bu yazı serisini feriköyün asil hatırşinas, kadribilir, sporsever semtlilerine, idarecilerine ve futbolcularına ithaf ediyorum.
f. bahçe, beşiktaş, g. saray maçları ve 5 maçta 1 puan
4
millî lig maçları başlarken sanki önümüze bir dağlar silsilesi çıkıyordu. düşünün ki futbolcularının hemen hepsi henüz mithatpaşa stadında bir kerecik bile oynamamış bir takım hiç alışmadığı bir seyirci kalabalığı önünde ilkönce fenerbahçe sonra da sırasiyle istanbulspor, beşiktaş, galatasaray gibi devlerle karşılaşacaktı. hemen herkes feriköy'ün bu kudretli takımlar karşısında açık farklı mağlûbiyetlerle ezilip, mânen yıkılıvereceğini söylüyor ve «biletlerini gidiş-dönüş aldılar zaten» latifesi dillerden düşmüyordu. fakat fenerbahçe'ye çok çekişmeli bir maçtan sonra ancak (2-1) mağlûp olduktan sonra istanbulspor'la da berabere kalınca bu latifelere atılan kah kahalar birazcık olsun kesildi. amma beşiktaş ve galatasaray'a aynı neticeyle (3-0) yenilince de gene gülümsemeler başladı. sıra ankara'da yapacağımız deplasman maçlarına gelmişti. gençlerbirliği maçını da hiç ummadığımız bir şekilde (3-0) kaybediverdik. o zaman üzüle üzüle hesapladık ki beş maçta dağarcığımızda henüz bir puancık vardı.
hep beraber ağladık
o akşam futbolcuları yatırdıktan sonra otelin holünde oturmuş arpacı kumruları gibi düşünüyorduk. ankara'ya maçları seyre gelmiş bir sürü feriköy taraftarı da birer ikişer gelip etrafımıza toplanmışlardı. belki yirmi, yirmibeş kişi kadar vardık.
fakat ağızları bıçak açmıyordu. sonra yavaş yavaş herkes düşüncelerini üzüntülerini akıtmağa giriştiler. bedbin bir hava içinde tenkidier, geç kalmış temenniler, transfer ayında yapılan hatâlar sıralanıyordu. hatırladığıma göre hüseyin arık, apartıman mustafa, hüsnü, avni serbulut, acem m. ali, lütfü, muzaffer arkadaşlarım gözleri dolu dolu olarak konuşmağa katılanlardı o gün.. nihayet öyle bir hava oldu ki açıkça ağlamağa başladık hep birden. bu gözyaşlı toplantı saat gecenin üçüne kadar sürdü gitti, içimden hep şu hesapları yapıyordum: «takımdaki futbolcularımızın hepsi de iyi niyetli, hepsi de sahada durmanın zararlarına içten inanmışlar ve mağlûbiyetlerden sonra da belli ki kan ağlıyor içleri, futbolcu olarak da mükemmelleri olduğu anlaşılıyor yavaş yavaş. öyleyse bu takım kafiyen daha fenaya gitmez bilâkis iyiye gider.»...