fenerbahçe'nin ve türkiye futbolunun efsane ismi milli futbolcumuz lefter küçükandonyadis'i görkemli bir cenaze töreniyle uğurladık. şanına yakışır bir uğurlama oldu onunkisi. çünkü lefter bir döneme damgasını vurmuştu ve hep hatırlanıyordu. kolay değildi lefter'i harcamak. ama vaktinde bunu denedikleri de olmuştu.
hangisini anlatalım. 6-7 eylül pogromunda rivayet edilir ki evinin harap bir hale getirildiğini duyan fenerbahçe'li taraftarlar bir motora doluşup onu ziyarete gitmişler ve, "söyle bize isimlerini ver, bunu kim yaptı sana, yapanların evlerini başlarına yıkalım" demişler. bir şey dememiş lefter baba, ne diyecekti ki? azınlıkların dünyanın her köşesinde yaptığı gibi tevekkülle karşılamış olanı biteni. kimseden şikayetçi olmamış. olsaydı da ne olurdu ki? ömrünün son demlerinde verdiği bir röportajda kamerayı bile kapattırmış bunları anlatmak için.
lefter'i 1980'lere kadar fenerbahçe'ye üye bile yapmamışlar. 50 kez milli olduğu halde madalya verilmemiş. yazar dağhan ırak dostumuzun söylediğine göre bir çok rum aileyi türkiye'den yollamak için suni sebepler icat ederken onun ülke dışına çıkmasını engellemişler. ne yapsın gariban lefter, gitmiş ta güney afrikalarda bir takımı çalıştırmış. tüm bunların olmasına karşın lefter adı hep büyüktü. kolay değildi ordinaryusa ilişmek. peki ya iliştikleri?
çocukluğumda gazeteleri okurken istanbulspor'daki bir isim hep dikkati çekerdi. kasapoğlu yazıyordu pazartesi günkü maç sonuçlarında istanbulspor'un kadrolarında. kasapoğlu aşağı, kasapoğlu yukarı. çünkü adı yorgo'ydu da ondan. ya maç listelerinde kendisi kullanmaktan imtina etmiş, ya da ona bir zarar gelmesin diye kulüp yöneticileri böyle uygun görmüşler. peki niko kovi'yi hatırlayan var mı? türkiye'deki son rum asıllı milli futbolcu. ya da şöyle diyelim, gerçek adını kullananan ve saklı olmayan son gayrı müslim milli futbolcu. peki beyoğluspor ve taksimspor'u hatırlayanınız var mıdır? şişli kulübü liglerin neresindedir bilir misiniz? geçmiş olsun. tüm bunlar mazide kaldı artık, kapanışı da elefterios küçükandonyadis yaptı.
beni tanıyanlar zaman zaman sorarlar: "peki orhan, neden hep ermeni, rum ve yahudileri müdafa edersin." onlara cevabım belli. "çeken bilir kardeşim. azınlık olmanın derdini çeken bilir!" benim anne tarafım yugoslav makedonya'sından. 1950'lerin ortasında mahalli ligleri kasıp kavuran edisto adlı takımda oynayan üç futbolcu benim akrabamdı. biri dayım, bir tanesi annemin kardeş cocuğu, diğer rahmetli de aynı sülaleden. arada sırada dayıma anlattırırım o günleri. "bir ara 1. lige bile yükselmiştik, necati dayın çok iyi sağ açıktı, ahmet amcan stoperdi, ben de yeni yeni kadroya giriyordum" deyip uzun uzun yadeder o günleri.
"peki nasıl geldiniz dayı, her şeyi bırakıp gelmek zor olmadı mı?" diye sormuştum. dayım cevap verir, "her şey iyiydi aslında, sırpça'yı çok iyi konuşurduk, komşularımız falan hep hıristiyandı, tito sayesinde zulüm de görmüyorduk, eşit kabul ediliyorduk. ama ne bileyim, birileri sana orada fazla olduğunu hissettiriyordu be orhan, yaşamayan bilmez bu duyguyu."
hiç inkar etmeyelim, biz de bir zamanlar birilerine bu topraklarda fazlalık olduğunu hissettirdik. bir tek şöhretliler ve en önde olanlar sıyrıldı bundan. lefter en öndeydi, büyük lokmaydı. yutmak kolay değildi.