ağır sahaya ve kaleci selâhattin’in fevkalâde oyununa rağmen sarı – kırmızılılar şekerhilâl’i suat, metin(2) ve bahri (2) nin golleri ile yendiler
şeker hilâl, neresinden bakarsanız bakınız bir (lig takımı) hüviyeti içinde görünmedi… buna mukabil selâhattin, ne kadar gol yemiş olursa olsun, futbolü ve kaleciliği çok iyi bilen bir adam olarak kendini kabul ettiriyordu.
yoksa galatasarayın ikinci devrede işi oldukça gevşek tutmuş olmasına rağmen, netice tarihe geçecek kadar farklı olabilirdi.
fırtına
fırtına bir gün evvelden karla beraber gelmisti zaten.. saha temizlenmiş, fakat ince de olsa bir kar tabakası kalmıştı. soğuk da devam ediyordu. donmus sahada futbolcunun topu da kendi hareketini de kontrolu oldukça güçtü. bu güçlüğe rağmen galatasaray maça fırtına gibi b sladı. bütün güçlüğe rağmen ilk onbeş dakikanın futbolu hakikaten görülecek seydi. ve 15 inci dakikada bahri, merinden aldığı pasla dalıp selâh ttin’i mağlûp ettiği zaman şekerhilâl kalesine top beşinci defa giriyor ve skor tabelâsında (2) yazılıyordu.
filhakika ilk on dakika içersinde biri metin’in kafa ile, diğeri niyazinin şütü ile yapılan iki gol son pozisyondan evvel ofsaytla kesilmis bulunuyordu. üçüncü bir pozisyonda ise metin kendisine yapılan bir faule rağmen ceza sahası içine dalmağa muvaffak olmuş ve hakem avantaj kaidesine riayet etmeyerek düdüğünü çalmıştı. düdükten çok sonra metinin yaptığı gol elbette nizaddeğildi. fakat hakem metin’in avantajını görüp, oyunu durdurmamalıydı. ve bu, bütün maç boyunca hakemin yaptığı tek büyük atâ oldu. nihayet 12 nci dakikada mete’nin yaptığı frikik atışında kale ağzına dalan suat kafa ile ilk golü kaydetti.
bu golü 15 inci dakikada bahri’nin, 28 inci dakikada niyazi’den aldığı pasla metinin yaptıkları goller takip edecekti.
galatasaray böylece ilk onbeş dak,kayı bir fırtına gibi ve ikinci onbeş dakikayı da fırtınaya benzer bir rüzgâr gibi oynayacaktı. turgaya ilk top 25 inci dakikada geldi.
kale
üçüncü golden sonra galatasaray yavaşlıyor ve ferdi hareketlerle parlayan akınlarda da selâhattin kalesine seyre değer bir maharetle koruyordu. mete’nin getirip metin’in patlattığı voleyi uçarak bloke ediyor. niyazinin çok yakından bir vuruşunu elinde eritıyor, metinin muhteşem bir şutunu bloke ediyor, metenin çaprazdan patlattığı iki şüt kuma gömülen bir demir bilya gibi (ploff) diye bir ses çıkartarak gene selâhattinin göğsünde kayboluyordu.
nihayet devre biterken ülkü geri geri koşarak ceza sahasına girdiği sırada topu elle kesti. metin de penaltıyı ağlara dördüncü gol olarak taktı. bu sırada sahalarımızda ender görünen bir durum oluyor ve oyun zamanı penaltı atlmadan doluyordu. yani selâhattin topu karşılasa galatasaraylılar dalış yapamazlardı. top oyunda değildi.
şekerhilâlliler ikinci devrede ilk devredeki gibi acemiliğe benzer bir tutukluk içinde değildiler. biraz toparlanmışlardı. ve bir de gol fırsatı yakaladılar: 19 uncu dakikada metin kendi götürdüğü bir topla kaleye kadar sokuldu. fakat turgay ayakla yaptığı çıkılsa tek kurtarışını yaptı. diğer taraftan selâhattin kendisini birçok defalar daha gösterdi. 25 inci dakikada metinin çok yakın bir şütünü bloke edip. iki dakika sonra bahrinin pası ile karşısında bitiveren metinin ayağından muhteşem bir top alarak seyredenlere iki nefis futbol sahnesi gösterdi.
nihayet maçın bitmesine sekiz dakika kala aynı selâhattin, kendi solbekinin hediye ettiği bir pozisyonda yerden köşeyi bulan bahri’ye bir kere daha mağlûp oldu.
galatasaray ilk onbeş dakika hariç, fevkalâde değildi ve beş gol çoktu bile… ama selâhattin olmasa, şekerhilâl için beş gol pek az sayılmalıydı…