bütün memleketin merakla gözlediği metin muammasının kalın kabukları ancak 2.4.962 pazartesi gecesş çatlayabildi. o gece yeşilköy hava alanında palermo kulübünü daha doğrusu metin'i karşılamak için toplanmış büyük bir kalabalık vardı. onlarca metin futbol demekti, şut demekti, gol demekti, mütevazı mert bir sporcu demekti ve daha çok da memleketten ayrı kaldığından ızdırap çeken, orada sevdiklerini, öz adetlerini, dinini, milliyetini ön planda tuttuğundan muaheze edilen temiz bir vatandaş demekti. ve herhalde birçok şeyler daha demekti ki onu kucaklamağa bu kadar candan koşup gelmişlerdi.
nitekim uçağın kapısı açılır açılmaz onu âdeta çekerek uçaktan alarak kendi toprağına ayak bastırdıktan sonra omuzlarda taşıdılar. biz bu heyecanlı kalabalığa sokulamadığımızdan olanlar uzaktan seyredebiliyorduk. ancak gümrük salonunda yanına sokulabildik. o fıldır fıldır cin bakışlı, yumuşak tatlı hareketli delikanlı öylesine değişmişti ki... gözleri donuk donuk bakıyor, hareketleri ile robot gibi kaskatı ve makinalaşmışa benziyordu... ayaküstü pek fazla birşey görüşemediğimiz için mecburen palermo kafilesini takiben kalacakları otele gittik. fakat metin'in donukluğu sanki bütün kafileyi yayılmış gibiydi. hattâ eski tanıdık, eski dost remondini bile bizleri sanki hiç tanımıyormuş gibi davranıyordu.
demir perdede gibi
bir ara metin yanımıza sokularak, beraber görülmekten çekinen bir hâl ile: «aman! baba ne olur beni bekleyin izin alıp çıkacağım. muhakkak sizle konuşmalıyım» dedi ve çabucak uzaklaştı otel salonlarında esen demirperde havası bizi son derece sıkmıştı. kapının önünde beklemeyi tercih ettik. bir hayli bekledikten sonra bir garson metin'den haber getirdi. «beni köşede beklesinler, geliyorum» diyormuş... nihayet gelebildi ve doğruca bizim eve yollandık. evde karşılıklı oturup birer yorgunluk kahvesi içtikten sonra metin'in nemli gözleri duvarda asılı bir gravüre takıldı kaldı. bunu o galatasaraya ilk girdiği sene kendi eliyle yapıp bana hediye etmişti. üzerinde zevkli motifler arasında (metin oktay ve galatasaray) yazılı bir gravür..
doktorun anlattıkları
uzun bir müddet hiçbir şey sormadan, söylemeden metini daldığı alemde bıraktım. o neden sonra biraz canlanır, eski metinleşir gibi oldu da konuştu: «biliyorum baba! bana birçok şeyler sormak istiyor, fakat kendinizi tutuyorsunuz. oradaki başarısızlığımın sebeplerini öğrenmek istiyor, fakat susuyorsunuz. ben size ne anlatsam belki de te'vile kalkıyor diyeceksiniz. iyisi mi alın şu mektubu okuyun. yazan palermoda tesadüfen dost olduğum bir doktor. fevkalâde bir insan... profesör giovanni cucco».
mektubu açtım ve okudum. okudukça da hayretler içerisinde kaldım. doktor kısaca şunları anlatıyordu: «bugün palermoda hiçbir kimse metin'in niye oynatılmadığını anlıyamıyor. halbuki bütün palermo metin'e hayrandır. metin seyrek olarak da sahada göründükçe onu diğerlerinden fazla alkışlıyarak bu sevgilerini açıklıyorlar. bence metin'i oynamaktan meneden belli başlıüç sebep var:
1 - bir ara antrenörlükten uzaklaştırılan antrenör remondini bunun metin yüzünden başına geldiğine inanıp onun baş düşmanı oluşu.
2 - bazı takım arkadaşlarının mesleki kıskançlıklarla metin'e cephe alışları.
3 - idarecilerin ekonomik sebepler yüzünden metin'i gerekidmanlarda gerekse dışarıda haddinden fazla yorup üzerek türkiyeye dönmeğe mecbur etmeğe çalışmaları. zira bu takdirde kontratın riayet etmedikleri mali hükümlerinden kurtulacaklarını sanmaları»..
mektup bitince bu sefer metin konuştu: «baba! bilmezsiniz bana neler neler yaptılar. adeta bir gangster çetesinin elindeyim. bu vilardo 20 adet fedaisi ile palermonun alı kıran baş keseni... antrenman sahasında biz çalışırken bile bir kenarda tabanca talimleri yapar. bu yıl alacağım 9 milyon lireti bir türlü vermiyor... halbuki gelecek mevsim başında da ayriyeten 12 milyon almam gerekiyor. beni usandırıp kaçırarak, bunların üzerine oturmağa çalışıyorlar. halk ise beni cidden seviyor ve oynatılmayışıma isyan ediyor. buna karşı da vilardo çetesi. metin italyanları sevmiyor. dini yüzünden bizlerden hoşlanmıyor gibi soğutucu yalanlar yayıyorlar. bütün bunlara o muhterem doktorun desteğiyle tahammül edebiliyorum. çünkü bana söz verdi. son torino maçından sonra kendisi ve avukatıyla beraber milano'ya gidip federasyon nezdinde resmen protestoda bulunacağız. kuvvetle muhtemel ki böylece kontratım fesholacak ve bem de aranıza kavuşacağım. lâkin lütfen bütün bu anlattıklarım aramızda kalsın. size yazdığım zaman açıklıyabilirsiniz.»
konuşa konuşa gecenin bir buçuğunu etmiştik. ertesi gece ise maç vardı. istemiye istemiye ayrıldık.
ve netice
şimdi metin'in beklediğim mektubu elimde. doktor ve avukatıyla milanodaymışlar. palermoyla resmen mücadeleye girişmişler. kısaca: «dönmeğe kararlıyım. yakında aranızda olacağım, yarın, öbürgün telefonla sizi arayıp kurtuluşumu müjdeleyeceğim.» diyor.
bizler de telefonunu, metin'i ve çektiği ızdırabın artık dinmesini sabırsızlıkla bekliyoruz...