dün gece gelen italyan santrafor aldı, beşiktaş'ta bugün yer alıyor
g. saray beykozla oynarken, f. bahçe'de 18'de bursada bursapor ile karşılaşacak
spor yazarları birliği tarafından tertiplenen dörtlü turnuada bugün, beşiktaş takımında, beyoğluspor'a karşı dün roma'dan gelen italyan futbolcusu aldo moretto da yer alcaktır.
moretto dün yeşilköy'de beşiktaş idarecileri tarafından karşılanmış ve mithatpaşa'ya getirilerek siyah - beyazlı taraftarlara gösterilmiştir. bütün stadda vüyük bir tezahüratla karşılanan moretto, «beşiktaş'a faydalı olmaya çalışacağım» demiştir.
vatani vazifesini yaptığı sırada passo corese takımında yer alan moretto oynadığı 16 maçta 8 gol atmıştır. sağiç, santrfor ve soliç mevkiinde yer alan italyan futbolcusu 23 yaşında ve 1.84m boyundadır.
moretto türk futbolünü yakından tanıdığını söylemiş ve altay, milli takım ve galatasarayın yaptığı maçları seyrettiğini belirtmiştir. futbolcu türklere karşı büyük bir sempati duyduğunu işaret ederek can'ın italya'da çok sevildiğini açıklamıştır.
bugün saat 18'de yapılacak olan maçta beşiktaş takımı moretto'lu kadrosuyla şu şekilde yer alacaktır: özcan - erkan, fehmi - yüksel, sabahattin, kaya - ahmet, suat, moretto, güven, rahmi
italyan futbolcusu aldo'nun da yer aldığı dünkü maçta beşiktaş, b. spor'u 1-0 yendi
kahraman bapçum
ve maçın bitmesine yirmi dakika kala, beşiktaş sıcak bir zemine düşmüş karamelâ gibi yayıldı kaldı sahaya...
halbuki keyifle oyuna başlamış bir suat, büyük işler başaran adam tipi ile rahmi ve çalışkan kaya gibi zevkle seyredilen futbolcular vardı. ama ne ileri, hatta neticeye koşan bir hız, ne de gerilerde akıllıca oyun hazırlayan bir beceriklilik giremeyince tabii bunlar da genel havaya uydular...
daha ilk dakikada ahmet'in çabuk bir dalışı ile gol fırsatı yakalayan siyah - beyazlılar, aleko'nun yatarak karşıladığı topa aldo'nun yetişememesi üzerine ilk fırsatı kaçırmışlardı. 10 uncu dakikada ise suat, ahmet, güven kombinezonunda güven'in şütü ceza sahası içinde avram'ın koluna çarpmış ve hakem «herhalde kasıt görmediği için» penaltıyı vermemişti. ama bundan bir hayli zaman sonra, skor 1-0 iken 42 inci dakikada ahmet'in yakından çektiği şütü aleko gene karşılayacak tâ öbür tarafa rahmi'nin önüne düşen topu, rahmi kaleye atarken beyoğluspor'un sağbeki hemen hemen bloke edecekti. hakemin bu defa penaltı vermemesi için «kasıt görmediği» iddia edilemezdi. olsa olsa hakem olayı görmemiş olabilirdi.
beşiktaş golünü 32 inci dakikada attı. erkan'ın gerilerden uzattığı frikikte suatın ortaya aşırttığı topu güven sükûnette bekledi aldı. döndü ve çok yakından patlattı. kalecinin yapacak şeyi yoktu.
görevini sadece «her gelen topu karşılamak» kabul etmiş beşiktaş defansının sert bir rakip önünde değil beyoğluspor gibi «yumuşak» bir onbir karşısında bile bocalayacağı açıkça görülüyordu. böyle bir defans önünde «büyük koz» suat'ın da randımanlı olmasını elbette imkan yoktu.
türkiye'ye bir artist olarak gelse büyük sükse yapacağı muhakkak olan italyan delikanlısı ise bu kadroda futbolcu olarak hiçbir şey ifâde etmiyordu.
...ve tabii beşiktaş maçın sonunda sıcak bir zemine düşmüş karamelâ gibi...
siyah - beyazlı idareciler, aldo'nun kendilerini tatmin etmediğini, buna rağmen bir maçta kendisi hakkında hüküm vermenin doğru olmayacağını söylemişlerdir. idarecilerin bu şekildeki ifadesine rağmen aldo'nun geri gönderileceği zannedilmektedir.
devre arasında kendisi ile konuştuğumuz genç futbolcu ise, henüz forma girmediğini, bu sebeple kendisini gösteremediğini ifade etmiştir. aldo ilk defa yan yana oynadığı yeni takım arkadaşları ile de bu sebeple anlaşamadığını söylemiştir.
beşiktaş'ın denediği italyan futbolcusu, türkiye'ye tekrar gelerek film çevireceğini ve futbol oynayacağını söyledi
röportaj: françesko mozelli
- kardeşim sen futbolcu musun, artist misin?
uzun boylu, ela gözlü, kumral, çok yakışıklı genç, bir aralık düşünür gibi oldu, sonra hafif bir sesle:
— ben futbolcuyum, dedi.
***
istanbul'a gelişi ufak çapta bir hâdise olmuştu. transferden zararlı çıkan türkiye'nin en büyük kulüplerinden biri ondan çok şey ümit ediyordu.
taraftarlar ise daha ilk günden sıcak ilgilerini ondan esirgememişlerdi.
aldo tekrarladı:
— ben futbolcuyum.
o böyle bir cevap verince istanbul'a ilk geldiği geceyi hatırladım. onunla gece vakti gezmeğe çıkmış ve bir aralık beşiktaştaki barbaros heykelinin altına kadar gelmiştik. ben ona takılmak için:
- beşiktaşlı futbolculara barbaros'un torunları derler, demiştim. sen de muvaffak olursan, barbaros bir oğul daha kazanacak.
o gün bu lâfıma gülmüştü, şimdi ise, gitmeden evvel üzgün görünüyordu.
— artist olmak futbolcu olmaktan daha zor, fakat ben galiba daha zor olanında muvaffak oldum, diyor ve sözlerine
şöyle devam ediyordu:
— söylemişlerdi. inanmamıştım. bir amatörün hemen profesyonelliğe alışması çok zormuş. belki ikinci bir maça çıksam, ilk maçtan daha iyi oynardım.
teselli etmek için:
— «üzülme» diyorum «biri olmadıysa öbürü oldu. belki böylesi daha iyi.»
beni dinlemiyor:
— seyirciyi, taraftarları unutamam. hayatımda bu kadar alkışlandığımı zor zamanlarımda bu kadar desteklendiğimi hatırlamıyorrum.
mevzuu değiştiriyorum.
— ya filiz akın? — çok iyi bir aktris olduğu kadar, çok da iyi bir arkadaş. — filmdeki rolün? — oldukça zor olacağa benziyor. — istanbul'a tekrar ne zaman döneceksin? — ya ekimle başında veya on beşinde. — italya'da futbola devam edecek misin? — evet. — beşiktaşlı taraftarlara söyleyecek son bir sözün var mı? — var. aldo moretto sizin tanıdığınız aldı değildir. o pekâlâ bir barbaros torunu olmaya lâyık bir kimsedir.