samsun 19 mayıs stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 415 km.
maçtan 2 gün önce teknik direktörümüz fuat çapa, alışık olmadığımız bir şekilde taraftarlarla buluştu ve sezon öncesi takımın son durumunu, amaçlarını, nasıl bir oyun oynatacağını, futbolcuların nasıl kullanacağını son derece samimi bir şekilde bizlerle paylaştı. mesela azo ve zec'in milli takımdan döneceklerinden dolayı yorgun olacaklarını, sol bekte oynatacak oyuncu konusunda çok sıkıntı yaşadığını dile getirdi...
bir hafta önce alkaralar samsun temsilcimiz abreg ç. ile yaptığım doğu karadeniz turunda karar verdiğim samsun deplasmanına 4 arkadaşımla birlikte yola çıktık. lak lak ederek gidilen yolculuk sırasında tşof dinlenme tesislerinde durup bir şeyler atıştıralım dedik. kalkmaya yakın çaprazımızdaki masada oturan adamın acayip derece de cavcav'a benzediğini bizimkilere söylemek için kafamı çevirirken onun cavcav olduğunu anladım. serkanla (aka kona) yanına gidip selam verdik ve biraz sohbet ettik. o takımı desteklememizi isterken biz transfer yapmadığımız için birçok taraftarın ya da sempatizanın küskün olduğunu dile getirdik. o da klasik olarak genç oyuncu yetiştirip satıyoruz deyip rakamlar vererek giderlerini saymaya başladı... iyi yolculuklar dileyip yanlarından ayrıldık...
abreg ç. şehre girerken bizi karşıladı. saat 14:30 civarına geldiği için doğrudan stada yol aldık. deplasman anısı olarak ilk gördüğümüz atkıcıda durduk. içinde kırmızı-siyahın bol olduğu birer atkı aldık. deplasman gişesinin eskişehir’deki gibi ev sahibi taraftarlarının yanında olmasına şaşırdık ama bizim için zaten dert yoktu. biletlerimizi aldık. samsun’dan esra da bize katıldı. samsunlu taraftarların arasında dolaşırken "hoş geldiniz"leri kabul ettik. bazıları ile muhabbet ettik. atkı değiştirme önerilerini ise yaz olduğu için yanımızda getirmediğimizden dolayı kabul edemedik ve yine hayıflandık... bir dahaki deplasmanda yanımıza bolca atkı almaya karar verdik... sanki lig maçına değil de avrupa kupası maçına gelen deplasman taraftarları gibi karşılanmaya alışkın olmamıza rağmen bir kere daha gençlerbirlikli olmakla gurur duyduk...
stada girerken güvenlik görevlisine "bileti fazla kesmezseniz sevinirim. hatıra olarak saklayacağım" dedikten sonra şoka uğradım. zira, görevli bileti alıp bana üstünde "kutuya atılacak" yazan minik parçayı verdi. itirazlarım bir türlü sonuç vermedi ve görevli uzattıkça uzattı. deplasman biletimiz de böylece kutuyu boyladı...
maraton kısmı eskişehir atatürk’deki gibi diğerlerine göre daha yüksek olan ve önleri kalın cam olmasından dolayı en altta oturanların bile görüş açısının bozulmadığı hoş bir stattı samsun 19 mayıs. üstlerin tamamen kapalı olması da çok güzeldi. bana göre tek sıkıntı stadın akustiğinin çok kötü oluşu idi. zira 3 farklı tribünden gelen sesler ya birbirine karışıyor ya da boğuklaşıyordu...
fuat hocanın dediği gibi sol bekte 19 yaşındaki efşan ve sağ bekte mehmet akgün yer alıyordu. ortada ise aykut ve burak. orta ve ileride ise milli maçtan yorgun dönen azo ve zec’ten mahrumduk. maçın yanılmıyorsam 11. dakikasında oktay'ın sıfıra inip yaptığı ortada mununga imkânsızı yapıp “kalede olmayan” kalecinin üstüne topu nişanlaması ile saç baş yoluyorduk. fink'in ters uzun pasları ve kantlarda alvaro dominguez ile ekigho ehiosun'nun hızlı oyunu ile 37'de skor 0-3 oldu. çünkü efşan ve mehmet akgün çok hata yapıyordu. ortada burak ise umut vermiyordu. 40'da yol yorgunu azofeifa, efşan'ın yerine girdi. sola mehmet akgün geçti. sağa cem can.
ikinci yarıda gençlerbirliği samsun’un geri çekilmesi ile baskılı oynamaya başlamıştı. ama bir yandan da azo'nun nefis oyun kuruculuğuna yasin ve oktay'ın katkıları ile pozisyonları da bu baskıyı yaratıyordu. derken yasin'in düşürülmesi ve azo'nun nefis frikiği. bu frikikten önce evren'in "bu gol olur. ardından zec atar bir de kendi kalelerine 3-3 biter" sözlerine önce gülerken bir anda "hadi canım" demeye başladık. derken mununga-ermin zec değişimi. ve son olarak soner-harbuzi değişimi geldi. azo'nun nefis şutunun direğin yanından gidişi. yasin'in düşürülüşü derken maçın son anları geldi. işte o anda azo'nun köşe vuruşu ve burak'ın nefis kafa şutu ile skor 3-2'ye geldi. biz deli gibi bağırırken samsun tribünlerinden çıt çıkmıyordu. serkan'ın "bu sessizliği seviyorum. bu sessizliği seviyorum. sustular. sustular" diye bağırmalarına kahkahalar atıyorduk. 2 yıl önce konya'da 0-2'den yapılan 2-2'yi düşünmeye başlamıştık. derken 90+ bilmem kaçta yasin'i unutan kaleci ahmet şahin'in topu yere bırakması ve yasin'in tribünlerin kaleciyi uyarmaya çalışan çığlıkları arasında arkadan gelip topu alması ama güçsüz vuruşu ve defans oyuncusunun hızlı bir deparla topu çizgiye yakın uzaklaştırması ama topun yine yasin’e gelmesi ve onun da çok kötü bir uzak köşeye vuruşu ya da ortası ile harcanan pozisyonun ardından şok yaşıyorduk...
maçın ardından takımı alkışladık. ilk yarıdaki moral bozukluğumuzun yerini ikinci yarıdaki orta-ilerinin uyumu, kapalı takıma karşı gösterdikleri gol varyasyonları ve yasin'in son dakika pozisyonundaki ahlar-vahlara bırakıyordu...
bu arada ilk kez bir statta yabancı maçlardan alıştığımız "maçı 8.500 küsur biletli seyirci" izliyor anonsunu duyduk. stadın %80i dolu gibi olduğundan herhalde kombineliler sayılmıyor diye düşündük...
dönüş yolunda çakallı'nın menemenlerinden yedik. içindeki peynir ve sadece yumurtanın sarısının kullanılması gibi farklılıkların tadını güzelleştirdiğini düşündük. serkan'ı uyanık tutma görevi bendeydi. sürekli lak lak etmeye çalışırken ankara'ya 30 km kalırken bir anda fişim çekilmiş gibi daldım! 2 gibi ankara'daydık. eski yeni’deki diğer gençlerlilerle buluşup biraz takıldık ve 4 gibi eve girdikten sonrasını hatırlamıyorum...
dip not: samsun 19 mayıs'tan önce gördüğüm 13 stad sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk, yenikent asaş, bursa atatürk, san siro / giuseppe meazza, santigao bernabeu "maç yoktu. stat turu ile gezdim", konya atatürk, eskişehir atatürk, 5 ocak, ali sami yen