bülent gürsoy'un piknikte dömivole kitabında yer alan "futbolun değişimi" yazısından;
dünya kupası'na katılıyoruz yıllar sonra. öylesine büyük bir olay ki bu bizler için, 1954'den beri küçük franco'yu anıp durmuşuz. onu yıldızlaştırmışız. türk futbolu içinde, türk futbolu'na en büyük katkıyı yapanlardan biri olarak görmüşüz. onun uğurlu elleri, nice kalecinin altın eldivenlerinden daha yukarılarda tutulmuş yıllarca. franco'yu bu kadar el üstünde tutan bu halk, dünya üçüncüsü olan takımına karşı nasıl davranır peki?
milli takım güney kore'den dönüşte, ülkenin hava sahasına girer girmez, f-16'lar ile karşılandı. oysaki biz değil miydik şenol güneş'e güvenmeyen, oynattığı oyunu beğenmeyen. yine de saatlerce karşılama merasimini televizyonları başında gururla izleyen. sonuç her şeyden önemli olmuştu. milli takım ülkeye döndüğünde, sokaklarda binlerce ümit davala vardı. çünkü artık dünya futbolunda sadece futbol konuşulmuyordu. uyum sağlamıştık. futbolun da modası vardı. "son mohikan" saç kesimleri, berberlerin dükkanlarına yazı asmalarına bile neden olmuştu "ümit davala stili saç kesilir"!