sarı - kırmızılı takım başarısız bir oyundan sonra kıymetli bir puan kaybetti. sarı-siyahlılar 9 kişi kalan rakibine gol atamadı
necmi tanyolaç
maçı görmeyenler «vah vah galatasaray, istanbulspor'u yenememiş» diyebilirler... hele, galatasaraylı taraftarlarıysalar, bu dertleşme, bir dövünme dahi olabilir...
gelgelelim, dün geceki şu sıfır sıfırlık netice, hiç de düşünüldüğü gibi değildi. maçı seyredenlerden her hangi birinin galatasaray puan kaybetti diyeceğini zannetmiyoruz. müsabakanın izahı şuydu «istanbulspor kaçırdı galibiyeti.»
oyunun başında «o da başında» sadece bir on dakika çalışır görünen sarı - kırmızılı takım, maç bittiği zaman, hem bir penaltı kullanamamanın acısını, hem bir puan kaybetmenin acısını çekiyor ve sinirliliğinin kurbanı oluyordu. maç bilhassa ikinci yarıda zevkli ve sür'atli bir akışa girmiş, sarı - kırmızılı takım ilk yarıda kazandığı penaltı ile iki fırsatı harcamıştı.
penaltı 43. dakikaya rastlıyordu. kemal, uğur'un ceza sahası içinde düşürdü. hakemin verdiği karar belki ağırdı ama... karardı nihayet. kadri, çok hızlı ve sert vurdu. top yukarı kaçtı.
ikinci devrede sahada görünen taraf sadece sarı - siyahlı takımdı. uzun paslarla sık sık rakip yarı sahayı karıştıran istanbulsporlular, hakem babacan vazifesini yapmış olsaydı, belki de çok iyi oynadıkları bu maçtan galip çıkacaklardı. hâdise 87. dakikada vukubuluyordu ve ihsan, geriden kaptığı topla kaleye dalarken k. ahmet tarafından yerle bir ediliyordu. eh, ilk devredeki harekete penaltı veren hakemden aynı kararı beklemek doğru olurdu. fakat, vermedi penaltıyı hakem. istanbulsporlular itiraza hazırlanıyorlardı ki, saha karıştı. hakem babacan bu defa galatasaraylı futbolcuların ortasındaydı. uzaktan münakaşa olduğunu seziyorduk. ne oldu, ne konuştular? bilmiyoruz.. candemirle, ergun sahadan çıkarıldılar.. demek ki, sporculuğa uymayan bir söz geçmişti aralarında...