...beşiktaş takımının sahaya çıkışında, eski bir alışkanlığı terkederek, kalecinin arkasında olmamaya dikkat etmişti.
tabii sayılması lazım bir acemilik duygusunun tesiri altında, sahaya çıkan yeni takımının gerilerinde bir yer seçmişti kendine... hattâ, türkiye'deki progfesyonelliğin anlaşılmamış olması yüzünden mahçup görünüyordu.
çıktı sahaya. kendi kendine moral veriyordu. atlıyor, yükseliyor, 8 numaralı formasıyla foto muhabirler ne poz veriyordu.
galatasaraylı arkadaşlarıyla karşılaştığı ama gelince, bu ân üç beş satırın ifâde edemeyeceği bir haiseydi onun için. ve o anda, hiç kimse suat mamat'ın yerinde olmak istemezdi. turgay'la öpüştü. eski takımından olanlardan bâzılarının uzattığı elleri sıktı kimine uzaktan gülmeye çalıştı. ama, gülmek dene mezdi bu acı tebessüme.
zaman zaman hırslanıyor, çok iyi şeyler yaomak istiyor, yapamıyor, topları kaybediyor. sahadaki işinden çok çok uzaklara gidiyor ve «suat mamat gibi» futbol oynayamıyorduç
...ve suat, oynayacak, ama futbol oynayamayacaktı galatasarayua karşı... 26 haziranda karşıdaki takımdaydı. 22 ağustos'ta karşıdaki takımın karşısında...
suat mamat dün gece beşiktaşın formasını, galatasarayın kanını taşıyordu. ve kaabil olsa farkında olmadan düştüğü bu ihanet duygusundan kurtulabilmek için, damarlarını keser ve rahat ederdi sahada.
11 sene bu, lâf değil. galatasaray kulübüne alışmış bir kediyi beşiktaşa bıraksanız...
hasılı, her şey beşiktaşın formasını giyinceye kadar değil. beşiktaşa alışıncaya kadar. suat mamat için, birkaç kere öldüğü bu maç, yaşama kavgasına başladığı gecenin maçıydı...