aslında maç anısı yazınca güne başı ile sonu ile bakmak gerekiyor biraz. sabah kalkıp zeynep ile mühye'ye gidişimizden başlamak gerekiyor. önce mühye'ye gidildi. meşhur fikret usta'ya uğranıldı ve harika pideler ile güne başlandı. sonra çankaya belediyesi hayvan barınağı ziyareti yapıldı. sanırım günün en değişik anı maçtan falan öte bu andı. önünden geçerken hiç bir şey anlaşılamayan yere girdiğinizde karşınıza bir yokuş çıkıyor. onu da geçinde devasa bir alan ve 3000 kadar köpek. bir de kapalı bir bölümde 20-30 kadar pitbull. oradan çıktığımızda maça yaklaşık 70-80 dakika vardı. zeynep beer bus'ta bir grup arkadaş ile (evet sadece bir kombinemiz vardı bu maçta) maçı seyretmek için kızılay'da benden ayrılırken ben de stada doğru yola çıktım. fakat park yeri bulmak ne mümkün. stadın içinde ve çevresindeki yerlerde park yeri bulamayarak rüzgarlı sokak civarına daldığımda maç başlamak üzereydi ve ben neredeyse geri dönme kararı alıyordum ki, gençlerli olduğunu iddia eden bir değnekçi tarafından bir yer bulundu ve ben acele ile maça doğru seğirttim.
stada girdiğimde istiklal marşı başlamıştı. tribünde yerimi aldığımda ise maç. tribünde yerimi aldım dediğime de bakmayın. en arkada ayakta bulduğum bir yerde durdum sadece.
gençlerbirliği bu senenin belki de en kötü futbolunu oynadı. ve yediği bir golle de maçı 1-0 kaybetti. ve yine her zamanki gibi mehmet maça 25. dakikada yetişti ve tribünümüzdeki galatasaray taraftarlarıyla attıkları golden sonra ufak bir gerginlik yaşandı. tribünümüz açısından güzel olan yenilsek de takımı çağırmak ve bu ana kadar verdikleri mücadele için kendilerini alkışlamak oldu. takımın sırtını dönüp hemen içeri girmeyerek tribünlere gelmesi ise ayrı güzellikti.
maç içerisinde sevgili bir arkadaşın güzel oğlunun kucağımda ufaktan uyuklaması gece kollarımda biraz hamlamaya neden olsa da maçın güzelliklerinden biri olarak akılda kalanlar arasında yer aldı. fakat çocuklarla ilişkiler burada bitmedi tabi. bir de eski yen ayağı vardı işin.
biz arabayı alıp, pınar, mali, abreg ve ben eski yeni'ye varasıya maçtan çıkanlar da beer bus'tan çıkanlar da yerini çoktan almıştı. maçtan sonra birahaneye de son dakika yetişen biri olarak zorla kıçımızı koyacak yerler bulduk ve hafiften takılmaya başladık.
fakat eski yeni her zamanki gibiydi ve bir yere odaklanmak zordu. ben de bir süre sonra barış k.nın güzel kızı ayşe'ye yazıldım ve yaklaşık 45 dakika kadar onunla çeşitli oyunlar oynadık. uyku saati geldiğinde ise öpücükler ile eve uğurladık sevgili ayşe ve babasını(babasını değil elbet). sarılıp fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik ama.
sonrasında ise eve giderek dexter'ın eksik bölümlerini sıcak şarap ile izleme teklifi geldi. teklife bir de mali'nin daha önce önerdiği harika dil spesiyali de ekledik (çorbacım'daki fenerli garson her ne kadar galatasaray'ı yenemedik diye başta çorba vermeyi reddetse de) ve geceyi maliler'de sıcak şarap, dexter ve beyoğlu çukulatası ile bitirdik.
neticede ne kadarı maçla ilgili bilinmez ama güzel bir gün olarak kayıtlara geçti 03.12.2011.