liderle arası 3 puan açılan sarı-kırmızılılar k.gümrük karşısında bocaladı. kırmızı-siyahlılar penaltı kaçırdı
hakemi ile, seyircisi ile, futbolcusu ile, yazarı ve çizeri ile biz, türk futbolü ile ilgili olanlar, çok basit bir şeyi öğrenmemekte ısrar eder dururuz, nedense…
eğeı dokuz çeşit klâlden biri ceza sahası dışında vâki olursa serbest vuruş, ceza sahası içinde vâki olursa penaltıdır… endirekt vuruş – yani çift vurus – ile faul dediğimiz 9 çeşit kaide ihlâli arasında hiçbir ilgi yoktur
şimdi, dün ikinci devrenin 27 nci dakikasında metin ceza sahası içinde topla oynamakta ve hareket etmekte iken kadrinin çelmesi ile düşmüş müdür? öyle ise bunun cezası penaltıdır dostlar… pe-nal-tı… bu biiir!
futbol çabuk ve hareketli bir oyundur. koşmadan, mücadele etmeden, kendinizi yormadan maç kazanamazsınız. takımınızın alı galatasaray da olsa, siz bütün devirlerin yetiştirdiği en üstün kabiliyet de olsanız maç kazanamazsınız dostlar… ka-za-na-maz-sı-nız… bu da ikiiii!
karagümrük daha altıncı dakikada kazandığı penaltıyı auta atmasa maçı alıp gidecekmiş, demek ki… zekâinin gerilerden sürükleyip getirdiği topu sola aktardığı sırada candemir, hiç de lüzumu yokken elle kesince şans karagümrüğe gülmüştü. ama nihat, turgayın sağından auta yuvarladı topu…
oyun yavaş bir tempo ile başlamıştı. dakikalar ilerledikçe bu tempo bilhassa sarı – kırmızılıların gayreti - hayıı daha doğrusu gayretsizliği - ile daha da yavaşladı. oyun ve rakibin temposu düşerken karagümrük zekâisi, tarıkı ve aydını ile gittikçe rahatlayan ve doyuran bir uslûp içinde aç ldıkça açılıyordu. özcan, kadri, nihat ve doğan dörtlüsü de, başta metin ve suat olmak üzere sarı – kırmızılı hücumcuların bitik görünüşü karşısında oldukça rahattılar. sanki karagümrük’ün rakibi, bu maçtan bir puan alıp gitmeyi kurtuluş addedecekti…
ikinci yarı
tââ ikinci devrenin 15 inci dakikasından sonra galatasaray için şakaya gelmediğini anlayacak ve biraz – ama sadece biraz – terlemeğe karar verecekti. ama heyhat ki asıl canlanması beklenenler yani forvet ortalıkta yoktu. karagümrük kararlı idi, mutlaka birşeyler yapacaktı. ve rakibin bu kıpırdanışı karşısında derhal çekilip kapanıverdi. maç artık 90 dakika değil sadece yarım saatti… devrenin 36 ncı dakikasında metinin tek tehlikeli dalışında sümer gol kralının umulmaz ataletinden istifade ederek topu kapanıp aldı. 38 inci dakikada suatten metine, ondan da ikinci devrede forvete geçmiş olan ahmete gelen topu, ahmet kale ağzına kadar sokulup lüzumsuz bir havalandırışla üst direğe vurdu… 41 inci dakikada mustafa ceza sahası dışından fişek gibi bir şüt çıkardı fakat kaleyi tutturamadı… işte galatasarayın yarım saatlik zoraki canlanışının fakir bilânçosu…
halbuki rakibin bu cilâdan ibaret baskısı sıra.ında karagümrüklülerin yıldırım hızı ile kaçan tarık vasıtasiyle yarattıkları tehlike bilânçosu belki de daha yüksekti. hele bahriyi şiir gibi bir hareketle atlatıp sokuluşu ve bomba gibi bir şüt patlatışı vardı ki… zaten oyunun tek kurtarışını da turgay bu şütü bloke ederek yaptı.
hülâsa galatasaray dün karagümrükten – nihatın kaçırdığı penaltı da gözden kaçmazsa – tek puanı zor aldı. ama, sarı – kırmızılıların kazandıkları fakat hakemin nizamları değiştirerek çift vuruşa tahvil ettiği penaltı verilseydi, başarısız takım iki puanı da alıp gidebilirdi.