abiye söylediğimde güldü ve saygılarını iletti...
biz hala ikinci gole sevinirken soldan yapılan bir ortanın aykut'a çarpması (ki 3-4 kere tekrar edilmesine rağmen gelen topun göğse çarptığı çok belli oluyor ama ardından ele çarpıp çarpmadığı belli olmuyor) ve hakemin verdiği penaltı üzerine. aykut'un formasını çıkartıp göğsündeki kızarıklığı göstermesi (tekrarda gördüğümüz kadarıyla aykut halil'e de göğsündeki kızarıklığı gösterip bir şeyler anltmaya çalışıyordu) çok enteresan bir andı. colman topun başına geçince tanıl abi "kurtarma inancımız yok değil mi?" dedi. ben de "bence dışarı atacak" dedim ama o sırada içimden "ya da ters köşe" diye geçiriyordum ki ters köşe oldu.
bu arada belirtmek gerekir ki, orta hakem ilker meral'in bariz gördüğümüz faullerimizi vermemesi ve ikili mücadelelerin çoğunda trabzona faul vermesi çok kötü idi. ama şu da var ki digitürk canlı yayın ekibi başlı başına rezildi. çünkü tüm maç boyunca sadece 2 ya da 3 faulün tekrarını gösterdiler. gençlerbirliği'nin faul beklediği ve itiraz ettiği hiçbir pozisyonun tekrarı olmadı. o yüzden pozisyonları net olarak tartamadık.
2-1'den sonra trabzon bastırmaya başladı. 2 tane direkten dönen top (adrian ve halil) ve ramazan'ın ikiye-bir yakalandığı pozisyonda topu çıkartması ise bizim için güzel anlardı. o pozisyonlarda biraz dellendik. gençlerbirliklilerin bilinçli olarak topu ayaklarında tutmaları trabzonun direncini iyice kırdı ve son düdük geldi. dile kolay 8 yıl sonra trabzon'da kazandık...
ve ayrıca tanıl abilerde birlikte izlediğimiz maçlar arasındaki ilk galibiyetimizi almış olduk. hemen pazar günü deplasmanda oynanacak manisa maçını beraber izlemek için planlar yapılmaya başlandı :)
maç bittikten sonra tanıl abinin yaptığı nefis çilav (tavuk parçaları, basmati pirinç, yeşil ve kuru soğan, yeşil biber, biberiye, zerdeçal...)'dan yedik. ardından konu konuyu açtı ve son 2-3 haftadır sürekli (sos ve malzemeleri değiştirerek) yaptığım noodle denemelerinden konuştuk. aksu abla, tanıl abinin ve (hatta) ışık’ın çok ilgisini çekince bir noodle gecesi yapmaya karar verdik...
alkaralar taraftar grubu dün (21 aralık 2011) teknik direktör fuat çapa ile buluştu. fuat çapa bu maçla ilgili olarak: "trabzonspor maçında bizden habersiz olarak ajax soner'i izlemiş. bizim hiç haberimiz yoktu. beğenmişler. zaten birkaç gün sonra beni arayıp huyunu, suyunu nasıl bir futbolcu olduğunu sordular" dedi.
ayrıca futbolcularını satacaklarsa türkiye'deki takımlara değil de avrupa'ya ve özellikle ingiltere ile ispanya'ya göndermek isteyeceklerini ifade etti.
hooray! mid-december and gencler finally win an away match. not against some middling team but against trabzon. all good stuff except for the ko time.
i ranted last week and i'm ranting again today. last night's mid-week match kicked off at 5:45 pm. is it any wonder that the stadium just outside trabzon was empty?
trabzonspor 1 - 2 genclerbirligi
i was volunteered to become the bar manager at the red lion club so last night i headed down there to do some work and to watch bits and pieces of the trabzon-gencler match. the sound was down but the club certainly knew it when we scored.
things didn't start off so brilliantly with trabzon in complete control, especially in the midfield, but somehow or other we managed to score first.
before that there was a clear handball from a trabzonspor player. of course, neither the referee nor the linesman saw it.
but anyway, it was enigmatic hursut who was the hero for this one. as we have seen so often, he had the ball down the right wing near the touch line, and a defender in front of him blocking any chance for a cross. he takes the ball slightly to the left (with his left foot mind you), defender goes with him, and then flicks it through the defender, follows it up and sends in a perfect cross to an unmarked soner who headed it home.
lovely stuff and trabzon upped the ante but thanks to some great defending, especially from aykut, and with some luck we managed to hold out till half time. possession at this stage was something like 65 percent to 35 percent in trabzon's favour.
second half and trabzon kept on coming but gencler stretched the lead when herve tum sent a great ball to yasin who shot from outside the box and perfectly placed it in the bottom left-hand of the goal. much shouting and celebrations.
trabzon upped it again but ultimately it was the referee who had to gift it to them when he gave a penalty for handball.
it was no handball. it was obvious from the very start and the tv replays made it even more obvious. aykut even took his jersey off to show the welt mark where the ball had hit him. yellow card for aykut and trabzon scored.
then it was about half-an-hour of defending. attack after attack from trabzon, at least two shots hit the post, desperate defence, keeper ramazan making saves left, right and centre, scary scary stuff but finally the whistle blew.
an away win against trabzon. i'd say that we were very lucky, but at the same time we took our chances and trabzon didn't. got to put it in the back of the net boys.
yardımcı hakemler: ismail şencan, mehmet cem hanoğlu
4. hakem: çağatay şahan
gözlemci: halil arslan
temsilci: birtan taşkınlar, adnan taşdan, olgun alp
trabzonspor a.ş.: tolga zengin, serkan balcı, remzi giray kaçar, arkadiusz glowacki (dk. 46 adrian mierzejewski), ondrej celustka, aykut akgün, gustavo colman, volkan şen (dk. 65 pawel lukasz brozek), halil altıntop, alan carlos gomes da costa, paulo henrique carneiro filho
yedekler: onur recep kıvrak, zeki ayvaz, mustafa yumlu, ferhat öztorun, marek sapara
teknik direktör: şenol güneş
gençlerbirliği: ramazan köse, mehmet seyfettin sedef, debatik curri, aykut demir, cem can, randall azofeifa corrales (dk. 84 mehmet akgün), yasin öztekin (dk. 76 erdal kılıçaslan), ante kulusic, soner aydoğdu, hurşut meriç (dk. 78 joachim lubangwana mununga), herve germain tum