maçı evde izlemek için herşeyi hazırlamış (beni bilenler neyi kastettiğimi anlamıştır) ve fenerli arkadaşların telefonlarını şöyle bir yoklamış olarak maç izlemeye başladım. ve ilk dakikada bir şokla kendime geldim.
neyse, futboldu bu ve her şey olabilirdi. bu umutlu halim ikinci golden sonra bile sürdü. fakat üçüncü golden sonra artık bitse de gitsek havasına girdim. hani evde izlemesem 3-0 geriye düştükten sonra staddan ayrılan ve aldıkları kupayı göremeyen liverpool taraftarları gibi ortamdan ayrılmayı bile düşündüm. totem totemdir diyerek. ama evden gidemedim tabi.
ikinci yarı ile fena başlamadık diyordum ki geldi dördüncü gol. sonra beş, altı. arada biz de bir penaltı attık ama gerçekten ufak bir nüanstı bu gol sadece.
maç biterken pınar'ı aradım. adamlar durmuyorlar diye. ya dedi. beş yemişiz. dedim altı oldu. canlı skor siteleri bile yetişemedi gol yeme hızımıza yani.
maç sonu iki espri aklımdaydı. 8-0 yenildiğimiz ingiltere maçlarından. birisi yediğimiz ilk gol için:
"yapma ramazan daha kadroları saymadım"
diğeride sürecin tamamı için:
"maç bitti ve biz hala gol yiyoruz"
iki de not aktarayım maçla ilgili bende iz bırakan. belki kimileri bunu profesyonellik sınırında görecek ama kart sınırındaki oyuncuların bilerek kart görmesi gerçekten etik değildi. ve taraftarların açtığı "sel gelme lan ayı" pankartı bir sonraki galatasaray maçı açısından oldukça manidardı. güldüm.