ilk basımı 2001 yılında olan hakan dilek'in "mahallenin en şık abileri" kitabından;
ahlaklı ol ahlaklı...
miraç konca ender'in babası. galatasaray maçı sonrası ender'i maç çıkışında bekledi ve bastı tokadı. sonra da ağır konuştu... hem de çok ağır: "önce topu alıp rakibine çalım attın ve onu geçtin... sonra dönüp tekrar adama çalım attın. sonra aynı hareketi yine yaptın. o adam da futbolcu değil mi? o da bundan ekmek yemiyor mu? adamı geçtin, pasını çıkar hemen. nasıl bir futbol anlayışı bu. nasıl bir profesyonellik anlayışı?"
not: ender konca'nın forma giydiği bir galatasaray maçına yazdım...
1974/75 sezonu nisan ayında, ligin son büyük maçı (o zamanlar ''derbi'' denmezdi. kaldı ki derbi, ingilizce derby, ''darbi'' okunur, aynı şehrin takımları arasındaki maçlara verilen isimdir, büyük takımlar arasındaki maç anlamına gelmez. ülkemizde bu deyim büyük maçlar için, herhalde ingiltere'deki durumu yanlış anlayan bir aklıevvel tarafından, kullanılmaya başlanmış ve günümüzde trabzon, fener derbi maçı oynar hale gelmişlerdir.).
fenerbahçe, galatasaray maçı için istanbul'a gelirsiniz. bu maça mutlaka geleceğinizi sekiz ay öncesinden ilan ettiğiniz için ve gece anne-babanızın eski dostları gökhan ağabeylerde ''legal'' olarak kalacağınız için, bu programınız evde daha az direnişle karşılanır. her neyse, istanbul maçlarına, şayet okuldan otobüs kaldırmayı başaramadıysam, cuma akşamından giderdim. istanbul maçları bir hafta sonu töreni gibiydi, bu işin izlenmesi gereken belli başlı kuralları ve rutini vardı. cumartesi günü mutlaka fenerbahçe burnuna gidilip semtin kokusu alınır, sonra taksim'de uzun uzun gezilir, bütün gazeteler alınarak taksim gezisi'nde bir bankta oturulup büyük maç öncesi tüm demeçler okunur, gazetelerdeki renkli ve güzel fotoğraflar, o dönemde kolej'de tek başıma çıkardığım ''fotospor'' adlı duvar gazetesinin bir sonraki sayısında yayınlanmak amacıyla güzelce kesilir ve katlanarak cüzdana konur ve istiklal caddesine dalınır.
istiklal caddesi bölümü de her zaman aynı sırayı izlerdi. önce balık pazarı'ndaki ''şampiyon kokoreç''te çeyreğe kokoreç, ardından yukarı doğru yürünüp ''saray muhallebicisi''nde tavuklu pilav ve tavukgöğsü, sonra biraz daha ilerdeki ''pam pam''dan dönerli sandviç yenir. sonra tekrar geri dönülür ve ''inci''ye dalınıp bir porsiyon profiterol yedikten sonra mide fesatları içinde zihnimi ve midemi doldurmuş olarak taksim'den bebek dolmuşuyla ortaköy üstünden bebek'e, gökhan ağabeylere varılır. fenerli olan çocukluk arkadaşım ali ve babası gökhan ağabey ile maç üstüne uzun uzun konuştuktan sonra tatlı bir heyecanla yatağa yatılır. uyumadan önce bir saat kadar kafamda gol senaryoları kurardım. orta sahada selahattin o tatlı stiliyle ve sol ayağıyla topu geriden gelen alpaslan'ın önüne bırakır. alpaslan bir anda topu geri çekerek markajdan kurtulur, kafasını kaldırır ve topun dibine vurarak altıpasın sağ köşesine, osman'ın kafasına falsolu bir şekilde gönderir, osman kafayla geriye doğru ve orta sahadan kopan cemil'in önüne indirir, cemil son bir hamleyle yerde kayarak topu yasin'in altından ağlara gönderir. bu tür o kadar çok hayali pozisyon üretirdi ki beynim, hepsi gerçekleşse ertesi günkü maçı 11-0 kazanmamız gerekirdi ancak batıl inanç gereği ne kadar çok pozisyon düşünürseniz, bunlardan birinin gerçekleşme ihtimali o derece artar. bu yüzden bir gece önce maçı kafasında kurmak son derece gereklidir takıntılı taraftarın inancına göre...
