ilk devrede rakiplerini küçümseyen siyah - beyazlı takım ikinci devre devamınca ecel terleri döktü
namık sevik
böyle giderse, f. bahçe, beşiktaş veya g. saray şampiyon olabilir mi?.. olmasına olur. ama en azından onbeş puan kaybederek.
maalesef demek lâzım. bu dökülen halden faydalanabilecek bir başka takım yok. onların bütün gayreti ismen büyük fakat kuvvet itibariyle hiç bir mana ifade etmeyen takımları çelmelemekten ibaret kalıyor.
deniliyor ki, türk futbolunun temelini bu üç büyük takım teşkil eder. eğer bu söz doğru ise, bu yıl üç büyüklerin teşkil ettiği sehpaya asılan türk futboluna bir fatiha okumak icap edecek.
aşığın bu derece «cuk» oturduğu, ve tarihin böylesine ismen ufak, fakat her biri çetin ceviz olan takımlara güldüğü gibi bir sezon yoktur.
dün gece de, istanbulspor karşısında temelinden bir ağaç gibi sallanan beşiktaş'ı seyrettik. siyah - beyazlılar başlangıçta kapalı müdafaa oynıyan rakiplerini pek de ciddiye almaz göründüler. bu hal ikinci yarının 20. dakikasına kadar da devam etti. sonra hepsinin fizikman diri istanbulspor karşısında şiştiği balonladığı ve oldukları yerde kaldığı görüldü. işte bu andan itibaren maçın bütün insiyatifini sarı - siyah'lılar alacak ve beşiktaş'ı hallaç pamuğu gibi sahada atacaktı.
evet, ilk devrede beşiktaş hakim oynadı. bilge'nin yalnız 6. dakikada attığı sert şut, özcan'ın elinde erimişti. buna mukabil, güven'in, ahmet'in, şenol'un ve birol'un değerlendiremedikleri fırsatlar... ve yılmaz'ın aman vermez müdahaleleri...
yılmaz, 57 nci dakikada da rahminin çok sert bir volesini yumruklayarak muhakkak bir golü önlemek başarısını göstermişti. fakat, ya 67. dakikada ihsanın otuz metreden attığı bomba gibi bir şur... direğe çarparak dışarı çıkan topa özcan sadece bakabilmişti. son yılların en güzel hareketinden sonra, maçın bitmesine iki dakika kala güven, yılmaz'ın da boşalttığı kaleye bir revaşata gönderdi. topun dışarı çıkışı siyah - beyaz'lılar için gösterilecek tek talihsizlik oluyordu...