baba, gönderdiğin mektubu aldım. okudum ve bütün geçmiş günleri bir defa daha hatırladım. yazdığım bu cevapla size ve bütün sporseverlere karşı kendimi temize çıkartmak istediğim sanılmasın.
bütün başarılarımda hisseniz olduğunu asla unutmuyor ve beni herkesten fazla sevdiğiniz için size hitab ediyorum.
özür dilerim. başarıya biraz geç kaldım...
bir futbolcu şöhret merdivenlerinin basamaklarını tırmanırken bazan ayağı kayıyor. düşmemek için tutunulacak tek yer gene o çamurlu basamaklar oluyor. tribünlerden bu mücadeleyi bazan hayranlıkla, bazan nefretle seyreden gözler, sarfedilen gücün hakiki değerini veremeyecek kadar uzakta kalıyor. ıstırapla sıkılan dişlerinin arasında kendi ruhunun çiğnendiğini hissediyorsun. siz, bu acıyı tatmış olduğunuz için, beni çok iyi anlayacağınızı düşünüyor ve içimi dökerek hafiflemek istiyorum.
palermo kulübü iki antrenörün amansız mücadelesi içinde yolunda yürümeğe çalışıyor. dikkatle bakılması gereken nokta bu.. montez - remondini mücadelesinde zararlı çıkan ben oluyotum. montez, fernando'yu palermo'ya getiren menacer; remondini ise malûmunuz...
her gün buradaki hayatım içinde oynanan piyesi biraz daha yakından göryor, takib ediyorum. montez çok kaprisli ve çok zeki, az konuşan bir mizacı var. remondini, bildiğiniz gibi, aleni, pervasızca, ulu orta konuşuyor. maalesef montez'in yanında hafif kalıyor.
üstüste sakatlıklar, beni normal mücadelede biraz geciktirdi. takımın lig başında aldığı kötü neticeler montez'e konuşmak imkânını verdi. eline bir takım salâhiyetler ve imkânlar geçiren montez, onları tekrar remondini'ye kaptırmamak için, benim takımda oynamamı istemiyor. muvaffakiyetimden korkuyor. ve, metin bu kavgada kalkan veya silâh diye kullanılıyor.
sakatlıkları fırsat bilen montez, borjessonu takıma aldırdı. antrenmanlarda bile âdeta ona gayret vermek için yalvarışı var ki, görülmeğe değer... bu arada tabii ben de saf dışı bırakılmak için eldeki bütün imkanların seferber edildiği bir düşman askeri durumundayım.
inan bana baba, buradaki antrenmanlarımı görsen hem çok sevinir, hem de çok üzülürdün.
bütün bu hadiseler moralimi sarsmak şöyle dursun, bana yolun otesini daha aydınlık gösteriyor. daima en çetin mücadelelerin yapıldığı stadlarda seyirci ve taraflar çığlığının futbolcunun hayatında ne büyük rolü olduğunu benden iyi bilirsiniz baba... bizim hakkımızdaki kararı o toplum, o büyük juri verecektir... işte ben, o büyük jüriye çığlıklar attıracak gücü kendimde, kafamda ve ayaklarımda duymağa başladım. bu duygunun başarının en kuvvetli anahtarı olduğunu çok iyi biliyorum. vatanıma ve kendilerinin bir parçası olduğumu hiçbir zaman unutmadığım türk seyircisine iyi haberler göndermek en büyük arzum. allah beni sakatlıktan, mücadele edemeyecek hale düşmekten korusun. allah benden bu lütfü esirgemeyecek ve bana mücadeleme devam edebilecek kuvveti mutlaka verecek. ne montez, ne borjesson, ne fernando mâni olabilecekler bana...
sen beni iyi tanırsın baba, iş güçleştikçe hırsım daha da yalınlaşıyor. biraz bekleyin. baba...