mithatpaşadaki başa baş dişe diş bir mücadele: fenerbahçe: 1 - g. birliği: 1
necmi tanyolaç
feyyaz turgut, bir bakıma dün türkiye'de yaşayan insanların en bahtsızıydı.. iyi veya kötü, ama, bunca yıllık hizmetten sonra mithatpaşa stadını dolduran halkın haysiyet kırıcı gürültüsü arasında hakemliğe vedâ ettiği için ona ancak «talihsiz bir adam» denilebilirdi.
müsabakadan sonra bir gazeteci olarak bu talihsiz adamın yanına girip ne düşündüğünü öğrenmek isterdik. ne derdi acaba feyyaz turgul, o bir buçuk saat dinmeyen aleyhte tezahürata? tribünlerden hırsla fırlatılan şişe ve minderlerden kurtulmak için sağa sola salaldığı başının içerisinden acaba neler geçiyordu?..
ve «kabahat halkın ve müfrit taraftartarın... ben suçsuzum mu?» diye-cekti?
«ben suçsuzum diyemeyecekti» tabii. «kötü bir maç idare ettim. günlük, güneşlik bir havada futbol seyretmeye gelen 20 bine yakın insanı sinirlendirdim... fenerbahçeyi de tutmadım, gençlerbirliği'ni de.. ama, bu tarafsız kalmak gayreti içerisinde bile iyi değildim, ağırdım. zaman oldu ki, kaide hatâları yaptım... gole giden bir futbolcunun yediği tekmeye rağmen avantajı olduğunu görmem lâzımdı... yapamadım... gençlerbirliği oyuna sert girmişti. bir gün evvel maç kazanmış bir takımın bu tabii hırçınlığını önlemem lâzımdı. ulu orta rakiplerine taban kaldıran futbolculara karşı lâkayt kaldıkça seyirciler ihtar, ihtar ver, diye bağırıyor, ben ise başka bir oyuncu, itiraz etti diye ihtarı yapıştırıyordum hâsılı, maçın idaresini elden kaçırmıştım. sahadan çıkarken halk nefretle beni süzüyor, bağırıyordu. polislerin yardımı ile kazâsız, belâsız içeriye girebildim...»
feyyaz turgul'un maçtan sonra bu düşünceleri içinden geçirmiş olması gerekirdi. zira, mithatpaşada iyi maçlar çıkardığı günlerde, dün hayatına kastedercesine minderler, şişeler yağdıranların alkışlarına mazhar olmuştu.. dün.. her şeyin bittiği, hakemlik hayatının bittiği gündü.. artık, feyyaz turgul adını taşıyan hakem bir daha sahaya çıkarsa, halk bu feyyaz turgul'a itimad etmeyecekti. öyleyse, haysiyet sahibi herhangi bir insan gibi feyyaz turgul'un da hakemlik hayatından çekilmek kararını aldığını kabul etmek zorundaydık. çıkmaması lâzımdı bir daha sahalara feyyaz turgul'un. bu sebeple izmirli hakemin dün türkiyede yaşayan insanların en bahtsızı olduğunu söylemiştik. insanlar hangi vazifede olurlarsa olsunlar, bir şeyin bittiğini kabul etmeli. sahneden çekilme zamanını tâyin etmeliydiler. feyyaz turgul'un başına gelen bu felâketin sebebi çekilme zamanını geciktirmiş olmasıydı. bu sadece feyyaz turgul yaşındaki hakemlere değil, ondan yaşça küçük meslekdaşlarına öğretici bir ders olacaktı.
tıkır tıkır bir sahada, güneş altında mithatpaşa stadında başlayan maçın kuvvetli tarafı herşeye rağmen gençlerbirliği idi. oyunun başlamasıyla beraber başkentin kırmızı - siyahlıları hücum teşebbüsünü ele almış ve fenerbahçenin gençlerini zorlamaya başlamışlardı... ilk çeyrekte fenerbahçe kalesi civarında üç fırtına patladı. atılan şutların hiç biri kaleyi bulmamıştı. ama, hava, fenerbahçenin bu maçı zor kazanacağını gösteriyordu. 7. dakikada selim'in bir ortasını lefter kale önünde kafayla yere yatıp doldurmasına rağmen, kaleci selçuk atik davranıp, topu aldı. 9. dakikada ise abdullah'ın atağını mehmet ali sakatlanma pahasına ileri çıkarak durdurdu.. şu ânâ kadar canlı, hareketli bir futbol seyretyiğimizi belirtebilirdik.. dikkati çeken nokta, gençlerbirliğinin oldukça sert bir oyunla rakibini sindirmesi ve fenerbahçeden daha diri oluşuydu...
bununla beraber, fenerbahçe attı ilk golü. yükselin ihsan'dan sıyrılarak kaleye çektiği topu selçuk eliyle uzaklaştırdı. nedim oracıktaydı. yetişti ve dokundu. top içeriye girerken gol üzerinde ofsayt münakaşası yapılıyordu. gerçi, oral, nedim'den daha gerideydi. fakat, nedim hızla oral'ın önüne geçmiş ve kaleciden gelen topa müdahalede bulunmuştu.
oyunun ikinci yarısında oyun hem daha süratli, hem de sert cereyan etti. hakem, ipin ucunu elinden kaçırmış, orta yuvarlaktan gönül rahatlığıyla (!) maçı idareye çalışıyordu. bir futbolcu bir anda topu eliyle götürüyor, hakem bunu görmüyor, diğer bir oyuncu gole giderken üç dört rakibi tarafından sarılıyor, hakem bunu da tesbit edemiyordu. orta yuvarlaktan maç idare edilince de futbolcuda ne sinir ne dürüstlük kalıyordu. g. birliği bu müsamahakâr havadan faydalanarak iki yan hafını orta sahaya yerleştirdikten sonra oyunu kontrolü altına alıp beraberliği temin etti. bir faul atışında orhan, karşısındakilerden sıyrılıp kafayla sağ köşeyi gördü. durum 1-1 olmuştu. ve iki taraf da bir sayı uğruna çalışıyorlardı.
maçın son dakikalarında fenerbahçelilere iki fırsat düştü. birinde topun ayan, beyan elle çelinişine hakem seyirci kaldı.
bu hadise halkı galeyana getirmişti. uğultudan maçın takibi güçleşiyor ve turgul üzücü olaylar arasında sahayı terkediyordu.
hâdiseler bu kadarla kalmayacak, hakeme sinirlenen binlerce seyirci maçtan sonra futbol federasyonu başkanı orhan şeref apakı da protesto edeceklerdi.