türkiye lig şampiyonu galatasaray ile cumhurbaşkanlığı kupası maçını oynayacaktık. bir gün aradan sonra hemen çalışmalara başladık. haziran ayının ortasında, sıcak bir yaz gecesinde, ankara 19 mayıs stadı'nda galatasaray ile karşılaşacak ve iki yıl bir iki puanla şampiyonluğu elimizden alan galatasaray'dan öcümüzü alacaktık. bu maç, her maçtan daha önemli idi. stat ağzına kadar dolmuş, bir o kadar seyirci maalesef dışarıda kalmıştı. bu maça ağabeyim 72 yaşındaki annemi de getirmişti. rahmetli annem ve dayım da seyirciler arasındaydı. maçtan önce federasyon başkanı hasan polat, her iki takıma o yıl kazandıkları kupalarını verdi. maça galatasaray hızlı başladı ve 1-0 öne geçti. biraz sonra attığımız bir gol ile beraberliği yakaladık. ama galatasaray yine 2-1 öne geçti. bu kez ender beraberlik golünü attı. sahada nefis bir futbol oynanıyor, her iki tarafın taraftarları bir üzülüp bir seviniyorlardı. son dakika, 90. dakikada, ender soldan sert bir orta yaptı ve ben koşarak topu filelere gönderdim. golle birlikte hakem doğan babacan maçın bitiş düdüğünü çaldı. zafer bizim olmuştu. dönemin cumhurbaşkanı, rahmetli cevdet sunay'dan kupayı aldım ve taraftarlarımıza dönerek kupayı havaya kaldırdım. allah'ım tüm dünyalar bizim olmuştu. ne kadar büyük bir haz duyduğumu kelimelerle anlatmak mümkün değil. elde ettiğimiz başarılarda gegiç'in disiplin anlayışının, çok ve azimli çalışmanın, inanmanın, yönetici ve taraftar dayanışmasının çok büyük bir rol oynadığına inanıyorum. artık eskişehirspor da avrupa'da, fuar şehirleri kupası'nda türkiye'yi temsil edecekti.