galatasaray: yasin özdenak, fatih terim, muzaffer sipahi (dk. 78 aydın güleş), ekrem günalp, ali yavaş, tuncay temeller, mehmet oğuz (dk. 60 engin verel), mustafa ergücü, metin kurt, şevki şenlen, gökmen özdenak
teknik direktör: jack mansell (ingiltere)
fenerbahçe: yavuz şimşek, yılmaz şen, alpaslan eratlı, selahattin karasu, ersoy sandalcı, ziya şengül, zafer göncüler, osman arpacıoğlu, ender konca, aydın çelik, cemil turan
teknik direktör: didi (brezilya)
gol: (0-1) aydın çelik dk. 86
sarı kartlar: mustafa ergücü dk. 25, ekrem günalp dk. 48 (galatasaray)
ankara'nın tandoğan semtinde babaannemin evindeyiz.tahminen bir pazar günü ,bütün aile öğle yemeği için bir aradayız.tahminen babaannem gelemeyenler için sitemlerini gelenlere aktarıyor...
yaşıt 3 çocuğuz.ömer benden iki yaş büyük ama cüsse olarak fark onun lehinde daha d abüyük (şu anda benden tahminen 25. cm.uzundur !) fenerbahçeli olmamda en önemli etkenlerdendir.sürekli dünyayı istila edecek robotlar planlıyor ,bahçedeki karıncaları öldürmeye yönelik deneyler yapıyor.sizin hiç gözünüze kolonya döken oldu mu ? ömer bana dökmüştü ! ömer "cimbom bom" dedikçe sarı laciverte daha sıkı bağlanıyorum.
maçtan önce trt'de bir yarışma programı var.fenerbahçe-galatasaray maçının skorunu ve gollerini kimlerin atacağını bilene bir hediye verilecek.hediyenin ne olduğuna geçmeden ,tekrar edeyim hem skoru hem de golleri atanları bileceksiniz ! öyle "üst biter ,fener alır" falan yok ! hediyeye geçmeden bir bilgi daha ,hediye herkese verilmiyor bir kişiden fazla bilen olursa çekiliş yapılyor.şimdi hediyeye geldik, sıkı durun ,hediye bir futbol topu ! gerçi futol topu diye hor görmeyelim, parasıyla bile her yerde top bulamadığınız bir dönemdeyiz ,ankara'da kesin bulurum diyeceğiniz tek yer "izmir caddesi ülkealan pasajı'ndaki mağazalar"
uzatmayalım,trt'nin verdiği numarayı arayıp skoru,golü atacakları ,adınızı vereceksiniz.ömer'in ikizi dünya iyisi yeşim ile birlikte babaannemin odasına gidiyoruz.zira evdeki telefon, hastalanırsa birisini arasın diye yatağının başucunda.
yatağa oturup çeviriyoruz ama sürekli meşgul,tüm türkiye top peşinde...bir anda telefon açılıyor o tanıdık sesiyle karşımızda halit kıvanç var."alo buyrun ben halit kıvanç" diyor, heyecandan konuşamayıp yüzüne kapatıyoruz.
babamlar "ya oğlum zar zor düşürdünüz niye kapattınız "diye kızıp telefonun başına geçiyorlar. "fenerbahçe 1-0 kazanır golü de aydın atar" diyorum."yahu cemil var,osman var,hem galatasaray'da gol atabilir" diye büyükler tartışsa da babam "tamam" diyor,"senin tahmini söyleyeceğim senin adını vereceğim"
sürekli hatlar meşgul (trt, "telefeonlar kitlendi" diye altyazı geçmiyor,altyazı sadece "vericinizin ayarları ile oynamayın" gibi zorunlu hallerde kullanılıyor)
fenerbahçe kazanıyor,babaannemin evindeki fenerbahçeliler mutlu ! maçtan sonra halit kıvanç "fenerbahçe galatasaray'ı 1-0 yenerken tek golü aydın attı.tahmin yapan seyircilerimizden bunu bilen olmadığı için hediyeyi veremiyoruz" diyor,ağlamaktan gözlerim şişiyor,ömer dalga geçiyor.üzüldüğüm tek galatasaray galibiyetidir de diyebilirim.