dünyanın neresine giderseniz gidiniz, bir final maçını oynayacak iki takımın birbirlerine bu derece acıdıklarına, birbirleri için bu derece üzüldüklerine şahit olamazsınız...
türk futbolunun dumanı ığri tüten iki oacağı, bir kaç, gündür bu kaidelere sığmaz hali yaşamaktadır.
«vefa mı? iyi takımç eski kulüp, köklü kulüp. milli lig'den düşmesi diye bir tehlike mevcut değil. barajın kahrına bizden daha fazla dayanıp, kurtulur...»
vefalıların, rakiplerine ait görüşünde se yukarıdakinden farklı bir şey bulmak zordur: «biz maçın galibi olalım. onlar barajı kazansın. karagümrük'ün bursadaki şansı bizden kuvvetli..»
üstelik, iki kulübün 15 - 20 senedir devam eden bir husumet yüzünden birbirlerini sevmediklerini de bilmeyen yoktur...
ama, şu son bir kaç gün içerisinde husumet ve dargınlıklar unutulmuş, milli lig'de yaşama arzusu, biri pendik'te, diğeri soğuksuda karargâh kuran iki tarafı hissen birleştirmiştir. kimsenin şüphesi olmasın... bugünkü maçın galibi, gidenin arkasından üzülecektir. kader, ne yaparsınız ki. iki takımdan birini diğerinden ayıracaktır. o halde, milli ligden muvakkaten ayrılacak diğer takımlar gibi sonuncusuna da sabırlar ve şanslar dilemekten başka tesellimiz yok.
düşman kardeşler
vefa ile karagümrük düşman kardeşlermiş. bir kin, koca bir semti iki cepheye bölmüş, ayırmış. birinin stadı varmış. öteki gaspetmiş veya gaspetmek istemiş. mahkemeler kurulmuş. bu husumet gün gelmiş ki devletin üst kademelerine sıçramış. bir çâre bulan olmamış derde!.. karagümrüklü ile vefalı bu acı günleri, bu ıstırap dolu maziyi hatırlamak istemiyor. daha doğrusu hatırlayacak halde değil «sahaya çıkıp, oynayacağız diyorlar. kim ağır basarsa... oyun onun olsun. birbirimiz için şans diliyoruz.»
kulüp reisleri ibrahim sevinle, temzi tatari'nin maç hakkındaki düşüncelerini «allah düşenin yardımcısı olsun» sözü ile izaha çalışmalarında, bu kin ve kardeş düşmanlığının çok ötelerinde bir iyi niyet ve temenni bulmak mümkündür. fatihle, edirnekapı arasında yaşayan insanları bir futbol mücadelesinin ortaya çıkardığı bu hava barıştırısa kimse şaşmamalı ve «kahır yüzünden lütûf» demelidir.
iki takım da heyecanlı
bugünkü güç oyunun iki puanına gençliklerinin en işe yarar «90 ar» dakikalarını vermeye hazır iki takımın futbolcuları bulundukları kampta bütün gayretlere rağmen sakin gözükmemektedirler. müsabakanın önemi, iki tarafla da önüne geçilmez bir sinirlilik yaratmıştır. bu sebeple idareciler dünkü güne değişik programlar altında geçiştirmek yolunu tutmuşlardır. karagümrüklüler sabahın erken saatlerinde kamptan ayrılmış ve eyüp sultan'ı ziyaret ederek dua etmişlerdir. kafile saat ikiye doğru soğuksuya dönmüş ve öğle yemeğine müteakip istirahate çekilmiştir. antrenör bülend eken «futbolcularıma güveniyorum. yorgunluğu attık. maçı kazanacağız» derken. karagümıük'ün meşhur maskotu gardrop fuat da kendince mühim addettiği işine devam etmektedir. gardrop fuat'ın vazifesi futbolcuları neşelendirmek, onlara her şeyde yardımcı olmak ve moral vermektir doğrusu, gardrop fuat vazifesini başarmakta ve bir neşesizlik bulutunu önleyecek mahareti göstermektedir. takımın büyük kozu tarık, yan haf orhan, soliç akgün ve diğer futbolcuların tahmini şöyledirt: ümitsiz olmak için sebep yok.. hazırlık için pendik'i seçen vefalılar da mübarek günde eyüp sultan hazretlerini ziyaret fırsatını kaçırmamış ve öğle yemeği için heybeliadaya gitmiklerdir. yeşil - beyazlılar arasında da rakipleri gibi, büyük günlerden evvelki esrarlı sessizlik dikkati çekmektedir. antrenör galip haktanır futbolcularını teşvik etmekte ve karagümrük'ü yeneceklerini söylemektedir. takımın asları nejat, nedim, yavuzlar ve ötekiler için de aynı şeyler tekrarlanabilir: «azimli ve hırslıyız. maçı alacağız.»
yılın maçına böylece biraz daha yaklaşmış oluyoruz. gün geçiyor, saatler sür'atle ilerliyor. yılın maçını iki takım oynayacak. karagümrük - vefa.. kim kazanacak? buna cevap vermek zor. iki taraf da ümitli. iki taraf da hazırlıklı. ümitsizliğin kamplarda yeri yok. şu veya bu takım kazanacak. fakat, bir şemtin insanları bu günün akşamında hem sevinecek hem de üzülecek!