memet zencirkıran'ın "beşinci şampiyon bursaspor" kitabından;
ikinci yarıya da kötü bir başlangıç yapılır, takım küme düşme korkusunu derinden hissetmektedir. bütün bursa futbol kamuoyu, bu durum karşısında kenetlenir: yönetim, medya, taraftar... eski tribün liderleri amigo yaşar ve amigo fiko, denizlispor ve fenerbahçe maçlarında tribündeki yerlerini alır. tribünler tıklım tıklım doludur. iki maç da kazanılır.
sezonun son haftasında bursaspor, elazığspor ve altay küme düşme potasındadır. bursaspor'un gençlerbirliği ile oynayacağı maçı kazanması kümede kalmasına yetmemekte, altay ya da elazığspor'dan birisinin maçlarında puan kaybetmesi gerekmektedir. bursaspor, gençlerbirligi maçını 3-1 kazanır, istanbulspor, hiçbir iddiası olmamasına rağmen altay'dan bir puan alınca küme düşen takım altay olur. tribünler, maç sonrasında takımın bu duruma düşmesinden sorumlu olarak tuttukları yönetimi protesto edecek ve "yönetim kümeye" tezahüratları yapaçaktır.
erdoğan arıca'nın sezonu değerlendirdiği sözleri aslında bütün bir dönemin de panoramasını çıkanr: "hepsi pırlanta gibi çocuklar ama takım ruhunu kaybetmişler. 6 ay boyunca hiçbir savunma oyuncumun kaşı bile açılmadı. maç sırasında tedavi için saha kenarına gelen olmadı. yanlış transfer, sadece yabancıların para alması, beş yıldır aynı kadroyla mücadele etmek, takımı kötü yönde etkilemiş."