* ilk mağlubiyetini aldığı, * evinde ilk mağlubiyetini aldığı maç.
not: o yıllarda takımlar haftasonları cumartesi ve pazar günü olmak üzere 2şer maç yaparlardı. bu yüzden bu maç 7. hafta maçı olmasına rağmen aslında galatasaray'ın ligdeki 10. ve evindeki 6. maçtır.
* deplasmanda oynadığı ilk, * deplasmanda ilk gol attığı, * deplasmanda ilk gol yediği, * deplasmanda galibiyet aldığı ilk, * deplasmanda ilk puan aldığı maç.
not: o yıllarda takımlar haftasonları cumartesi ve pazar günü olmak üzere 2şer maç yaparlardı ya da birkaç hafta "bay" geçerlerdi. bu yüzden bu maç 7. hafta maçı olmasına rağmen aslında ankara demirspor'un ligdeki 8. ve deplasmandaki ilk maçıdır.
not: ankara demirspor ligdeki ve evindeki ilk mağlubiyetini galatasaray'dan almış ama ne ilginçtir ki galatasaray'a da ligdeki ve evindeki ilk mağlubiyeti ankara demirspor tattırmıştır.
sert, heycanlı, hızlı ve avrupai bir lig maçı seyrettik. demirsporlular atak, cesur ve enerjik futbolları yanında iki yan haf ve iki insaytin "iyi futbolcu" vasıfları da dikkati çekti.
galatsarayın bastırdığı anlarda mavi-lacivertlilerin geriye kapanışlarındaki beceriklilik takımı müdafaada "çetin bir ceviz" hüviyetine bürüyor; bilhassa ali rıza'nın o sakin stili ve olgun futbol bilgisi ile hazırladığı ve geliştirdiği akınlar galatasaray için dajima tehlike oluyordu.
kim iyi oynadı?
oyun -zaman itibariyle- daha çok demirspor yarı sahasında oynandı, fakat bu galatasarayın daha iyi oynadığına delili olamazdı. çünkü rakip kale önünde telaşlı bir asabiyet içinde ısrarla top tutmağa muvaffak olmak hiçbir zaman "iyi futbol"a delalet edemezdi. isfendiyar "çalışıyor", süreyye tarafından -biraz da sert müdahalelerle- marke edilen metin elinden gleni "yapıyordu." ama galatasaray forveti işte bundan ibaretti. başarılı iki bek, girgin bir santrahaf ve sahanın en iyileri arasında sayılan iki yan haf karşısında böyle bir galatasaray forveti de ancak bu kadar muvaffak olabilirdi: bir tek gol atarak, hem de ofsaytten...
hakikaten galatasarayın attığı gol ofsaytten yapılmıştı: oyunun 34 üncü dakikasında coşkun topu ileri aşırtırken üç galatasaray forveti metin, salim ve suat ofsayt pozisyonunda idiler. ve yan hakem hakkı gürüz'ün işaretle izah ettiği gibi demirspor müdafileri top coşkun'dan çıktıktan sonra ileri kaçmış değildiler. hakkı gürüz aldanıyordu. bu üç galatasaraylıdan suat topu aldı, fırladı, mehmeti üzerine çekti ve şütünü ağlara yerleştirdi.
turgay ve takımı...
bir kalecinin yaşayabileceği en acı anı turgay maçın 39 uncu dakikasında yaşadı -bu, belki kaptan'ın futbol hayatının da en üzücü anıydı- demirsporluların sağdan yaptıkları bir ortaya fikri durdurmadan vurmuştu. biraz tesadüfi olan bu vuruşu turgay takip etti, top kalenin solundan auta gidiyordu. birden oracıkta bitiveren özkan'ın ayağına çarpan top istikametini değiştirdi ve turgayın sağından ağlara yuvarlandı. hiçbir kaleci için bu top "tutulmaz" değildi, fakat bu gol için hiçbir kaleci hatalı sayılamazdı. turgay uzun bir ayrılıktan sonra kavuştuğu kalesinde ilk golünü böyle bir talihsizlikle yedi.
ama ikinci golde ergunla müşterek olarak tereddüdü aşikardı. ergun mutlaka o topu kesmeli ve turgay, ergun hata etmiş olsa bile, o topu almalıydı. gene gerilerden havale edilen bir top fikriden özkana geldi. özkan durdurdu. düzeltti. ergun'un tereddüdü ile fırladı. turgay kalesini bırakmış, fakat o kendisine has hakimiyeti ve emniyeti ile topa girmemişti, santrfor inanılmaz bir sükünetle topun altına dokunuverdi. yumuşak ve yavaş bir şandel demirsporun galibiyetini veriyor ve 30 sanie sonra maç bitiyordu.
böylece galatasaray telaşsız ve normal bir oyunla mağlup edebileceği rakibine iki puanı ve ciddi bir hasılat hissesini tesadüfi gözüken gollerle veriyordu. ama doğrusu, 32 nci dakikada faruk'un, pası ali rızadan alarak kaçıp yaptığı ortaya, fikrinin yapıştırdığı kafa şütünü turgayı da geçtikten sonra ergun mükemmel yer tutuşu sayesinde kafa ike çıkartmasa muhteşem bir gol seyretmiş olacaktık.
ankara demirspor: mehmet erhallaç, ismail koçanalı, faruk öztürk, erkan kural, süreyya özkefe, cumhur çorumlu, hüsnü aytekin, ali rıza odman, fikri elma, celal torkal, özkan