wald stadında 60.000 kişi önünde ve yağmur altında oynanan maçta
seeler, duvarlarımızı yıktı...
türk işçilerinin müthiş tezahüratı ile ilk devreyi 0-0 kapayan takımımız rakip santrforun attığı gollerle 3-0 yenildi
necmi tanyolaç frankfurt'tan bildiriyor
evet, dün frankfurt'ta batı alman milli takımına 3-0 yenildik. ama bu, bugüne kadar gördüğümüz veya duyduğumuz milli maçlardan çok başkaydı.
daha sahaya çıkışta belirmişti fark. sanki kendi sahamızda bir maça çıkıyorduk. stadın her köşesinde varlıklarını belli eden binlerce türk öğrenci ve işçisi öylesine tezahürata başlamışlardı ki, franfurt'un wald stadını mithatpaşa'dan ayırmak güçleşmişti. her yanda ay-yıldızlar göze çarpmış. istiklal marşımızı bir ağızdan söyleyen sesler, alman milli takımının ilânını bile bastırmıştı. spikerin sesi, «ya ya ya şa şa şa, milli takım çok yaşa» temposu altında ezikmiş, kalmıştı. ama türk takımı okunurken «şenol... birol...» isimleri «goool» temposuyla tamamlanmıştı...
yalnız bundan ibaret değildi maçın özelliği... bu müsabakada takımımız «ha babam» taklidiyle kalesi önünde toplanmamış sadece gol yememek için çırpınmamıştı. nitekim oyunla beraber hücumlarımız da başlamıştı, işte daha ilk akında suat - birol kombinezonu, tarık vasıtasiyle ilk tehlikeyi yaratıyordu.
maçtan önce başlayan yağmur, sahayı kaygan hale getirdiğinden, futbolcularımız top kontrolünde güçlük çekiyorlardı. bundan faydalanan seeler, az sonra da bibuda daldılar. bunu konletzika'nın tehlikeli sutu kovaladı. ama sahada turgay vardı. kaptan âdeta balık gibi atladı, kurtardı.
6. dakikada tarık'ın şutunu ancak kornerle kesebildiler. birol'un çektiği korner, alman kalesinde yeni bir tehlike yarattı. uğur'un kafa şutu... bastırıyoruz. başabaştan da öte bir oyun bu... çocuklar iyi başladılar.
seeler, alman takımının büyük tehlikesi. alman santrforunu şerefle sabahattin marke ediyorlar. ilk anlarda seeler sahada pek görünmüyor. bizimkiler vazifesini iyi yapıyor.
kaçan fırsat
14. dakika yakaladığımız fırsatların en büyüğüne sahne oluyor: irol'un mükemmel pasıyla ceza sahasına dalan uğur düşünüyor, şutunu çekse muhakkak gol... çekmiyor nedense... «garantiye gideyim» diye düşündüğü belli... şenola uzattı, o sırada da wilden hamle yaptı ve kurtardı topu.
şimdi turgay'ı alkışlıyor onbinler... seeler tutulmaz şutunu tutuyor turgay... 15 dakika doldu, gol yok...
ikinci 15 dakika gene turgay'ın alkışlarıyla dolacak. dörfel'in kafa şutunu köşeye uçan turgay bertaraf ediyor. ve mukabil hücumumuz: uğur - birol - tarık - şenol kombinezonuyla dalıyoruz. tarık'ı düşürdüler, sonra da kornere çıkardılar topu... kalemiz önüne toplanıp sıkışık müdafaa oynamaktan kurtulduğumuzu görmekle memnunuz. iyi de oynuyoruz. neticeden ümitlenenlerimiz çok.
alman santrhafı wilden, şenol'a devamlı favul yapıyor. bu arada ani bir alman akınında seeler'in müthiş bir şutu direkten döndü. mukabil akında da tarık'ın şutuyla giden top direğe çarpıyor.
yabancı bir saha ve bilhassa fizikman üstün bir rakip için takımımızın çıkarttığı oyuna «fevkalâde» diyebiliriz. geriyi iyi perdeliyor çocuklar, ileriye de arı gibi vınlıyorlar* zaman zaman bastırıyor. alman lar. zaman zaman bastırıyor. alman kalesinde tehlikeler yaratıyoruz.
30. dakikada suat'ın bir hareketi, kolluklarımızı kabartıyor. çok geri ve o nisbette de çakayla gelen seeler'den topu öyle bir topuk pasıyla aldı ki suat, seeler yediği çalımdan yere düştü.
alman defansı şimdi daha da favullü oynuyor. hele santrhaf wilden şenol'u iyice hırpalıyor. ama şenol da az sonra nefis bir frikik atışıyla alman yanhafı schulz'u bayıltıyor. şenol'un çektiği şutun şiddetinden, top kafasına gelen schulz baygınlık geçirdi. zor ayıltıyorlar.
devrenin son dakikasında, devrenin en başarılı adamı turgay. dörfel'in gollük şutunu da kurtarıyor. sehmidt'in dalışı sonucunda tarık
ikinci yarı ve goller
ikinci yarıya solhafaschmidt'in yerine reisch'i alarak başlayan almanlar, müthiş hızla giriştiler. reisch gerçekten sahanın yıldızı oldu. bir süngü gibi defansın ön ve arkasına dalıyor. ve maalesef bizimkiler reisch'i gereği gibi marke edemiyorlar. bizim takımda yorgunluk alametleri görülüyor ki, hoş değil...
turgay'ın iyi kurtarışını seyrediyoruz gene... ama sonrası: 52. dakikada reisch'in ortasına turgay mütereddit. şeref de uzaklaştıramadı. kraemer yakaladı ortaladı. seeler yatarak kafayı yapıştırıyor: ilk gol... turgay'ı birlikte defansın bu topu vurdurması lazımdı...
bir dakika geçmemişti ki, goller ikilendi: dörfel ortaladı. seeler sert girdi şerefe, favullu girdi. ikisi de düştüler. ama seeler yerde yatarken, kaleye iki metre mesafeden topu ağlara göndermeyi başardı: 2-0...
halk, «uwe, uwe...» diye tezahürat yaparken, bir dakikada iki farklı mağlûp duruma düşmek, takımımızın temposunu bozdu. buna rağmen 57. dakikada suat'ın frikiğinde topun direkten dönmesi, byük talihsizlik...
iyi oynamıyoruz artık... nitekim üçüncü gol de geliyor. ama kaya'nın kraemer'i düşürmesinde hakemin penaltı vermesi, ağır ceza... seeler penaltıyı gole çevirmekte geçikmedi.
70. dakikada almanlar, konletzka'nın yerine overath'ı, biz de 72. dakikada pott'la çarpışıp sakatlanan tarık'ın yerine aydını aldık. ve bundan sonraki devamlı gayretlere rağmen tek sayıya dahi ulaşamıyoruz. sonuç bu: 3-0 mağlûbuz...