real madrid'in futbol saltanatını yıkıp, geçen bir takımın futbolcuları bunlar... benflca'lılar...
dev beoing'den yeşilköy hava alanına değil de, lizbon'a iner gibi yabancılık göstermeyen şampiyon benfica'nın yıldızlarını foto muhabiri arkadaşlarımızın sıkıcı kontrolü altında seyrediyoruz.. ilk dikkate çarpan tarafları; inanılmaz derecede tevazu sahibi oluşları. «gıkk» demeden basının vazifesini kolaylaştırıyorlar. muhabir arkadasların «ıslıkla» yoldan çevirdikleri germano'nun bir orta mektep talebesi uysallığı içerisinde geri dönüşünü görseydiniz: «real madrid forvetlerini amsterdam'da durduran germano bu muydu?» derdiniz... ya avrupa'nın pele'si diye tanınan mozambik'li eusebio'nun sıkılganlığı? kıvırcık saçları ve gülen gözleri ile «içimizden biri» intibasını veren eusebio, real madrid'in ve zengin kulüplerin iki ayağına 10 milyon fiyat biçtikleri futbolcu değil sanki, iş arayan insanlardaki utangaçtık hali var üzerinde.. yakışıklı takım kaptanı aguas da öyle... fransız yazarları ondan «portekiz'in garrincha'sı» diye bahsediyorlar inanınız, aguas, hakkında söylenmiş ve söylenecek bütün parlak sözlerin ve kücümseneiyecek servetinin dışında bir futbolcu... mikro mustafa kadar ufak, ondan biraz daha yapılı simoes. kafilenin en genci. 21 inde var veya vok. bir büvük solaçık olma yolundaki bu genç de gülüyor... angelo öyle, joao öyle, yılların kalecisi costa perreira bile sinirli görünüşüne rağmen öyle. eusebio'nun beyazı çukulata renkli coluna öyle. hepsi, hepsi mütevaz, saygılı, sevimli ve gösterişsiz...
3 mayıs gecesi amsterdam'da real madrid'in hezimetiyle sona eren unutulmaz finalin yıldızları idi bunlar. ama şampiyonluktan evvel terbiyeli ve saygılı olmayı öğrenmişlerdi. bu meziyetleri dolayısiyle avrupa şampiyonu benfica'yı dünyanın her yerinden maç teklifleri yağıyordu.
takım kaptanı aguas bir dünya turu mahiyetindeki bu uzun yolculuğu şöyle izah ediyor: «bu seneki şampiyonluğumuz geçen yıla nazaran daha geniş tepkiler yaptı. amsterdam'da real madrid'le finali oynarken taraftarlarımızın dışında da büyük bir kitle tarafından desteklendiğimize şahit olduk. bizi sevenlere ve isteyenlere gideriz.»
aguas, 3 mayıs gecesi amsterdam'ın olimpiyad stadını dolduran 100 bini akın seyircinin uğultusunu unutmamıştı. arada bir arkadaşlarıyla konuşuyor ve istanbul'a ikinci defa geldiği memnun olduğunu söylüyordu. «bu ikinci gelişim, ilk gelişimde portekiz milli takımı türk'lere 3-1 yenilmişti. türkleri seviyorum. o maçtan hatırladıklarım lefter ve metin'dir. metib'in italya'da oynadığını biliyorum. klası bir futbolunuz var.»
tenis oynadığını ilave eden benfica kaptanı. türkiye'de şampiyonluğu hangi takımın kazandığını sordu «herşeye rağmen maç mücadeleli geçerek» dedi. aguas'a son sualimiz dünya kupası ile ilgiliydi. yanındaki simoes'e bakarak «favorim brezilya..» cevabını verdi...
benfica kafilesinin en hoş ve dikkati çeken adamı muhakkak ki santrfor germano. daha uçaktan inerken meydanı dolduran meraklılar uzun favorileri, simsiyah bıyıkları ve kenarları kıvrık «portegueza» şapkasıyla bu fazlaca iri santrhafı tanımışlardı. konuşkan değildi. suallere kısa cevaplar veriyor ve «her maç benini için zordur» diyordu.. mamafih sempatik adamdı germano. kuvvetli ve güven veren bir görünüşü vardı.
eusebio için kalender bir genç denilebilirdi. gümrük muavenesi için beklerken bir aralık ceketini çıkardı. portekiz lisanı ile konuşuyordu. arkadaşlarının yardımı ile gazetecilerin suallerini cevaplandırdı. istikbali için bir planı yok gibi geldi bize. portekiz'in müstemlekesi mozambikte, lalettayin bir vatandaş olarak kendi hayatını yaşarken lizbon'a getirilen bu siyahi genç, anlaşılan kendisine şöhret kapılarını açan benfica'yı çok seviyordu. cebinde şu anda iki doları bile bulunmayan bu euseio ile 8 - 10 milyonluk tekliflere karşı henüz ses vermeyen eusebio arasında bir fark bulmak zordu.
bu gece mithatpaşa stadında fenerbahçe'ye karşı seyredeceğimiz benfica ve benfica'luların kısa zamana sığdırılmış bir sohbette tespit ettiğimiz hususiyetleri elbette ki bu kadar değildi.