9 ekim 1963 tarihli milliyetten; (spor ilavesinden)
7’den 70’e
onu herkes tanır
togay bayatlı
yediden yetmişe lefter... kim onu tanımaz ki… daha meşin topa ilk tekmeyi atarken «lefter gibi vuruyorum», diyenlerin sayısı yüzbinleri aştığı bir diyarda torunlar, babalar, nineler, dedeler hep bu futbol sihirbazının ismini hâfızalarının bir yerine bir daha çıkmamak üzere yerlertirmişlerdir.
bakın bu büyük türk futbol devini daha ilkokulunun birinci sınıfında 7 yaşındaki kemal yener nasıl tanıyor. afacan bakışlı ve tatlı yüzlü yener, «ben fenerbahçeliyim, babamdan, fener’in ismi ile lefter’in ismini beraber duydum. lefter, nedim, şenol, birol gol! ben de büyüyünce lefter gibi olacağım. bana da fener, yener diye bağıracaklar…» diyordu. ve küçük yener’in yanında diyordu. ve küçük yener’in yanında peyruz, mustafa, hadi, yalçın adlı arkadaşları da hep büyüyünce futbolcu olacaklar ve lefter gibi oynayacaklarını anlattılar, anlattılar…
peki. lefter’i yedi yaşındaki kemal yener tanır da. acaba 71 yaşındaki şükrü van tanımaz mı? bu emekli albay. lefter'in adını gazetelerde okumuş, evlâtlarından duymuş. sonra, evet sonra, kalkmış elinde bastonu, gözünde gözlüğüyle bir diğer arkadaşı, yine emekli albay süleyman erentürk ile birlikte mithatpaşa'nın yolunu tutmuş. «aman» diyor emekli albay şükrü van, «daha lefter topa vurmadan başladı bir gürültü, maçın hitamına kadar devam etti, ama bu lefter donilen çocuk da keklik gibi koşuyor, sıçrıyor, karşısındaki muhacimleri geçiyor, galiba iki de gol attı. helâl olsun, çok da para alıyormuş. bir daha da, ne bizim toruna, ne de evlâda, maça gidiyor diye kızmadım. biz yaşlıyız, o heyecan, o gürültü çakilmiyor, varsın gençler gitsin.»
hani lâf aramızda. bu iş beni bir hayli sarmaya başladı. peki. dedim. kendi kendime. lefter’i acaba bir nine de tanır mı?
bu düşünceyü yanımdaki fotoğrafçı arkadaşım hüseyin kırcalı’ya açtığım bir sırada karşıdan ağır ağır bir yaşlı ninenin geldiğini gördük. fırsat bu fırsat, yanaştım yanına:
«nine» dedim. «siz lefter’i tanır mısınız?»
şöyle bir baktı yüzüme, hani deli mi bu delikanlı der gibi. şu zamane gençlerinin yaptığı acaip şakalardan biridir şeklinde düşünmüştü herhalde…
medine kasaplar adındaki nur yüzlü nine de tanımıştı lefteri… ve ilâve etti:
«lefter dediğin şu topçu olmasın? tanırım onu. biz diyarbakırlıyız. orada bu lefter top oynamış. benim oğlum, top sahasına gider, sonra döndüğünde hep ondan bahsederdi. şimdi de torunlar. hiç lefter’in ismi dillerinden düşmüyor. hem en çok bu çocuk toplan oynuyor galiba… zira radyo hep onun isminden bahsediyor.»