rüzgarlı sokaktan bir arkadaşı alıp köfteleri mideye indirdikten sonra birlikte stadın yolunu tuttuk.
içimde ne yalan söyleyeyim kazanacağımıza dair bir umut vardı. oyun başladıktan sonra da umudum biraz daha arttı. fakat yetmişinci dakikadan itibaren kondüsyon olarak oyundan düşmemiz gerek polatez gerekse bende ciddi bir endişeye sebep oldu. nitekim yetmiş sekizinci dakikada golü kalemizde gördük. sonrasında da maçı çevirebilecek enerjiyi sahaya koyamayınca yenilmekten de kurtulamadık.
maçla ilgili sanırım hep aklımda kalacak şey, sevgili polatez'in boynundan çıkarıp hediye ettiği polatlıspor atkısı olacak.