halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
dünya kupası dönüşü anlattığım bütün maçların berabere sonuçlanması, doğrusu büyük rastlantıydı. fakat, bu rastlantıdan ötürü eşin, dostun, arkadaşların takılmasına hedef olmaya başlamıştım. "söyle bakalım, bu hafta spikerlik sende ise hiç gitmeyelim maça.. nasılsa berabere biter" diyorlardı.
doğrusu, bu rastlantıya ben de şaşmıştım. rastlantı deyince.. neydi şu avusturya'dan çektiğimiz... 1948'den beri her karşılaşmamızda bizi bir tek golle yeniyorlardı. "0-1"lik sonuçlarla avusturya karşısında bilinmeyen numaraların sorulduğu telefon santralına dönmüştük. işte yine bir türkiye-avusturya milli maçı vardı. karşılaşma öncesi, naklen yayın yüzünden tartışma çıkmıştı. bir süre önce oynanan fenerbahçe-galatasaray maçında sadece 16 bin seyircinin bulunmasını, "televizyon naklen yayınladığı için seyirci gelmedi" diye yorumlayan bazı yetkililer, şimdi milli maçın da yayınına karşı çıkıyorlardı. oysa, o golsüz biten fenerbahçe-galatasaray karşılaşmasını sadece 16 bin seyircinin izlemiş olmasının önemli nedeni, maçın gece oynanmasıydı. öteki kulüpler, yayının kendi maçlarındaki seyirciyi etkileyeceğini belirtmiş, sonuçta maç geceye alınmıştı. gece oynanınca, beklenen sayıda seyirci gelmemişti. istanbul'da gece şehrin bir ucundan öbür ucuna gitmenin zorluğu düşünülmeliydi.