halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
ülkemizde futbolun örgütlenmesi cumhuriyetimizle yaşıttı. futbol federasyonumuz 1923'de kurulmuştu. hattâ milli futbol takımımız, cumhuriyetimizden üç gün daha yaşlıydı. 26 ekim 1923'de oynamıştık ilk milli maçı... 1951'de futbolumuzda profesyonellik resmen kabul edilmişti. 1959'da da futbolun en büyük mücadelesi yurt çapına yayılıyor milli lig kuruluyordu.16 takımın iki grupta çarpışması sonunda iki grubun birincileri finalist olmuştu. bu iki birincinin isimleri ise, heyecanı yüceltmek için yeterliydi. fenerbahçe ile galatasaray, ilk milli lig kupası'nın sahibi olabilmek için karşı karşıya geleceklerdi."fenerbahçe'siz galatasaray olmaz. gala-tasaray'sız fenerbahçe olmayacağı gibi..." daha çocukluğumuzda duyduğumuz sözdü bu... "ezeli rakipler" her zaman için bir "dev maç"ın taraftarlarıydı. bu iki takımın birbirleriyle oy-nayacağı maçlar öncesinde tahmin yapılmayacağı da, yine küçüklüğümüzden beri duyduğumuz gerçeklerdendi. işte bu hava içinde bir fenerbahçe-galatasaray maçı daha sporseverin önüne geliyordu.
finallerden ilki, 10 haziran 1959'da istanbul'da mithatpaşa stadı'nda oynandı. futbol tarihimize "ağları yırtan gol" ya da "metin'ln ağları yırttığı maç" diye geçecekti bu karşılaşma... çünkü maçın 39. dakikasında, o zamanın deyimiyle "soliç" yerinden kayan metin oktay, karşsına çıkan naci'yi atlatmış ve müthiş bir sol şutla kaleci özcan'ı mağlup etmişti. ancak top kaleye girmekle katmamış, bir kenardaki ağların arasından dışan çıkmıştı. büyük olaydı bu...metin oktay'ın "kral" ünvanına bir de "ağları delen golcü" sıfatı eklenmişti. sonradan çok tartışılacaktı bu...kimi ağların orasının zaten yırtık olduğunu öne sürecekti. kimi ise ağların sapasağlam olduğunu, ama kral metin'in ağları yırtacak kadar sert vurduğunu söyleyecekti. herhalde bir şey söylemeyecek, daha doğrusu söyleyemeyecek olan bendim. çünkü o gün, çalıştığım milliyet gazetesi adına bir magazin olayını izlemek üzere ankara'ya gönderilmiştim. bu yüzden o maçı da, o golü de görememiştim. fakat dört gün sonra, kupaya varan ikinci maçta staddaydım.