şahâne gollerle palermo'yu galip getiren millî futbolcumuz maçtan sonra ayakta alkışlandı
iki içten pas alamamasına rağmen metin, başarılı idi
kahraman bapçum
maçın bitmesine 6 dakika kalmıştı. portekiz ikincisi sporting, italya'nın bu sene birinci kümeye geçmiş palermo'suna 2-0 yenikti. ve palermo sağdan korner atıyordu.
attılar korneri. kısa düşen topu fernando kafa ile kaleye doğru aşırttı. tam kale ağzında sporting kalecis bloke ederken orada bitiveren palermo santrforu şimeşk gibi fırlayarak daldı. yüklendi. santrfor, kaleci ve top hep beraber yuvarlandılar. santrfor yerinden kalkamadı. oyun durdu. sahada geniş ve yaygın bir uğultu var. bir üzüntü, bir keder ifade eden uğultu bu. yardımcı antrenör bruno koşuyor. takım kaptanı malavazzi koşuyor. başantrenör remondini koşuyor. santrfor yerde. ve uğultu devam ediyor. irden uğultuyu bastiran bir ses duyuldu.canhıraş ve kuvvetli bir ses: «acqua, acqua». takım kaptanı malavazzi yerde yatan arkadaşını, hayır hayır kardeini, ızdırap çekerken görmüş ve dayanamamıştı: su, su diye haykırıyordu. biraz sonra santrfor yerden kalkıyor. ağır ağır ilerliyor ortaya doğru. allışlar, alkışlar. aradan 3 dakika geçtikten sonra aynı santrfor, biraz evvel ayakta duramayan santrfor ileri bir pas alıyor. toparlanıyor. yavaş, temkinli ama tank gibi kuvvetli ve sağlam ilerliyor. santrhafi geçip sağa kayıyor. ve dayanıyor allah nevverdiyse. kaleci bu topu karşıladı ama... işte asıl kıyamet bu şuttan sonra kopuyor. sicilya'nın palermo şehrinin belediye stadında. şimdi seyirciler gayet açık bir ismi tempo ile haykırıyor: metin, metin..
ve aynı stadın gazetecilere ayrılmış tribününde bir kaç türk gazetecisi göz yaşlarını birbirlerinden gizleyerek asaplarına hakim olmaya çalışıyorlar. ikinci kümeden yeni gelmiş palermo, portekiz'in şöhretli ikincisini 2-0 yenmiş durumda. biraz sonra maç bitecek ve 7 sinden 70 ine kasar sıcak kanlı sicilyalılar birbirlerini tebrik ederken, bir tek ismi sık sık tekrar edecekler: metin, metin.
goal (gol) = gaye
metin ne yapmıştı bugün? portekiz'in hakikaten üstün klaslı futbolcularına karşı artistik bir şeyler mi göstermişti? hayır, hatta bütün oyun boyunca durgun ve isteksiz bir adam gibi görünmüştü. ama, affetmeyen santrfor hviyetini her şeye rağmen ispat etmişti. her şeye rapmen, mesela kendisine pas vermemek için inad etmiş görünen iki insaydın kahredici oyun tarzlarına rağmen...
palermo 2-0 galipti. ve golleri, hem de en güç pozisyonlarda bu şarktan gelen halim - selim çocuk yapmıştı. halbuki maçı seyreden türk gazetecileri ve onu iyi tanıyan antrenörü için bugünkü maç henüz hiç bir şey değildi.
maçın başından itibaren portekizliler klaslarını göstermeye, palermolular da taraftarlarına ümit veren bir oyun oynamaya başlamışlardı. oyun güzel ve kombine bir futbol oyunu idi. maçtan evvel palermoluların kazanması bir süpriz olur diye düşünülüyordu. halbuki, aradaki büyük klas farkına rağmen palermolular bozucu bir oyuna teşebbüs etmediler.
ortada bir santrfor vardı. istediği gibi paslar alamıyor ve adeta yorgun bir adam gibi dolaşıyordu. bu hal 22 dakika devam etti. nihayet solhaf malavazzi birden ileriye bir yop aşırttı. sağaçık yerine deplase olmuş solaçık maestri topu yere indirdi. ve ortada bir hayli zamandan beri öksüz çocuk gibi dolaşan santrfor yetişti. iki müdafiin arasından daldı şöye, topun dibine en büyük ustalara yakışır bir şükûnetle dokunuverdi. meşin yuvarlak, portezi'in mağrur ve şımarık kalecisi gomez'in sol üst köşeden içeri giriyor ve tribünleri dolduran 25 bin civarındaki seyirci alabildiğince coşuyor.
iyi paslar alamadığı bir tarafa, eğer santrhafın devamlı faulleri olmasa, metin şüphesiz daha fazla pozisyona girecek.
ilk devre bu golle bitti. ikinci devrenin başında sporting soliçi mendes, 20 pastan bir frikik atıyor. direği sıyırarak giden bir kurşun bu... kaleci mattrel'in kurtarışı harika. tam iki dakika sonra aynı mesafeden şimdi de palermı bir frikik kazandı. arkadaşları kolundan tutup metin'i getiriyorlar. gerildi, gerildi... ve... biz böylesine türkiye'de «allahh» diye bağırırız. eğer gomez bir az ileri fırlamasa zor yumruklardı bu şutu.
iki dakika daha geçti ferrin'in uzaktan bir şutunu gomez kaçırdı. top direkten dönüyor. sola doğru gelen topa metin yetişti ve tribünde pek çok adam küçük dilini ısırdı. bomba, kalenin üstünden sıyırıp gitmişti. kale boştu ve bir plase daha tesirli olurdu. ama, bu topa yetişmek bile güzeldi. ve biz tribünde geniş ve raht nefesler alıyorduk. çünkü metin, hele şükür şut atmaya başlamıştı. ve işte ikinci devrein 32. dakikasında mastri'nin soldan yuvarladığı topu takip edip yakaladı ve sola kaydı... gene kaydı, gene kaydı. eyvah pozisyon kaçıyor demeye kalmadan kaleci ile direk arasındaki iki karış yerden, bir buçuk karışlık meşin yuvarlak giriverdi: metin, tanıdğımız metin oluyor.
sonra sakatlık. sonra düzeliş. sonra seyircilerin temposu: metin, metin.
muhite daha fazla alıştığı, arkadaşları onun futbolunu daha iyi tanıdıkları zaman italya sahalarında isminden en çok bahsedilen futbolculardan biri palermo santrforu olacak galiba.
şöhretli sporting, mütevazi palermı'ya 2-0 yenildi. ve bu maçın iki golünün kahramanı, henüz formunu bulmuş değil. omin, italyan kalecilerini şahmerdan gibi dövmeye başlayacağı gün yaklaşıyor