gençlerbirliği – antalyaspor: bir taraftarın gözünden!
özet güzel bir ankara akşamında futbol için her şey vardı. biraz futbol da vardı. ama gençlerbirliği tesislere yenik dönmek zorunda kaldı. 23 nisan kutlamalarından olsa gerek tribünlerde hüzünlü bir mutluluk vardı. antalya, halı sahadaki abi benzeri golcüleri necati ve veyselle kazanarak antalyaya tatile gitti. biz de “yenilsen de yensende” türküsü eşliğinde stadı boşalttık.
hikaye ligin bitmesine 4 hafta var. iki takımın hiç bir hedefi ya da korkusu yok. iki takımın da heyecanı yok. ama hava güzel, ankara güzel. bu maça muhakkak gidilir, bir güzel çekirdek yenir. lakin 4 kişi tüm maç çekirdek çıtlattık. çok zevkliydi. maça ağırlığını koyan gençlerbirliği oldu. ne kadar ağırsa tabi. ilk yarı harika ataklar izledik. tabi bu atakların güzelliği gençler taraftarı için yeterliydi (bkz. tanıl bora, hatice ve netice kavramları). keza maç sonunda yenilmiş olsak da takımı desteklememizin sebeplerinden biri buydu. bazı ataklar o kadar iyiydi ki kaç pas yapıldığını saymak mümkün değildi. ama gol gelmedi. hurşit her zamanki çalımlarını yapıp adam eksiltti, tribünler zıp zıp zıpladı. lakin ortalar güzel gelmedi ya da geldikleri yerde kimse yoktu. takım henüz yetişememişti. ikinci yarı daha durgun bir takım vardı gençler adına. antalyaya ne olduysa biraz daha isteklenmişti. bu ikisi genelde hep beraber olur zaten. rıdvan dilmenin dediği gibi “bu maç sabaha kadar oynansa gol olmaz” tipli bir maça dönüşmüştü ki usta ve çakal golcüler necati ve veysel sahneye çıkarak maçı tam halı saha müsabakası kıvamına getirdiler. yanlış anlaşılmasın, burada çakal kötü anlamda kullanılmamıştır. keza çakallar doğanın en harika ve başarılı hayvanları arasındadır. her zaman yaşamanın bir yolunu bulurlar. işte kast edilen anlam budur. güzeldir. sonuçta antalya iki golle kazandı, biz de sonuç ne olursa olsun takımımızı desteklemeye devam ettik. geçen maç ardından kerem ile ilgili yazmıştım. kerem beni haksız çıkarmadı. istekliliği ve yapamayacağı hareketleri yapmamasıyla dikkat çekti. bizim tribünde defalarca kerem kerem sesleri yükseldi. hem kızar hem de çok sever şu bizim tribün.
maçın adamı ne zor bir şey burada maçın adamını seçmek. maçı kazandığı için maçın adamı teoride antalyadan olmalı. ama antalya da pek bir şey oynamadığından elimiz kolumuz bağlı. maçın düğümünü açan gol necatiden geldiği için aslında necati demek gerek. gençlerbirliğinden harbuzi takımın en iyilerinden biriydi. hatta o kadar iyiydi ki hiç bu kadar koştuğunu hatırlamıyorum. tozo, ilhan ve kerem de benim favorilerim arasında. tozo her hafta daha da iyi oluyor. böyle giderse güzel yerlere gider. vranjes her zaman maçın en şık hareketlerini yapıyor bence. uzun mesafeli ayağa paslar, topuk pasları, inanılmaz zevk alıyorum. umarım seneye fark yaratarak başka şekillerde de kendisini hatırlamamıza ortam yaratır.
taraftarın güzelliği maça bir okulun öğrencileri gelmiş. malum 23 nisan etkinlikleri. özellikle maçın başında bayağı bir ateşliydiler. hatta bizim tribün lideri nedimin grubuna “şişt şişt yan taraf, sesin çıksın yan taraf” bile dediler. tribün liderliğini çocuk bayramı nedeniyle bir ara ele bile aldılar. tribün lideri nedim de gülen bir suratla olayları kabullendi. hoştu. nedim’e öneri: seneye cumhurbaşkanı gibi bir süreliğine yerine bir çocuk koysun.
maçın hareketi çocuk taraftarlar sahadaki futboldan daha öndeydiler. gerçi etkinlikleri biraz kısa sürdü. tıpkı ramazanda çocukların paşa orucu tutması gibi.
haftanın önerisi bu hafta iki önerim var. taraftarlardan oluşan bir grup kulübe dilekçe versin ve mustafa pekdemek’in ceza sahasına uzak bölgelerde çalım denememesini teklif etsin. nitekim denemeler tutmuyor. ikinci önerim de yine taraftarlara. aralarında dilekçe toplayarak tribün lideri nedimden bir istekte bulunsunlar: lütfen maçlarımızda beşiktaşla özdeşleşmiş “gençler gol gol gol” sloganını atmayalım. biz kendi sloganını oluşturacak kadar yaratıcı bir tribünüz bence. bu arada rakip takımın kornerlerinde artık bir kişinin ceza sahası dışında durduğunu görüyorum. ne mutlu bize. haydi gençler!