saat 15.00 de babadostu'nun evinde "vahşi kahraman" isimli filmi izlemeye başladık ve bu arada su böreği, çoban salata, limonata üçülüsünü götürdük. daha sonra çağrı aradı. meğer kombinesini kaybetmiş. eee babasının oğlu. normal. sonra akşit abi aradı "hava nasıl oralarda" diye sordu. kısaca "hava mevsim normallerinde ama maç saatinde ayaz bekliyoruz" dedik. karşılıklı uğur yaptık.
mali'yi aradım, ben-sen-o, biz-siz-onlar, falan, filan ve netice; insanlar konuşa konuşa anlaşırmış teorisinin yeniden ıspatı.
maç saati yaklaşıyor, evden çıkmadan meyvemizi, üstüne de şekerparemizi yedik. enerji yüklemesi diye ben buna derim işte. teşekkür ederim gardaşım.
cillop'a bindiğimiz gibi doğru 19 mayıs. konya yolunda ilerlerkene önce emre82 aradı "konya yolu tıkalı ordan gitmeyin" dedi ama geç kalmış, olan olmuştu. derkene aynı anda hem akşit abi hem mustafa ateş aradı. mustafa "yol tıkalı bana yer ayırır mısınız" diyecekmiş. erken gelen yer ayısın formülüyle sorunu çözdük. akşit abi ise statta olduğumuzu düşünerek "maratonda durum nasıl" diyecekmiş. netekim dedi. gizli otoparkımızda hilmi ve ece ile buluştuk ve doğruca rüzgarlı girişinden maratonun göbüğü... ben bjk maçında yoktum, o maçı tv den izlemiş ve maratonun takıma katkısını çok beğenmiştim. bu maçta da fena değildik. ancak, göbekteki arkadaşların top rakipteykene sahaya etkisi çok zayıf kalıyor. hakem 4 lüsü yansız bir maç yönettiler. bu, her zaman olmuyor. fener' e karşı oynadık ve dikkatinizi çekti mi bilmem ama sarı kart gören oyuncumuz olmadı. bu da futbol oynama niyetimizin açık göstergesidir.
özetlersek; yalnızca koşmuyoruz aynı zamanda pas yüzdemiz de yüksek. ben maçı rahat izledim. yalnızca fuat çapa'yı değil teknik ekibindeki tüm yardımcılarını da kutluyorum. oyuncularımız ise verilen taktiği uygulama konusunda çok disiplinliydiler. sarıkart cezalısı yasin'i çok aradık.